Her yıl 250 bin kadını ölümden kurtaracak olanak var, Devletin bir tek adımı yok!
Sağlıklı bir şekilde yaşamak, bilimin bize sunduğu imkanlardan yararlanabilmek hepimizin hakkı. Ama her ne hakkımız varsa mücadeleyle kazananlar olarak HPV aşısı için de mücadele etmemiz gerekiyor.

Biz üniversite öğrencisi genç kadınlar temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılamakta zorlandığımız öte yandan da bazı ihtiyaçlarımızın lüks haline getirildiği bir durumdayız. Yemek yiyemediğimizde, simit yiyebileceğimizle avutuluyoruz, bir simit alamadığımızda da yarım simit satıldığını öğreniyoruz. Ped fiyatlarının 45 lira olmasının altından nasıl kalkacağız bunu hesaplıyoruz ve yaşam alışkanlıklarımızı değiştiriyoruz. Günün sonunda ise hijyenimiz, sağlığımız ve bedenimizin ihtiyaç duyduğu pek çok şey hiç de elimizde olmayan sebeplerle hayal oluyor.

Yetmiyor önleyebileceğimiz hastalıklara tutuluyoruz. Bugün elimizin altında olmasına rağmen ulaşamadığımız pek çok ilaç ve aşıların başında ise HPV aşısı geliyor.

Ölüm oranlarının çok yüksek olduğu kanser tiplerinden belki de ilki olan rahim ağzı kanserinin nedeni yüzde 99 oranında HPV. Böyle yüksek oranda ölüme sebep olan bir virüse ise dünyada kadınların yüzde 80’i hayatında en az bir kere yakalanıyor. Her yıl 14 milyon kişi enfekte oluyor. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre her yıl 500 bin kadına rahim ağzı kanseri tanısı konuyor ve her yıl yaklaşık 250 bin kadın rahim ağzı kanserinden ölüyor. Oysa erken teşhis veya aşıyla bu ölümlerin önüne geçilebilir.

KAÇ KADIN 3 BİN LİRALIK AYAKKABI ALABİLİYOR?

Bu konuya dair sağlık sisteminin ve bu sistemin savunucularının nasıl bir tutum sergilediğini ufak bir olaydan bahsederek anlatmak istiyorum.

Kadınlarda en sık görülen ve ölüm oranı en yüksek kanserleri bir panelde işliyorduk. HPV’nin sebep olduğu rahim ağzı kanseri de ilk sırada yer alıyordu haliyle… Aşılanma oranının düşük olduğunu söylediklerinde insanların bu aşıyı olacak parasının olmadığını çünkü aşının çok pahalı olduğunu söyledim, aynı zamanda halkın bilgilendirilmesinin de eksikliğinden bahsettim. Hocamızın bu aşıları yaygın ve ücretsiz bir şekilde yapılması gerektiğini savunmasını beklersiniz değil mi? Öyle olmadı ne yazık ki?

“İnsanlar bu paraları ayakkabılarına verebiliyorsa aşı da olabilirler” cevabını aldım. Ulaşamadığımız her şeye verilen cevaplar birbirine benzer oluyor nedense, başka alanlarımızdan kısacağız, bir sürü fedakârlık yapacağız. Bir insan, bir kadın, bir vatandaş olarak bir şey istiyorsan o zaman ödün ver! Bizden beklenen bu… Kadınların büyük bir kesiminin bir ayakkabıya 3 bin lira vermediği gerçekliği bir yana, bir halk sağlığı sorununu bireylerin ekonomik gücüne terk eden ve sürekli fedakârlık yapmamızı bekleyen bu anlayışla mücadele etmemiz gerektiği her yerde karşımıza çıkıyor. Kimi zaman bir siyasetçi olarak kimi zaman bir hekim kimi zaman bir akademisyen kimi zaman ise bir sanatçı olarak çıkıyor. Bir bilim insanı, “İnsanlar da aşısını olsun canım” diyerek sorumluktan kaçıyor. Toplum farkındalığını yaratmak açısından çabası dahi yok. “Ayakkabı alacağına aşı ol” diyor ve bitiyor. İnsanlık bilimi sadece kâr amaçlı mı kullanacak? Buna bir cevapları yok mesela… Ya da toplumun farkındalığının gerçekten sağlanıp sağlanmadığının hesabı yapılmıyor.

Oysa aşının en etkili olduğu yaş aralığı 9-14 yaş aralığı. Çoğu ebeveynin kız çocuğunun gelecekte bir cinsel hayatı olabileceğini kabul etmediği bir tabloda, aşı kontrolünü ailelere bırakmak, çocuğun aşı olmamasını kabul etmekle eş değer. Devletin sorumluluğu insanlara bırakıp kaçtığı bu tabloda, ne toplumun konuya dair bilgi ve bilinç seviyesinin ne de maddi imkanlarının ne düzeyde olduğunun önemsenmediği bir gerçek. Kurtarılabilecek hayatların kaçını kaybettiğimiz kimsenin umurunda değil. Her yıl 250 bin kadını ölümden döndürebilecek olanağın var, yani aşı var ama kadınlar ölüme terk ediliyor.

Hayatımızın her alanında sağlıksız koşullarda bulunmak durumunda kalıyoruz. Buna cinsel hayatımız da dahil. Kendimizle ilgili sorunlarla kendimiz başa çıkmak zorundaymışız gibi bir durum oluşturulduğu için aşılardan da kaptığımız virüslerden de bizler sorumlu tutuluyoruz. Sağlıklı bir şekilde yaşamak ve bugün bilimin bize sunduğu imkanlardan yararlanabilmek hepimizin hakkı. Ama her ne hakkımız varsa mücadeleyle kazananlar olarak HPV aşısı için de daha çok mücadele etmemiz gerektiği aşikâr. Bu kadar sık karşılaşılan ve sebepleri, sonuçları aydınlatılmış bir virüse karşı HPV aşısının herkese ve ücretsiz yapılması talebimizi daha çok sahiplenmemiz gerekiyor.

GÖRSEL- freepik

İlgili haberler
Nuran prenses oldu(!) Ya diğerleri?

‘150 yıl evvelinin ‘8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canımız ne isterse’ talebi bile fazla gö...

Birleşik mücadele için temel olan işyeri çalışması

‘Önemli olan her işyerini kendi özgünlüğü içinde ele almak ve meslek, kadro, unvan, sendika, siyasal...

Gücümüz emekçi kadınların birliğindedir

Fidan, yemek ücreti dahi almadığı iş yerinde asgari ücretle çalışıyor. Fidan, patronun eline milyonl...