Evlenince köyden İstanbul’a geldim. Bir ay sonra çalışmaya başladım. O zaman ortacı olarak çalışıyordum. İş yeri benim sigortamı yaptı. Sonra eşim “Ne yapacaksın sigortayı” dedi yaptırmama izin vermedi. Çünkü çalıştığımda sigorta yapılınca aldığım ücret düşüyordu. Sonra çocuklar oldu. İşe gir çık, gir çık düzenli çalışamadım. Eşim ne düzenli çalışmama fırsat verdi ne de sigortalı çalışmama.
Evlendikten kısa bir süre sonra geçimsizlik de başlamıştı. Ayrılmak istedim. Çocukları bana vermezler diye vazgeçtim. Çocukları alsam nasıl geçineceğim dedim... Dayağa da şiddette de yoksulluğa da dayandım yıllarca. Kocam gidip dışarıda eğlenip yiyip içip geliyordu. Eve ekmek parası getirmiyordu. Çocuklarım büyüsün kimsenin ayağı altında ezilmesin diye 30 yıl çektim. Büyüdüler, evlenme çağına geldiler. Bir de onu düşündüm. Kızlarıma bu yaştan sonra “Annesi babası boşanmış bunlar nasıl aileler” demesinler diye katlandım bu sefer de.
BOŞANDIĞIMDA ELİMDE 5 LİRA BİLE YOKTU
Boşanmaya karar verdiğimde eşim “Bir kuruş vermem” dedi. Ben de nafaka istemediğimi söyledim, öyle kabul etti. Anlaşmalı dava açtık ama bir şeyler ters gidecek diye çok korktum.
Boşandığımda elimde 5 lira bile yoktu. Her şeyi sıfırdan yaptım. Bir arkadaşımda misafir olarak kaldım ev tutana kadar. Onun stresini üzüntüsünü hiç anlatamam arkadaşıma yük oluyorum diye... İnsanlar hakkımda ne düşünüyor acaba diye... O günler bana zindan gibi geldi. Acaba başarabilecek miydim? Onca yıl yapamadığımı o gün yapmıştım ama, korkuyordum üstesinden gelebilir miyim diye. Ev tuttum, arkadaşımdan borç aldım. Sokakta değildim ama sokakta kalmış gibiydim. Kahvaltılık alsam pazara çıkamıyorum, pazara çıksam markete gidemiyorum. Sürekli borçlanarak yaşadım. Aldığımız nefes dışında her şeye para ödemek zorunda kalıyoruz. Şu an kışın ortasındayız. Montum bile yok. Kalın bir hırkam var onunla işe gidip geliyorum.
BOŞANMAK ZATEN ZORKEN…
Yıllardır aynı tekstil atölyesinde yevmiyeli çalışıyordum. Diğer çalışanlara göre daha ucuza çalışıyordum. Yevmiyeli çalıştığım için işverene sigorta maliyeti de yok. Patronum için maliyeti düşük iyi çalışan bir işçiyim. Yıllarca, iş yerinde arkadaşlarımın boşandım diye bana bakışları değişti. Boşanmış kadınlara hep kötü gözle bakılıyor.
Benim gibi boşanmış ve geçinemeyen çok kadın var. Ayrıldığımız eşler ya nafaka veremiyor ya vermek istemiyor. Evlendikten sonra kadın evin iç işleyişi ve çocuk bakımını üstleniyor. Uzun yıllar çalışamıyor. Şimdi devlet nafakayı kaldıracağım ben yardım yapacağım diyor. Kreş, bakım evleri, sığınma evleri bu kadar sorumluluğu olmasına rağmen devlet bünyesinde kaç mahallede bunlar var ve ücretsiz? Boşanmış bir kadının çocukları ile birlikte barınma, beslenme, eğitim, sağlık haklarının sosyal devlet çatısı altında karşılanması ve kadının çocuk bakım yükünden kurtarılıp geçimini sağlayabilmesi için iş bulması da devletin sorumluluğunda olmalı. Bir tarafta kadına, evde kal çocuklarına bak derken yıllarca çocuklarının ihtiyaçları için çalışmayan kadınlara, boşandıktan sonra yoksulluk nafakası verilmeli bunun kaldırılması kadınların cezalandırılması demek. “Mutsuz olduğun, şiddet gördüğün o evliliği nasıl bitirirsin” diye cezalandırılıyoruz. Nafakayı devlet üstlense kadınların temel ihtiyaçları gerçekten sağlanabilecek mi? Çalışmayan kadınların kirasını, faturasını, eksik eşyasını, mutfak ihtiyaçlarını karşılayacak mı devlet? Böyle bir yasa çıkarsa bile sanmıyorum dört dörtlük kadınların yanında olsunlar. Boşanmış kadınların çocukları ile rahat yaşayabileceği bir iş imkanı, çocuklarını güvenli ortamlarda eğitim alacağı ücretsiz eğitim ve sağlık hizmeti sağlamalı devlet, ki üç kuruş nafakaya minnet etmeyelim.
Fotoğraf: Evrensel
İlgili haberler
Bakırköy grevinin ardından: ‘Yılmadan devam!’
Bakırköy Belediyesi işçilerinin grevi sona erdi. Sendikanın ‘kırmızı çizgimiz’ dediği iş güvencesi,...
Şiddet pandemisinden nasıl kurtuluruz?
Tıp öğrencisi kadınlar gelecek kaygısına ek olarak şiddet, taciz, mobbing korkusu da yaşıyor. Gelece...
Bize işçileri durduran değil, güçlendiren sendika...
Sağlık emekçisi kadınlar sendikalarına öfkeli: Ekonomik talepleri dile getiriyoruz cevap yok, özlük...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.