Kızılcık Şerbeti: Kadın dayanışmasından şeytanlaştırılan kadınlara
Artık 'ne oluyor kardeşim, dizideki kadın karakterlere ne yaptınız, aklı başında bir tane kadın bırakmadınız' deme noktasındayız cümleten.

Kızılcık Şerbeti ekranların üç sezondur en çok izlenen dizilerinden biri. Seküler ve dini bütün yaşamları iki gencin evliliği üzerinden birlikte anlatan, moda deyimle her iki mahalleye de eleştirel bakışlar atan dizi; özellikle kadın karakterlerin yaşadıkları değişim ve kadına yönelik şiddete ilişkin gündemi ile dikkat çekmişti. RTÜK’ten Nursema’nın yaşadığı şiddete ilişkin sahneler nedeniyle ceza dahi alan diziyi üçüncü sezonunun sonunda biraz konuşmak şart oldu. Çünkü artık ne oluyor kardeşim, dizideki kadın karakterlere ne yaptınız, aklı başında bir tane kadın bırakmadınız deme noktasındayız cümleten.

Bir Nursema izledik biz bu dizide. Kendisini zorla evlendiren ailesine şahane bir tiratla posta koyan, şiddetten kadın dayanışması ile kurtulup daha önce nefret ettiği başı açık kadınlarla can yoldaşı olan, kendisini öldürmeye çalışan o lanet adamla boşanan, evdeki herkesi karşına alıp çalışmaya başlayan, kendi dünyalarına ait olmayan Umut’la evlenip aldatılınca gözünü kırpmadan boşanan Nursema…

Başka kadınlar da izledik. Kıvılcım’ın o sert öğretmen, aşırı seküler, her şeyin en doğrusunu bilen abla hallerinin biraz normalleşmeye başladığını, çok erken yaşta Fatih’le evlenen çocuk sahibi olan Doğa’nın boşanıp ailesindeki kadınların desteği ile yeniden okuluna dönüp kendisine yeniden hayat kurmaya çalışmasını izledik.

Pembe; çocuklarının hayatına çok müdahil, kendisini çocuklarına ve kocasına adamış bir kadın olarak kimi zaman kızılan, kimi zaman gülümseten bir karakter olarak çizildi. Kocasının hayatına giren kadınlara düşman olan, ama hiç sevgi görmediği kocasından bir türlü vazgeçmeyen pek çok kadın gibiydi bir yandan. Tek başına yaşayabilmeyi bir ihtimal olarak dahi aklına getirmeyen, getiremeyen.

KADIN KARAKTERLER ÜZERİNDEN KÖTÜNÜN ÖRÜNTÜSÜ

Fatih’e kızdık mesela, Doğa’yı aldattı, berbat bir boşanma süreci yürüttü, tekrar birlikte olmak için çocuğu ile Doğa’yı tehdit etti.

Nilay gibi kötü müdür, densiz midir bilemediğimiz kadınlarla birlikte, sınıfsal olarak üst gelirli bir yaşam izledik. Kıvılcımların muhteşem deniz manzaralı evlerinde Sevilay’ın hizmeti ile yaşadıkları bir hayat. Otelleri, hastaneleri olan Ünal ailesinin Ülker grubundan esinlenildiği söylendi.

Doğa ile Fatih’in evlenmesi ile başlayan öykü, onların ayrılmaları ile 2. sezonda başka bir aşamaya evrildi diyebiliriz. Pembe’nin oğluna bulduğu örnek gelin adayı Görkem eşine az rastlanır bir psikopat çıkarken Doğa’nın da hızlıca evlendiği Giray’ın üvey annesi ile aşk yaşadığının anlaşılması eş zamanlı oldu. Doğa’nın eşi Giray da kötü kalpli üvey anne yüzünden sorunluydu zaten. Kötünün kötüsü kadın karakterler örülüyordu böylece.

Üçüncü sezona böyle geldi dizi. Üçüncü sezonda kadın karakterleri bir başka izlemeye başladık. Doğa mesela Fatih’i kendisine aldığı yalı dairesinin ardından kendisini kaybetti. Üniversite eğitimine devam etmeye çalışan mütevazi Doğa’dan kocam da kocam diyen, lüks düşkünü bir kadın yarattılar. Sanki Ünal malikanesinden çıkıp ayrı bir hayat kurmak istemesi bir suçmuş gibi işlendi. Ünalların evine dönen Doğa için okul falan gündem değil artık, evde oturup çocuk bakan ve en son Işıl’la alışveriş yapmaya bayılan ve onunla para pul üzerinden ittifak kuran bir kadın. Ünalların veliahdının Fatih olduğu üzerine Işıl ile kuaförde anlaşan bir Doğa çizildi son bölümde.

NE OLDU DA NEFRET ODAĞI KADINLAR OLDU?

