“Hamile bir hemşireye de vurmazsın artık ya”, “Silahla içeriye nasıl girmişler ki”, “Tıp öğrencisi Enes kendisine bir gelecek görememiş, mesleğine dair bir umudu yok”, “Geçen gün stajda bir hastam beni taciz etti, durumu okulla konuşmalıyım” gibi pek çok cümle kuruyor çoğumuz. Her gün aramızda sağlık çalışanlarının durumunu konuşuyor, onların yaşadıklarını yaşama kaygısını güdüyor, sonra düşünceler ağır gelince konuyu değiştiriyoruz ve biz konuşmayınca bitecek gibi davranıyoruz, hatta yaşanılanların normalleşmesine karşı koyamıyoruz kimi zaman. Ağır mobbingle, şiddetle, tacizle karşılaştığımız zaman okulun dekanıyla konuşmak, başhekimden yardım beklemek gibi tekil çözüm önerilerinden öteye geçemiyoruz. Ardından bu ülkede kıymet görmediğimize dair yakınıyoruz, gördüğümüz eğitimden sonra beklediğimiz çalışma ortamını bulamadığımız için başka ülkelere gitme hayalleri kovalıyoruz.
TACİZİ BU ÇÖZÜMLER ÖNLEMEZ!
Her alanda karşılaştığımız şiddeti staj alanlarımızda, eğitim kapılarının ardında her geçen gün daha çok görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde staj yapan bir arkadaşımız numarasını alan hastası tarafından tacize uğradığını paylaştı, dedi ki “Telefon numaralarımızı vermezsek çözülür.” Gerçekten taciz sadece telefon numaralarımızı verdiğimiz için mi gerçekleşiyor? Kişisel bilgilerimizi vermemek tacize uğramamızı önlüyor mu?
Stajda, bizim hasta olarak ilgilendiğimiz kişilerin bu ilgiyi çarpıtması, bunu tacize vardırması telefon numaralarımızı aldıklarında olsaydı yalnızca telefon numaramızı vermediğimiz kimse tarafından rahatsız edilmiyor olurduk. Oysa her gün yüz yüze geldiğimiz insanlarla iletişim kurduğumuz alanlardan yalnızca birisi telefonlarımız.
TOPLUM ÖFKESİ SAĞLIKÇIYA DÖNÜYOR
Uğradığımız şiddet her geçen gün artmakla birlikte farklı biçimlere bürünmeye de devam ediyor. Sağlık emekçisi kadınlar, zor bir süreçten geçen hastalar ile yakınlarının şiddete eğilimli hale geldiğini ve şiddetin odağında kadınların olduğunu belirtiyor. Hamile bir hemşireye vurmaktan çekinmeyecek kadar öfke birikiyor insanların içinde, bu öfke ise ters giden şeylerde sağlıkçıların sorumlu görülmesiyle birlikte onlar üzerinde patlıyor adeta. Aynı şekilde silahla vuracak kadar gözü dönen insanlar önünde bizleri hedef yapan, silahı taşımayı ve hastaneye sokabilmeyi olanaklı kılan durumlar mevcut.
‘YARDIM BEKLEMENİN ÖTESİNE GEÇMELİYİZ’
İstanbul Sözleşmesinden çıkan, nafaka hakkına saldıran, kadın sanatçıların giydikleri kıyafetleri hedefe koyan, kadınların hayatlarını doğrudan kontrol altında tutmaya çalışan böylesi bir düzende eğitim alanlarımız bu düzenin bir parçası değil midir ki şiddet buralara uğramasın? Hayatlarımızdaki şiddeti bertaraf etmek için çözüm önerilerimizin hayatımızın herhangi bir alanında birilerinin yardımını beklemekten öteye geçerek her alanda şiddeti bitirmeye yönelmezse ve biz hayatımızdaki alanların bir bütün olduğunu göz ardı edersek şiddete teslim oluruz ve ardından karamsarlık, stres hayatımızın olağan bir durumu haline gelir.
‘YALNIZ BAŞIMIZA BU YOL YÜRÜNMEZ!’
Tıp öğrencilerinin gelecek kaygısı için yaşadığı strese ekstra yük binmiş oluyor hayatlarımızda. Hayatlarımızın bu kadar karamsar olmasının yükü altında eziliyor ancak akademik kariyerine zarar gelme korkusuyla ve bir gün bunlar geçecek diyerek yolumuza devam ediyor çoğumuz. Enes'in ölümünü sıra arkadaşımız gibi sahipleniyoruz; acısını, kaygılarını konuşmak için saatlerimizi veriyoruz belki de. Ancak Enes çözümsüz müydü? Kimimiz “Mezun olmasını beklemeliydi” diyor, kimimiz “Başka ülkeye giderdi” diyor. Bu şartları kabul edip hayatımıza devam etmemiz gerektiğini içselleştirmiş durumdayız. Enes hayatını, yaşadığı bu zorlu koşulları değiştirmek için mücadele edebilseydi, bir umudu olabilirdi; örgütlü olabilseydi yanındaki arkadaşlarıyla, geleceğini inşa edebilirdi oysaki. İnsanların yaşadığı zorlukların hesabını güçsüz gördüklerinden sormaya eğilimli hale getiren böylesi koşullarda yasalarla, verilen kararlarla bizler güçsüz hale getiriliyoruz ve hedef oluyoruz. Bunların çözülmesi ise ancak bizi hedefe koyan bu düzeni hedefe koyarak değişecektir. Şiddet pandemisiyle karşı karşıyayken hayatlarımızı hem bir kadın olarak hem de geleceğin hayat kurtaranları olarak savunmamız gerekiyor.
İlgili haberler
Sağlıkçıya şiddete alışmayalım!
Kadınları ve sağlıkçıları koruyan, şiddetin tekerrür etmeyeceği bir adalet düzeni istiyoruz.
Bize işçileri durduran değil, güçlendiren sendika...
Sağlık emekçisi kadınlar sendikalarına öfkeli: Ekonomik talepleri dile getiriyoruz cevap yok, özlük...
Böyle kıt kanaat nereye kadar?
Böylesi bir yoksulluk tablosu karşısında isteklerimiz de çok büyük değil; çocuklarımız için güvencel...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.