Cengiz’inki can da Oya’nınki patlıcan mı?
Sistemin çarklarının dönmesi için emeğini satmak zorunda kalanların mı yoksa en zenginler listesinde her sene rekora koşarken ısrarla vergi indirimi isteyenlerin mi daha çok vergi vermesi gerekir?

Mayıs ayı geldi geçti, pek çok işçi yüzde 27’lik vergi dilimine girdi bile. Hesap defterleri açıldı, “Kaç saat mesaiyle biraz da olsa vergiden kurtarabiliriz de yettirebiliriz” hesapları başladı. Yıl sonuna yaklaştıkça bu hesaplar artıyor. Maaş bordrosuna bakarken bir de “Bu ay mesai/ikramiye yatarsa erken girerim vergi dilimine” diyor iç sesimiz bize. Hadi gelir vergisini göstere göstere katlayıp, arttırıp alıyorlar bizden. Bir de bizim doğrudan göremediklerimiz var. Marketin kapısından girdiğin andan itibaren başlıyor.

VERGİLER VE MİNİ ŞOKLAR

Rafları gezerken “Ne olmuş bu fiyatların hali” diye düşünüyor insan ya, onların bir kısmı da vergisi işte. Mesela deterjan ve tuvalet kağıdı... Bitişini görmek evlerden ırak olsun. Deterjanı geçtim, tuvalet kağıdı en temel hijyen malzemesi olmasına rağmen yüzde 20 KDV’si var. E, biz kadınlar biliyoruz ki ped almak artık daha da zor. 8’li, 12’li paketlerin etiketlerinde yazan, her an üç haneli rakamlara ulaşabilecek olan tutarlar da mini şoklara ve içten sövmelere neden oluyor.

Bu vergilerin en popülerlerinden biri de Özel İletişim Vergisi; 99 yılında gerçekleşen depremin ardından yaşanan ekonomik kayıpları gidermek amacıyla çıkarılan vergi. Bu uygulama ilk çıktığında 2000 yılı sonuna kadar sürecekti. Sonra yapılan değişikliklerle günümüze kadar geldi. Her deprem dönemi tekrar tekrar sorduğumuz “Deprem vergilerimiz nerede?” sorusundaki vergiler işte.

Bizim için hayatımızın her alanında olan, aldığımız ücretten yediğimiz ekmeğe kadar sürekli ödemesini yaptığımız vergilerin asıl amacı kamusal hizmetlerde kullanılması. Hani işte bize yol, su, elektrik olarak dönecek olan şey. Bizde yolcu garantili köprü, hasta garantili hastane oluyor tabi genelde. Geçmeden de ödüyorsun köprünün ücretini. Böyle de eşitlikçi bir sistem(!) Bu vergilerin bir özelliği de şu, vergi indirimi/muafiyeti. Mesela bir deprem sonrası bağış yapıyorsunuz, bir sonraki projenizde vergi indirimi yapılıyor hemen. Buradan bakınca öyle korkunç, sırtımızdaki kefeyi ağırlaştıran bir yük değilmiş vergi. Ama öyle herkese yok bu indirimden. Hele de ülkedeki sömürü çarklarının dönmesini sağlıyor, yılın ilk 3 ayından sonra vergi dilimi yüzde 20’den olacak şekilde ücretlendirme yapıyorsanız bir ihtimal olabilir. Yoksa mesailerle net ücreti yükseltmeye çalışmaya devam.

VERGİ İNDİRİMİ KİMİN HAKKI?

Şimdi biz vergiyi konuşuyoruz ama unuttuğumuz bir şey var. Yılın ortasına geldik, ülkenin ekonomisi zorda, kamuda dahi tasarruf yapılıyorken biz vergiden şikayet ediyoruz. Halk olarak bize düşen görev kemeri sıkmak, ekonomik koşullar hakkında söylenmemek, tasarruf tedbirlerine uymak iken vergiden şikayetlenmek biraz ayıp oluyor tabi(!) Bu kadar vergiden bahsetmişken gerçek hayatta tüm bu sistemin nasıl işlediğine bir bakalım.

Örneğin, kamu işçisi olan Oya 2023 yılında aydan aya çeşitli vergi kesintileri yaşamış. Bu kesintiler her geçen ay artmış. 2023’te Ocak’ta 3 bin 106 lira kesilmiş, Haziran’a gelindiğinde 8 bin 711 lira olmuş kesinti, Aralık’ta ise 11 bin 678 lira. 2024’e geldiğimizde ise vergi kesintisi Ocak’ta 6 bin 812, Mart’ta 13 bin 33 lira olmuş. Haziran’da, yüzde 27’lik dilime girecek, kesinti daha da artacak. Kamuda tasarruf paketiyle beraber servis hakkı da elinden alınınca vergiye ek, bir de yol ücreti eklenecek masraflara. Enflasyon nedeniyle yapılan zamları saymıyorum bile. Oya mecbur kemer sıkacak. Toplu taşımanın o kendine has kokusunda, balık istifi halde yolculuk etmek de servis kadar haktır Oya için(!)

Bir de deprem yardımı yaptığı için vergi indirimi alan Cengiz Holding’e bakalım. Cengiz Holding 6 Şubat depremleri sonrası yapılan yardım yayınında 3 milyar lira bağış yaptığını açıkladı. Sonrasında Cengiz Holding’e ait Eti Alüminyum A.Ş. tarafından Konya’da yapılacak 3 milyar 10 milyon 545 bin liralık yatırım projesine teşvik verildi. Projede yüzde 100 vergi indirimi ve yüzde 85 yatırıma katkı oranı olarak gümrük vergisi muafiyeti var. Yetmiyor, KDV istinası, KDV iadesi, vergi indirimi, azami tutar sınırı olmaksızın 10 yıl sigorta primi iş veren hissesi desteği, azami 75 milyon lira nitelikli personel desteği, 200 milyon lirayı aşmayacak enerji desteği gibi teşvikler var. “Durun yetmez bu kadar” deyip verilen 5 yıllık sürede yatırım gerçekleştirilemezse Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu sürenin yarısı kadar daha ek süre verebilecek. Yeter ki Cengiz yatırım yapsın. İktidar tüm imkanlarını önüne serer, vergisini indirir, teşvik etmek için süre uzatır, personel desteği sağlar. Sonuçta Cengiz yüzdelik dilimleri aydan aya değişecek çalışanları ile daha çok kişinin gelir vergisini ödemesini sağlayacak bu proje ile.

Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve karar verin, bir sene içerisinde neredeyse her ay vergi dilimi artan, marketten oturduğu kafeye kadar aldığı her mal ve hizmetten vergi alınan Oya’nın mı ihtiyacı var vergi indirimine yoksa 2023 yılında yayınlanan Türkiye’nin en zengin 100 ailesi içerisinde 29. sırada yer alan Cengiz Holdingin mi? Hadi cevabı bulmak için birkaç şey daha düşünelim. Tüm bu vergi sisteminin işleyişi esasında kamuya hizmetin sağlanmasıysa eğer, her gün yeni bir mal ve hizmet üreten, sistemin çarklarının dönmesi için emeğini satmak zorunda kalanların mı daha çok vergi vermesi gerekir yoksa en zenginler listesinde her sene sırası daha da yukarı çıkanların, kârı her sene artmasına rağmen ısrarla vergi indirimleri alan, projelerde teşvik alanların mı daha çok vergi vermesi gerekir, bir de buradan bakalım.

Fotoğraf: Bing create