Tüm sezon boyunca aşırı tatlı, makul, neredeyse sevimli bir Fatih izletildi bize. Abdullah Ünal’a bile sürekli kızılamayacak bir kurgu yapıldı dizide. Çocuklarının ifadeleri ile eşine, çocuklarına bir yakınlık göstermemiş, aşırı mesafeli, dini bütün iş insanı Apo, eşini sürekli genç, güzel kadınlarla aldatırken de daha çok kadınlara kızılıyor mesela. Son sevgilisi Işıl örneğinde olduğu gibi. İşinde gücünde, neşeli, kıpır kıpır, yurtdışında yaşadığı toksik ilişkiden kaçıp İstanbul’a gelen Işıl, birkaç bölümde zengin yaşlı koca avcısı nefret objesi bir kadına dönüştü.

Pembe’yi öldürecek kadar gözü dönmüş Işıl karakteri ile iki sezondur dizide bir biçimde yer alan kadın dayanışması yok edildi. Nursema korkunç bir karaktere dönüştü, neden Nursema’yı gerçeklikle bu kadar alakasız tuhaf bir insana dönüştürdüler bilinmez, kocası Firaz’a üzülmemiz için miydi acaba? Yine bir erkek çok tatlı bir karakter olarak gönüllerde taht kuruyordu !!!

Üçüncü sezon erkeklerin sezonuydu diyebiliriz. Kıvılcım’a eziyetler eden, kadın düşmanı radikal muhafazakar Haluk bile Sevtap’ın aşkı ile bambaşka tatlı bir karaktere dönüşürken Ömer, Metehan, Kayhan bunlar hep güzel hatırlanacak tipler oldu.

Ama kadınlar birbirinin kuyusunu kazdı, birbirini öldürdü, kıskandı, kötülük yaptı, evden gönderdi, şeytani planlar işletti sürekli. Nursema kendisine en zor zamanlarda evini açan Kıvılcım’ın evlenmeden hamile kalan ahlaksız bir kadın olduğunu söyleyecek kadar ileri gitti hatta. Kadın dayanışması ruhu yerle yeksan artık dizide, onun yerine sevimli, sempatik, kadınlar için ne yapacağını bilemeyen erkeklerle dolu dizi.

Şimdi Kıvılcım’dan hiç söz etmezsek eksik olur. Ülke gündemine girmiş önemli konular kamu spotu niteliğinde Kıvılcım’ın öncülüğünde dizide işlenirken “yani bu konuya da bir şey demeseniz iyiydi” duygusu yarattı sık sık. En son bölümlerin birinde çocukların işlediği suçlara ilişkin konuya hukuken de çok tartışmalı biçimlerle dahil olunması şahsen bendeki bu duyguyu çok arttırdı.

Hangi görüşten olursak olalım sınıflar belirliyor her şeyi. Kıvılcım’ın Sevilay’la aşırı mesafeli ilişkisi, nikahlarına “aile arasında olacak ama sen çok istiyorsan gel yani” biçiminde davet etmesi biz bir aileyiz yalanını iyi ortaya koyuyordu. Biz bir aile falan değiliz işte ve Sevilay aileden hiç olmamıştı zaten… Aynı diğer evdeki Hayat Abla gibi. Bir kere bile nasıl olduğu sorulmayan, o görevden bu göreve sürüklenen, habire evin tüm çocukları kendisine bırakılan Hayat Abla gibi.

HÜSRANLI SEZON FİNALİ

Katliamla biten sezon finaline ne desem bilemiyorum gerçekten. İki sezondur kötünün kötüsü kadın karaktere izleyiciyi mahkum etmeleri reytinglere yansımış ise belki bir yön değiştirirler. Yoksa izleyicilerinin neredeyse tamamını oluşturan kadınların ne düşündüklerini çok umursadıklarını sanmıyorum.

Galiba halen en çok izlenen dizilerden biri olması, ciddi bir rakibinin olmamasından kaynaklanıyor Kızılcık Şerbeti’nin. Dizi sektörü yaratıcılıktan uzak ve birbirinin aynı öykülerle dolu.

Fotoğraf: Dizi afişi

İlgili haberler
Nedir bu kadın dizi karakterlerinin çektiği?

İktidarın kutuplaştırma siyaseti ve kadınlara yaptığı vurgu artarken televizyon dizilerindeki kadın...

İnci Taneleri dizisine bakış: Dilber içimizden bir...

Hayatın sillesini yemiş Dilber'in hikayesi, kadın cinayeti konusuyla reytingleri üzerine çekmeye çal...

İnci Taneleri dizisine yoğun tepki: ‘Kadın katille...

Dizi fragmanında geçen 'Senin aşkın değil, failin olmak da varmış' ifadesi, sadece Kasım ayında 33 k...