ŞEHİR HASTANELERİNDE ÇALIŞAN KADINLAR: Yorgun, tükenmiş, sağlıksız
‘Beş yıldızlı otel konforunda hastaneler açıyoruz’ denilerek açılan Mersin Şehir Hastanesini hemşire ve temizlik işçisi kadınlar anlatıyor.

“Türkiye’de sağlık hizmeti anlayışında yeni bir döneme giriyoruz. Beş yıldızlı otel konforunda hastaneler açıyoruz” denilerek 3 Şubat 2017 yılında açılan Mersin Şehir Hastanesi’nde hemşire ve temizlik işçisi kadınlarla, çalışma koşullarını ve taleplerini konuştuk. Bitmeyen iş yükü, artan nöbetler ve işini kaybetme korkusu gibi sorunlar yaşayan çalışanlar, bu kaygılarla isim vermekten çekindiler.

25 yıldır çalıştığını, artık emekliliğinin geldiğini söleyen deneyimli bir hemşire, şehir hastanesine geçtikten sonra şartların daha da kötüleştiğini, işler artarken hemşire sayısının azaldığını, çoğu hemşirenin mesleğinin dışında masa başı işlerde çalıştığını anlatıyor. “İdare kimilerini koruduğu için sahada çalışacak hemşire kalmadı. Her eleştiriye bir ceza geliyor. Yer değiştirme ile tehdit ediliyoruz. Sürekli mobbing uygulanıyor” diyen hemşire, nöbetlerin azalmasını, tehdit ve mobbinglerin durmasını istediklerini söylüyor. Ruh hallerini “Depresyona girip girip çıkıyoruz” diye hemşire ne çocuklarına ne de kendilerine zaman ayıramaz hale gediklerini belirterek, “Herkes gibi bir arkadaşla ya da çocuklarımızla bir yerde oturmak, hafta sonu bir yerlere gitmek istiyoruz” diyor. Sendikaları da sorunların çözümünde etkili olmamakla eleştiren hemşire, sendikaların üyelerini dinlemediğini, ülkeyi yönetenler gibi ‘biz yaptık oldu’ anlayışıyla hareket ettiklerini dile getiriyor.

SORUNLARLA BAŞA ÇIKAMIYORUM
Mesleğe başlayalı 9 yıl olan başka bir hemşire de koşullarını anlatırken aynı şikayetleri ifade ettiediyor: “Eski devlet hastanesinde de işyükü sorunlarımız vardı ama şehir hastanesinde katlanarak arttı. Sürekli artılı nöbetlerle çalışıyoruz. Çalışma alanı geniş, hemşire olarak nöbetlerde tekiz ve servise hakimiyetimiz azaldı. Psikolojik baskılar artı. Burası bir hastane ama güvenlikli bir ortamda çalışmıyoruz. Bizden ziyade alet ve makinelere daha çok önem veriliyor. Sosyal yaşantımız kalmadı. Ev, eş ve çocuklarımızı çok az görür olduk. Gördüğümüz zamanlarda da kaliteli zaman geçiremiyoruz çünkü hep yorgun oluyorum. Yaşadığımız sorunlarla başa çıkamadığımız gibi yardım da alamıyoruz ve ben tükendiğimizi düşüyorum.”

MESLEKTEN KAÇMANIN YOLLARINI ARIYORUM
Başka bir hemşire ise henüz 7 yıldır yaptığı mesleğinden kaçmanın yollarını aradığını belirterek, şunları söylüyor: “İdarenin dikkat ettiği konularla bizim sorunlarımız farklı. 9-10 katlı bina, her katta üç bölüm var. Hasta ve yakınları her konuda güvensiz ve bizle tartışıyor. Güvenlik ise sadece zemin katta var. İdare sadece kendini koruyacak kadar personeli düşünüyor. Hastanede bir anket yapılsa çalışma koşullarından memnun olan, işini severek yapan hemşire, yardımcı sağlık personeli oranı yüzde 10’u geçmez. Muhtemelen bunlar da idare personelinden oluşur. İdare işine geldiği zaman 24 saat kesintisiz nöbete izin veriyor. İşine gelmediğinde üç günden fazla nöbet boşluğuna izin vermiyor. Mesai ve nöbetlerden zaman kalmadığı için hafta sonu, bayram tatili gibi kavramları çoktan unuttuk.” Sendikadan beklentileri konusundaki sorumuza ise “Sendika temsilcilerinin idareci olduğu bir hastanede çalışıyoruz” diye yanıt veriyor.

