Gelecekten çalınan yedi gün kadınların umudu oldu…
19. Gençlik Yaz Kampında kadınlar hayatlarında, okullarında yaşadıkları sorunları tartıştı, çözüm bulma arayışına girdi. Çalgılı çengili bol dayanışmalı yedi gün umut verdi.

Pandemiyle geçen iki yılın ardından genç kadınlar geleceklerinden 1 hafta çalabilmek için 19. Gençlik Yaz Kampında buluştu. Gün tepeye çıkmadan başlayan atölyeler, buluşmalar, forumlar… Kumsalda güneşlenirken paylaşılan güneş kremleri… Gözleme sırasında “Sen nereden geliyorsun?” soruları… Birlikte dağıtılan yemekler, yapılan temizlikler, tutulan nöbetler…

“Kolektif bir yaşam nasıl olur?” fikri ve düşü 7 güne sığmaz elbet ama Gençlik Kampı bu düşün tahayyülden öte bir şey olduğunu bize gösteriyor.

Gün geçtikçe artan derdin, tasanın unutulmadığı ancak “Ne yapmalıyız?” sorusuna umut dolu cevapların bulunduğu bir kamp geçirdi kadınlar.

Sorunlar halının altına süpürülmedi, daha çok konuşuldu, daha çok üstüne gidildi. Farklı üniversitelerden, liselerden yan yana gelen kadınların “Peki ya sizde hangi sorunlar var?”, “Sizde Cinsel Tacizi Önleme Kurulu (CİTÖK) var mı?”, “Kulüp kuracağız sizce hangi yolu izlemeliyiz?”, “Hangi kitapları okusak?” sorularını sorup yanıtladı.

EKONOMİK KRİZ ÇEMBERİNDE KADINLAR

Pandeminin etkileri bükmüş bükeceği kadar belleri. ODTÜ’den YTÜ’ye, İÜ’den Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’ne (BANÜ) , Erciyes Üniversitesinden Munzur Üniversitesine birçok üniversiteden katılan kadınlar okulların açılmasından kaygılı. Yurt fiyatları ve kontenjan yetersizliği bir yana 2+1 eve beşinci ev arkadaşı arayanların sayısı az değil. Yaz tatilinde memleketine dönen ve sonbaharda başlayacak okulu için para biriktiren ve çalışan kadınlar şimdiden okullarının olduğu ile dönünce nerede çalışacaklarını düşünmeye başlamışlar.

Kadınların kaygıları oldukça derin ve haklı… “Pandemi boyunca materyal yetersizliği sorunu bizi çok zorladı, okula taleplerimizi iletince ‘Bütçe yok, burası devlet üniversitesi, bu kadar oluyor’ diye yanıt aldık” diyordu Yıldız Teknik Üniversitesinden bir arkadaşımız.

İşsizlik derdi bir yana iş bulursa bile çalıştığı işyerinde tacize uğrama gibi kaygılar ekonomik kaygıların yansıra tonlarca...

‘KAMPÜSTE BİLE GÜVENDE DEĞİLİZ’

Ekonomik baskılar bir yana kadınlar gündelik yaşamda bin bir türlü sorunla cebelleşiyor. Artan kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ülkede kadınlar için zaten bir güvensizlik yaratmışken kadınlar okullarında bile güvende hissetmediklerini söylüyorlar. Kamp boyunca CİTÖK kadınların en çok tartıştığı meselelerden biriydi. Kampa katılan kadınların çoğu okullarında CİTÖK olmadığını ve okul içinde yaşanan tacizlerle nasıl baş edeceklerini bilmediklerini ifade ediyorlardı. “Erkek arkadaşımızla kampüs içinde gezemeyiz. Onu bırakın kılık kıyafetimize bile laf ediliyor” diye tacizin boyutunu anlatıyordu BANÜ’de okuyan arkadaşımız.

YTÜ’de 2020’de “CİTÖK sadece kadın çalışmaları topluluğunun talebi değil, kampüsteki tüm kadınların talebi” diyerek 34 kulübü yan yana getirdikleri CİTÖK kurulma süreci her ne kadar yönetim tarafından onaylansa da hâlâ etkin değil. Ancak CİTÖK’ün vaka olmadan önleyici bir mekanizma olması gerektiği üzerinde duran kadınlar mücadelede ısrarcılar.

Uzun zamandır var olan CİTÖK’lerin işlevsizleşmesine de ODTÜ İBF’de yaşanan olayı örnek verebiliriz. Pandemi döneminden bu yana 5 kişinin mağdur olduğu bir vakada, CİTÖK tacizi tespit etmesine rağmen fakülte faile yaptırım uygulamadığından İBF’de fakülte bazında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu kurulmasına yönelik kadınların mücadelesi var.

