İAÜ Kadın Araştırmaları Kulübümüze ne oldu?
İAÜ Kadın Araştırmaları Kulübü, 19 Mart boykotuna katılan üyesine verilen uzaklaştırma sonrası baskılarla karşılaştı. Kadınlar, baskılara rağmen mücadeleyi sürdürmekte kararlı.

19 Mart sürecinde diğer üniversitelerde olduğu gibi İstanbul Aydın Üniversitesinde de boykot gerçekleşmişti. Demokrasiye yapılan darbeye karşı tepkiyi en önden Kadın Araştırmaları Kulübü üyeleri göstermişti. Eyleme katıldığım için bir ay uzaklaştırma cezası aldım ve döneme başladığımızda yönetim kurulundaydım. Okulumuz, benim yönetim kurulunda olmamın “kulüpler yönetmeliğine aykırı” olduğunu söyledi. İtiraz ettik ancak itiraz dilekçesine hâlâ yanıt verilmedi, süreç bu şekilde kapatıldı. Belgeleri düzenleyip rektörle görüşmek istediğimizde ise üç gün boyunca “Rektör yok” denildi.

Kulübümüzün yaşadığı sıkıntıları ve kadınların karşılaştığı problemleri genç kadınlarla birlikte tartıştık. Kadınlara kulübün durumunu ve güncel sorunları anlattığımızda hepsinde aynı hüzünle karışık öfke vardı. Yeni katılan arkadaşlarımız ise “Tanışma etkinliği ne zaman, etkinlikleri ne zaman yapıyoruz?” diye soruyordu. Okul açılalı bir ay olmasına rağmen kulübün belgeleri hâlâ onaylanmadı. Durumu üyelerle şeffaf şekilde paylaştığımızda bazı arkadaşlar kendi imkanlarıyla broşür çıkarıp çevresindeki kadınlara dağıttı, vakti olanlar ise dekanlığa gidip “Kulüp ne zaman aktifleşecek?” diye sordu. Bu süreç, tek adam iktidarının politik saldırılarından en çok kadınların etkilendiğini bir kez daha gösterdi.

Kadınlar, tek adam iktidarının “aile yılı” uygulamalarıyla üniversitelerdeki tartışma ve mücadele alanlarına rektörlükler aracılığıyla el konulduğu için kendi mücadele alanlarını yaratmaya çalışıyor. Vakıf üniversitelerinde bu çelişkiler daha görünür. Kulübümüzün saldırıya uğradığı dönemde, ev içi şiddet nedeniyle akrabasında kalan bir arkadaşımız ailesinden maddi destek göremediği için öğrenim ücretini ödeyemediğini bildirdi. Bunun üzerine rektörlükten burs talep etmek istedik ancak yalnızca dilekçeyle başvurabileceğimiz söylendi. Öğrenci dekanlığına gittiğimizde burs başvurularını yapmasını önerdi. Derslere devam edebileceği söylenmesine rağmen bölüm dekanı rektörlük onaylı belge istedi; ayrıca, yaşadığı şiddete rağmen “evden ayrılmaması gerektiği” kendisine iletildi. Dekanımızsa hayatın hepimize adil davranmadığına ilişkin derin (!) bir tespitte bulunmuştu.

Arkadaşımız, kulüple birlikte hareket etmenin kendisini yalnız hissettirmediğini, yaşadığı saldırılar karşısında artık daha umutlu olduğunu söyledi. Gözlerindeki umutla karışık çaresizlik, hepimizin ekonomik zorluklar karşısındaki yansıması gibiydi. Ancak burs başvurularından sonuç alamadığı için okulunu dondurmak zorunda kaldı; geriye, seneye öğrenim ücretini ödeyip ödeyemeyeceğini düşünen kaygılı bakışları kaldı.

Bir yanda öğrencilerin ihtiyacı bir yanda Bakanlığı politik dayatması

Tüm bunların yanında okulumuzda Gençlik ve Spor Bakanlığının (GSB) kulüpler için düzenlemiş olduğu UNİDES adlı projenin sunumu gerçekleştirdi. Okulumuz geçen yıl yapılan projeler için 1 milyon 400 bin lira ödenek aldığını ve bu yıl alınacak ödeneğin 2 milyon lirayı geçeceğini öngördüğünü açıkladı. GSB projeleri uygulamak için kulüplere 11 maddelik politika veriyor, projeleri uygularken kulüplerin bu politikalar dışına çıkmasına izin vermiyor. 11 maddelik politikanın içeriklerinden biri de “aile ve değerler.” Bir yanda 12. Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Programla öğrencilerin barınma, ulaşım, güvenli kampüs ihtiyacına, eğitimine bütçe ayrılmayışı diğer yanda aile yılını kendi politik aygıtlarıyla öğrencilere dayatışı...

Tüm bunlar, dünden öğrendiklerimizle bugün mücadele etmenin önemini bir kez daha hatırlatıyor. Tek adam iktidarının “Kadınlar konuşmasın, aman tartışmasın, aile hayatının onlar için ne kadar yakıcı olduğunu görmesin” politikalarına karşı kadınlar; kadın kulüpleri pasifleştirildiğinde broşürlerini kendileri dağıtmaya, baskıların hesabını rektörlerden sormaya, bir arkadaşımız öğrenim ücretlerini karşılayamadığında etrafını saran tüm sorun sarmaşıklarını bıçağıyla kesmeye devam edecekler. 

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Eli kolu uzunlara karşı Rojin için mücadele edeceğiz

İktidar yıllar içinde tecavüzcüleri, çocuk katillerini kendi sistemini sağlamlaştırıcı birer el haline getirdi. Çünkü çürümüş bir sistemde çarklar her zamankinden daha kolay işler.

Dosya| 25 Kasım’a giderken sermayenin şiddeti

25 Kasım’a giderken bugün şiddetin temelindeki unsurları incelemek ve önümüze mücadele rotamızı güçlendirmek amacıyla bu dosyayı hazırladık.

Sermayenin şiddet sarmalı

Kadın işçilere yönelen her türlü baskı, sermaye açısından kâr mekanizmasının önemli bir dişlisidir. Mobbing, taciz ve tehdit, işçiyi sessizliğe ve itaatkârlığa iter. Bu sayede genel ücret seviyesi bas


Editörden