İçimizdeki nar üstümüzdeki beyaz gömleği boyasın!
‘Bu yıl 1 Mayıs’ta tek adama ‘Seninle işimiz yeni başlıyor, dur bakalım o kadar kolay mı hayatlarımızı sermayeye peşkeş çekmek’ diyerek diş gösterelim!’

Bant başında azarlanan, fazla mesaiyle çocuğunun kreş parasını çıkarmaya çalışan, birden fazla iş yaparak faturalarını kapatmaya çalışan, kadro talebi ile ter döken, sendikalaşmak istediği için kapı dışarı edilen, elinde savcılığın uzaklaştırma kararı olmasına rağmen korku içinde kapısını kapayan, okuma hakkı elinden alınan, hem ekonomik hem sosyal açıdan yoksullaşan, derinleşen yoksullukla çocukları için, evlerini geçindirmek için birebir boğuşmak zorunda kalan kadınlar oldu. Üstelik 2024 yılı bu boğuşmanın, kadınların nefes almasını dahi engelleyerek büyüdüğü bir yıl olarak geldi.

SERMAYE DÜNDEN HAZIR

Çünkü AKP iktidarı, Orta Vadeli Plan (OVP) ve kalkınma planları ile sermayenin kâr oranlarını, rantçıların kazanımlarını garanti altına alabilmek için işçi sınıfının mevcut haklarına göz dikmenin ötesine geçti. Emekçileri daha da derinleşecek bir sefalete mahkum etti. 2024 yılı bu yüzden özellikle emekçi kadınların yaşamını kabusa çevirdi. Bu kabus bitecek gibi de değil üstelik. Kaybettiği seçim için balkon konuşması yapan Erdoğan, OVP ve 12. Kalkınma Planı’nı uygulamaya devam edeceğini söyledi. Mehmet Şimşek de aynı noktaya dikkat çekti. Özetle uluslararası sermaye ve yerli işbirlikçileri, sömürü planlarının hayata geçirilmesinde ısrarcı ve hazırlıklı.

Şimdi bir tespit, analiz tufanı yağıyor üstümüze TV programlarında, sosyal medyada, Youtube kanallarında… AKP’nin aldığı ağır yenilgi; CHP’nin kazandığı belediyeler… Şöyle olacak, böyle olacak diye dört bir yanda tartışmalar devam ediyor.

SERMAYENİN KARŞISINDA YALNIZ KALMAYALIM

Balkonlar, seçim otobüsü üstleri, ittifaklar, adaylar, broşür bombardımanları kadınların hayatından bir süreliğine çekildiler. Biz evlerimizde, iş yerlerimizde, mahallemizde satın alınamamış yoksulluğumuzla ve bu yoksulluğun gerçek sorumluları olan sermaye güçleri ile yüz yüze kaldık. Yüz yüze gelelim de aman baş başa kalmayalım diyerek 1 Mayıs’a yürüyeceğimiz günlerdeyiz şimdi.

Bant başındaki “Yeter be!” deyişlerimiz, “Başlarım senin üretim hedefine” diyen iç çekişlerimiz, beslenme çantalarının fermuarlarını ertesi günün hesaplarıyla kapatışlarımız, kredi borcunu kredi ile kapatamayan patlak kartlarımız, temiz bir deniz havasına hasret tatil hayallerimiz, kira zam ayındaki endişelerimiz, deprem korkularımız, rantsal dönüşümün tehdidi altında kaçan uykularımız…

HESAP SORMAK İÇİN 1 MAYIS’A!

Ya sandığa gitmedi daha önce AKP’ye oy veren kadınların ayakları ya da “Vermiyorum oyumu sana, dur bakalım ne yapacaksın” diye basıldı mühürler pusulaya. Sermayenin OVP’sinin, 12. Kalkınma Planı’nın, iş yerlerinde dayanılmaz hale gelen çalışma koşullarının, eriyen ücretlerin ve tek adamın genel seçimlerde “Dişinizi sıkın” diyerek halkı kandırmış olmasının faturasını yerel seçimde kestiler.