KADIN HAKLARINA SALDIRI ARTIYOR

CİTÖK’lere, kadın kulüpleri ve LGBTİ topluluklarına okul yönetimi tarafından yapılan saldırı bu sene bir adım daha ilerledi. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başkanlığında 81 ilde yapılan toplantıda alınan kararlarda öğrenci kulüpleri ve kadın platformları için “illegal yapılanmalar” dendi, üniversitelerde siyasi faaliyet yürüten öğrencilerin çalışmalarına izin verilmeyeceği belirtildi.

Bu kapsamda önceden Ege Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesinde kapatılan kadın kulüpleri bize bu sene hak ve özgürlük mücadelemize karşı saldırıların artacağını gösteriyor.

Erciyes Üniversitesi’nde kadın arkadaşlarımızın anlattıklarına bakınca “Okul kadın dostu bir kampüs imajı çizmeye çalışıyor ve okul içi çeşitli anketler yaparak tacizi sonlandıracağını vurguluyor ancak kadınların mücadelesinin elinden geldiğince önüne geçiyor” gibi bir tablo vardı. Bu süreç BANÜ’de “İsminde ‘kadın’ geçen toplulukların açılmasına izin verilmiyor” vahimliğinde ilerliyor.

Hükümet ve yönetimler tarafından kadınların haklarına ve yaşamlarına karşı sallanan parmakların sayısı artıyor ancak İstanbul Sözleşmesi mücadelesinde olduğu gibi kadınlar her alanda kendilerince bu yasaklara, gözdağlarına karşı cevap verdiler. 8 Mart’ta çıkılan yürüyüşlerden basın açıklamalarına, kampüste yapılan etkinliklerden dayanışmalara kadar kadınlar “Mücadele ediyoruz ancak bir şey değişmiyor” algısını kırdılar. İstanbul Sözleşmesine ilişkin verilen Danıştay kararı kısmı bir ümitsizlik yaratsa da kadınlar mücadelenin yöntemlerini aramaktan geri durmuyor.

KADINLAR GELECEĞİ BİRLİKTE İNŞA EDECEK
Hak ve özgürlüklere karşı saldırılar artıyor ancak kadınlar bu dönem her zamankinden daha fazla baskıların kaynağını tartışıyor. Ülkede seçim rüzgârı esmeye başladı başlayacak ama kadınlar zaten uzun süredir politikayı, siyaseti sorumluları ve çözümleri ele alarak tartışıyor. Cumhur İttifakı ve Millet ittifakı arasında sıkışmış seçim tartışmalarının ilerisinde bir tartışma zemini yaratmanın aciliyeti bariz.
Kadınların en temel haklarına yönelik artan saldırılara karşı kılık kıyafetten tutalım da yaşam hakkına kadar elbet acil politik bir tartışma zemini oluşmalı. Tek adam yönetimi ve faşist bir ülke inşasına karşı kadınların Cumhur İttifakı karşısında durması ve Millet İttifakı bloğuna yakınlaşması olağan ancak kadınlar açısından “Millet İttifakı gelince rahatça crop giyerim” gibi sığlığında bir tartışma değil bu mesele. Fakat bu baskıdan kurtulma motivasyonu anlaşılır.
Genç kadınların üçüncü bir seçeneğe, Emek ve Özgürlük ittifakına kulağı açık. Öğrenmeye, örgütlenmeye hazır.
Gençlik Yaz kampının en zor anı bavulları toplama anı olsa gerek. Ancak bu 7 günün birikimiyle kadınlar dönerken bavullarına mücadeleyi, dayanışmayı ve birliktelikten gelen gücü de koydular hiç şüphesiz. Gelecekten çaldıkları bu 7 gün kadınlara önümüzdeki sene il il kazanımlarını anlattıkları, geleceği birlikte inşa ettikleri günler olarak dönecek…

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
19. Gençlik Yaz Kampı ile gelecekten çalınan 7 gün

Bu yıl 19.'su gerçekleşen Gençlik Yaz Kampı'na katılan genç kadınlar kampa dair düşüncelerini Ekmek...

Liseli kadınların kamp sohbeti: Oh be dünya varmış...

19. Gençlik Yaz Kampı’na Kocaeli’den katılan liseli genç kadınlar kampta yan yana gelip ortak dertle...

‘Okullarda 1 öğün, sağlıklı, ücretsiz yemek’ kampa...

Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneğinin mayıs ayında başlattığı kampanya boyunca stantlarla,...