HAYATIMIZ İŞ, EV VE UYKU ARASINDA
Açıldıktan 1 yıl sonra başka bir kentten şehir hastanesine geldiğini belirten hemşire de “tükenmişlik sendromu yaşadığını, sorunlarla başa çıkamadığını” belirtiyor. “Sosyal hayata zaman kalmıyor. İş, ev ve uyku arasında geçiyor günümüz” diyor.
“En önemlisi saygınlığımız azaldı” diyen 13 yıllık hemşirenin de ilk şikayeti iş yükünün artması. Riskleri yüksek olan bir iş yaptıklarını, iş yükünün ağır sonuçları olabileceğinin görmezden gelindiğini söyleyen hemşire, yaşanan olayların, hemşire suçlanarak örtbas edildiğini söylüyor. “Az insan çok iş mantığıyla çalıştırıldığımızdan en yakınımızdaki kişilere sorumluklarımızı yerine getirecek ne enerji ne de istek kalmıyor. Eşim ve çocuklarımla ilişkilerim bozuldu” diyerek, yetkili sendikanın ise herhangi bir sorunu çözmeye zaten niyeti olmadığını vurguluyor.
Bir başkası “20 yıllık hemşireyim en az hemşire ile çalıştığım yıllar bu şehir hastanesindeki yıllarım oldu. Bu hastanedeki çalışma koşulları nedeniyle aileme zaman ayıramaz oldum. Sabah kadar koca serviste tek başına çalışıyorum. Yaşadığımız sorunlarla başa çıkamıyoruz. Sürekli yorgunuz” diyor.

KADIN İŞÇİLER: KOŞULLARIMIZ GİDEREK AĞIRLAŞIYOR
Mersin Şehir Hastanesinde temizlik işi yapan kadın işçiler, en önemli sorunlarının “bitmeyen işler karşısında işten atılma korkusuyla seslerini çıkaramamak” olduğunu söylüyor.
Onlar da çok az kişiyle çalıştıklarını, beş kişinin işini, bir kişinin yaptığını, hiçbir şeye itiraz ahkları olmadığını anlatan işçiler, ekonomik kriz nedeniyle işten atılma korkularının arttığını belirtiyorlar. Bir işçi, “Psikolojimiz bozuldu, sendikamız var ama hiç bir desteğini görmedik” diyor. Bir başkası ise şöyle konuşuyor: “Şehir hastanesi deyince aklıma bitmeyen bel ağrıları geliyor. Çünkü sadece çalışırken değil eve gidince de çalışmaktan ağrılar içinde kalıyorum. Koşullarımız giderek ağırlaşıyor. İnsan evine ekmek götürünce huzurlu olmaz mı? Ben ise sürekli huzursuzluk içindeyim. Zaten ekonomik koşullar çok zorluyor. Her şey ateş pahası, maaş yetersiz. Asgari ücrete yapılan zam daha şimdiden eridi gitti. Sendika ortada yok!”
İlgili haberler
Yeri gelir hemşire, yeri gelir sekreter, yeri geli...

Kanımca en önemli sorunumuz hemşireliğin kimlik problemi. Halen bir ara eleman işi yapıyor olmamız....

Kadın hekimler hastanelerde ayrımcılıkla savaşıyor

Erkek hekim olunca halk “Hocam”, “Doktor Bey” diye hitap ederken, kadın hekim olarak “Hemşire Hanım”...

Hastanede hem çalışan hem sendikacı olmak

Sağlık alanı gün geçtikçe piyasalaşıyor; “performans sistemi”, “kalite yönetimi”, “müşteri memnuniye...