Bunu bir sınıf güdüsüyle yaptı kadınlar. En yoksul, tarikatlarla sarılıp sarmalanmış semtlerde merkezi yönetimin yerel gölgeleri, satın alamadı kadınların yoksulluğunu ve bu yoksulluğun yarattığı tepkiyi. Ki geçtiğimiz bir yıl boyunca fabrikalardan yükselen kadın sesleri, insanca yaşama ve çalışma taleplerinin iktidarın manipüle edemeyeceği kadar büyüdüğünü gösterdi dinlemesini bilenlere.

İNSANCA YAŞAMA MÜCADELESİNDE BÜYÜYORUZ

-GATES işçileri İzmir’de, 8 Mart’ta başlayarak Birleşik Metal-İş'in örgütlü olduğu fabrikada toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlamak için 12 gün grev yaptılar ve kazandılar.

-Corning Kablo'da 14 Temmuz'dan bu yana grevde olan işçiler, ilk 6 aya yüzde 75, ikinci 6 ay yüzde 30, üçüncü 6 ay enflasyon+2, asgari ücrete gelen zammın enflasyon ile arasındaki farkın yarısı kadar ücret artışı, yılın son 4 ayında her ay için 2000 lira brüt vergi koruması taleplerini kabul ettirdiler.

-Agrobay işçisi kadınlar, Burda Bebek işçisi kadınlar; mobbing ve ağır çalışma koşulları nedeniyle sendikaya üye oldukları için işten atıldılar, günlerce direndiler. Agrobay işçileri mücadele ısrarlarıyla ilk kazanımlarını elde ettiler.

-Maya Mekanik işçileri Birleşik Metal-İş üyesi oldular, sendikal haklarının tanınması talebiyle iş bırakıp fabrika önünde direnişe başladılar.

-Lezita işçileri, sendikaları Öz Gıda-İş ile masaya oturmaya yanaşmayan patrona karşı 7 Mart’ta greve çıktılar, patronun her türlü alavere dalaveresine, göçmen işçileri sömürmek ve grevin kırılması için Hindistan’dan işçi getirmesine rağmen direnmeye devam ediyorlar.

-Özak işçisi kadınlar devlet, patron, müftülük ve aile baskısına rağmen sendikal hakları için günlerce direndiler. Bu direnişlerini, Funda Bakış’ın Emek Partisi’nin Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olması ile yerel seçimlere de taşıdılar.

-Sağlık emekçisi kadınlar, kadro talebi isteyen kamu işçileri, burada yazmaya yerimizin yetmeyeceği, kimisi gündeme gelmiş kimisi gelmemiş iş yerlerinden yükselen irili ufaklı tepkiler talepler…

-Çocuklarının hakları olan bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemeği kazanabilmek için imzalar toplayan, okul önlerinde eylem yapan kadınlar, rantın yıkıp geçtiği deprem illerindeki kız kardeşleriyle hayatı yeniden kurmak için canlarını dişlerine takıp köprü olan kadınlar…


TAKVİM DEĞİL; BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ.

İşte 2024 yılı 1 Mayıs’ı kadınlar için bu direnişlerin, “Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz” diyerek kurdukları, kurmaya çalıştıkları birliklerin, verdikleri çabaların üzerinde yükselerek geliyor. Yerel seçimlerin sonuçları da bu yükselmenin somut çıktılarından biri olarak okunmak zorunda.

Sermayenin çıkarı için emekçilerin boğazının sıkılmasına verilmiş bu tepki; sermayenin saldırılarına karşı iş yerlerinde bir sınıf bilincine dönüşerek 1 Mayıs’ı ülkenin dört bir yanında işçi sınıfının mücadele gününe çevirmek zorunda. Çünkü 1 Mayıs sıradan bir takvim günü değil işçi sınıfı için. İşçi sınıfının kendi gücünü, sermayenin karşısında nasıl hareket edeceğini, hangi talepleri için mücadele edeceğini ve ettiğini göstereceği bir gün. Adı boşuna “İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü” değil. Sermaye güçleri de 1 Mayıs’ı işçi sınıfının nasıl geçirdiğine bakıyor ve işçi sınıfının kolay lokma olup olmayacağını kestirmek için değerlendiriyorlar.

PATRONLARA NE MESAJ VERECEĞİZ?

