Asgari ücret artışına yönelik tartışmalar, bu düzenin yarattığı eşitsizliği de kadınların yaşam mücadelesini de daha görünür hale geliyor. Bugün, bu eşitsizliğin içinde var olmaya çalışan bir kadın işçiyle, asgari ücretin gerçek etkilerini ve bu sisteme karşı verdiği mücadelenin izlerini sürdük.
Konuştuğumuz işçi 25 yaşında genç bir kadın. 18 yaşında evlendirildikten sonra Bingöl’den Bursa’ya gelmiş. “Aslında evlenmek gibi bir düşüncem yoktu, daha lise çağındaydım. Ama ailemin baskısıyla evlendirildim. Şimdi 5 yaşında bir çocuğum var. Genç yaşta evlendiğim için kendi hayatımı kurma fırsatım olmadı” diyerek şimdilerde geçinmek için bir fabrikada asgari ücretle çalıştığını ve çocuğuna daha iyi bir hayat sunmaya çalıştığını anlatıyor. Ama bunun neredeyse imkansız olduğunu da vurguluyor.
EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET İSTİYORUZ!
Kadın işçi aynı işi yaptığı, aynı hatta durduğu erkek işçilerden daha az ücret aldığını söylüyor ve bunun haksızlık olduğunu düşünüyor. Patronların ücret eşitsizliğini normalleştirdiğini ve “Onlar daha fazla sorumluluk taşıyor” gibi bahaneler ürettiğini ifade ediyor: “Ama biz kadınlar da aynı emeği veriyoruz, bazen daha fazlasını.”
Ücretinin tamamının faturalara, borçlara ve çocuğunun masraflarına gittiğini söyleyen kadın işçi, “Bu ülkede insan gibi yaşamak için savaşmak zorunda kalıyoruz. Düşünsenize, geçim derdine takılmaktan hobilerimden, kendimden bile uzaklaştım. Sadece hayatta kalmaya odaklanıyorum, o kadar” diyerek kendisine nasıl yabancılaştığını anlatıyor.
Hükümetin asgari ücrete hedeflenen enflasyon oranında zam yapma niyetinden bahsediyoruz. Kadın işçi tepki veriyor: “Hükümetin asgari ücret artışına dair söyledikleri hiçbir zaman gerçekçi olmuyor. Her geçen gün biraz daha fakirleşiyoruz. Elektrik, su, gıda fiyatları hızla artarken maaşlarımızın buna karşılık bir artış göstermemesi sadece işçi kadınları ezmeye devam etmek demek.”
‘KORKU BİZİ ZAYIF BIRAKIYOR’
Kadın işçi, kadınların işini kaybetmekten korktuğunu ve bu korkunun onları zayıf bıraktığını söylerken kadın işçiler içindeki dayanışmayı artırmanın, sendikalı olmanın gerekli olduğunu belirtiyor. Eşit işe eşit ücreti, kreşleri, daha yüksek ücretleri talep etmek gerektiğini söyleyen kadın işçi, “Kimse bize hakkımızı altın tepsiyle sunmayacak. Eğer bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, sesimizi yükseltmek zorundayız” diyor.
EMEĞİMİZ ÜZERİNDEN YÜKSELENİ BİZ YIKACAĞIZ
Son olarak işçi kadınları neredeyse kimsenin dinlemediğini söyleyen kadın işçi, onların hayatlarının yalnızca bireysel mücadele hikayeleri değil, bu düzenin kadınlara yönelik nasıl bir baskı uyguladığının kanıtı olduğunu söylüyor. Kadınların direniş örneklerini hatırlatan kadın işçi, “Bu düzen, kadınların emeği üzerinden yükselmiş olabilir ama kadınların mücadelesiyle yıkılacak” diyerek sözlerini bitiriyor.
ASGARİNİN ASGARİSİ BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET
MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı’nın “bölgesel asgari ücret” önerisine dair ne düşündüğünü sorduğumuzda ise bölgesel asgari ücreti bu sohbette duyduğunu ifade ederek, “İlk başta, bunun bana daha fazla ödeme yapılması gibi bir şey olacağını düşündüm, ama bu şekilde zaten çok düşük olan ücretler, bölgesel farklarla daha da eşitsiz hale gelir. Aslında asgari ücretin ne kadar düşük olduğuna odaklanmalıyız, bölgesel farklılıklarla daha da parçalanan bir ücret, bize hiçbir şey kazandırmaz” diyor.
‘TİS’LERDE KADINLARIN TALEPLERİNE YER VERİLMİYOR’
Toplu iş sözleşmelerinde (TİS) kadın işçilerin taleplerine yeterince yer verilmediğini söyleyen kadın işçi, “Kadın işçiler, sadece maaş zammı değil, aynı zamanda çalışma koşullarının düzeltilmesi ve eşit haklar için mücadele etmeli” diyerek talepler için TİS süreçlerinde mücadelenin önemine dikkat çekiyor: “Bir kadın işçi, eşit ücret almalı, çocuk bakımı gibi sorumluluklarında daha fazla desteklenmeli. Çünkü kadın işçiler, sadece ekonomik olarak değil, tüm yaşam alanlarında eşit haklara sahip olmalı.”
Fotoğraf: DHA
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.