Şimdi emekçi kadınlar insanca yaşama ve çalışma taleplerini; eşit, şiddetsiz ve özgür bir yaşam istekleri için örgütlenerek mücadelelerini güçlendirmek zorundalar. Sermaye partilerinin seçmeni olarak değerlendirilmelerine karşı çıkmak, kendi yaşamları için mücadele edecek, güçlenecek, taleplerini kazanabilecek büyüklükte olduklarını sermaye güçlerine göstermek, “Biz kolay lokma değiliz” demek zorundalar.

Bu yıl emekçilerin mi, sermayenin mi yüzü gülecek? Bu sorunun cevabı için tedirginlikle bakacak patronlar 1 Mayıs’a. Bir dakikalık emeğine bir yıllık kâr sığdırdıkları kadınlar, sermayedarları 1 Mayıs’ta gösterecekleri güçle korkutabilirler!

Yerel seçim sandıklarından çıkmış tepkinin menzilini patronlara, yoksulluğun gerçek sorumlularına kadar uzatmamız gerekli. Bu devamlılık; yoksulluğun, tepkinin ortaya çıkmasına neden olan gerçek sorumluyu doğrudan karşımıza almakla olabilir ancak. Yani sermayedarları ve onların sömürü düzenlerini.

Ki olanaklarımız var. Çocuklarımız için “Bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek” isteriz, “Ek zammı vermezsen çalışmıyoruz”, “Sömürüye yeter”, “Sendikal hakkımızı tanıyacaksın!”, “Ormanımızı yağmalatmayız, deremizi sattırmayız, toprağımızı zehirletmeyiz”, “Haklarımızdan da hayatlarımızdan da vazgeçmiyoruz” demenin, tüm güç ve olanaklarımızla 1 Mayıs’ı bunun için örgütlemenin tam zamanı!

Bunu da öncelikle iş yerlerimizden yapacağız, önce yanımızdakiyle sınıf kardeşimize güvenerek, yan yana gelmekte ısrar ederek yapacağız.

SALDIRILARA KARŞI HAZIRLANALIM

Özak işçisi kadınların direnci ile Pendik’teki emekçi kadınların bir öğün ücretsiz yemek mücadelesi buluşmalı. Rantçılar arasında seçim yapmaya mahkum edilen depremzede kadınların feryadı, “Kız kardeşliğimizle bu hayatı yeniden kurarız” diyen dayanışmayla büyümeli. Akbelenli kadınların ağaçlara sarılan kolları, uluslararası sermayeye kafa tutan kadın işçilerin sesleri ile güçlenmeli. Önümüzdeki 1 Mayıs, işte bu adımların atılacağı gün olmalı. Yerel seçim sonuçları kadınların mücadelesinin büyümesinin, güçlenmesinin olanaklarını ortaya çıkarıyor. Bunu güçlenmek ve taleplerimizi kazanmak için değerlendirelim kadınlar!

Çünkü sermayenin planları çok kapsamlı. Örgütsüzlüğü dayatarak yüklenecekler, kazanımlarımızı elimizden almaya çalışacaklar. Bizi sosyal yardımlardan medet umar halde tutup kamusal tüm haklarımızı gasp ederken, kırıntılarını lütuf diye sunmak isteyecekler. Zaten bir süredir yaptıklarını yapmaya devam edecekler! Sermayenin planlarına, palyatif çözümlere pabuç bırakmadan, insanca yaşam ve çalışma koşullarını kazanabilmek için, kendi çıkarlarımız için birleşmemiz ve birliğimizden alacağımız güçle hareket etmemiz gerekiyor.

YAŞASIN 1 MAYIS!

Bu yıl 1 Mayıs’ta tek adama “Seninle işimiz yeni başlıyor, dur bakalım o kadar kolay mı hayatlarımızı sermayeye peşkeş çekmek” diyerek diş gösterelim!

“Dürtme içimdeki narı üstümde beyaz gömlek var” diyor ya şair. Bizim içimiz dolu. Sermaye dürteceği kadar dürttü narı. Boş verin patlasın! Boyasın her yanı taleplerimizle! Türkiye’nin dört bir yanında “Yaşasın iş, ekmek, özgürlük! Yaşasın bizim günümüz. Yaşasın 1 Mayıs!”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül