Merhaba ben çocukları babaları tarafından istismar edilen bir anneyim... Hikayemiz uzun ve acı. İlk öğrendiğimde şikayetimi yaptım, bekledim. Adalete inancım o kadar çoktu ki sessizce kimseler öğrenmeden çözülür, cezasını alır sandım. Kimselere anlatamadım, çocuklarımın geleceği için sustum, sessizce bekledim. Şikayetin üzerinden aylar geçti, bir telefonla “kovuşturmaya yer yoktur” denildi. Üstüne babaya yatılı görüş verildi. Aklımı yitirdim! Adalete bu kadar inanırken dosya kapatıldı. Yaşarken ölür mü insan? Ben öldüm. Aldığım nefes yetmedi, ne yapacağımı bilemedim. Çaresiz kaldım. O yine dokunamazdı çocuklarıma, yine zarar vermezdi, yine canlarını yakamazdı.
İki küçük çocuğumun sığındığı tek liman bendim. Bunu tekrar tekrar yaşamalarına izin veremezdim. Vermemeliydim. Çocuklarım yaşadıklarını anlattığı için baba daha da öfkeliydi onlara, belki cansız bedenlerini bile göremeyecektim verirsem... Çocuklarımı kaçırdım, korkmadım, başımıza gelenlerden daha kötü ne gelebilirdi? Onları korumak zorundaydım. Hani en dibi görmeden çıkamazmışsın ya yukarıya, öyle. En dipteydim, çaresizdim, yalnızdım karanlıktaydım. Haykırdım, sesimin çıktığı kadar bağırdım, susmayı bıraktım, konuşmaya başladım. Konuştukça “ne yapabilirim” demeyi öğrendim, konuştukça nefes almaya başladım, konuştukça umutlarım yeşerdi. Her yolu araştırdım, her kapıyı çaldım. Kimisi yüzüme kapadı kapılarını, kimisi elinden bir şey gelmese de sonuna kadar açtı. Sosyal medyadan, gazeteden her yerden haykırdım. Sonunda itirazımız kabul edildi. Ağır cezada dosya açıldı. Karşı taraf aklanmak için her yolu deniyordu. Tanıklarımı tehdit ediyordu. Çevremde kim varsa uzaklaştırıyordu. Tek başımaydım.
Anne olarak çaresiz kalmak, birilerinin bana inanmaması, bir şeyler yapmaması çok canımı yaktı. Dayanamam sandım. Sonra Ekmek ve Gül’ün kapısını çaldım ve o kapılar öyle bir açıldı ki… En dibe battığım anda çıktılar karşıma, ellerimden tutup yeniden kaldırdılar ayağa. Yapılacak daha çok şey olduğunu, pes etmemem gerektiğini öğrettiler bana. Papatya* kurumak üzereyken suyum oldular. Yeniden yeşerdim, yeniden kalktım düştüğüm yerden. Karanlıktan korkarken güneşim oldular kapkara bulutlar arkasından çıkıp gelen. Kocaman ailem, bir sürü annem, ablam, kız kardeşim oldu... Çocuklarımı çocukları gibi sahiplendiler. Geçmez derken günler, onlarla göz açıp kapayana kadar geçti. Ben ölürken, her nefes alışımda yaşama döndüm onlarla. Çocuklarımın geleceğini, benim hayatımı bize verdiler. Haklarını ödeyemem başta avukatım Sevil Hanımın sonra elimden tutan, benimle ağlayan, yanımda olan tüm kadınların. Şimdi buradan kendini yalnız, çaresiz hisseden korkan, pes etmek üzere olan tüm annelere, tüm kadınlara sesleniyorum. Susmayın, haykırın. Belki on kapı çalmışsınızdır. Hepsi kapanmıştır yüzünüze ama on birinci kapıyı deneyin, pes etmeyin.
Yalnız değilim, yalnız değilsiniz. Sadece konuşun, korkmadan yılmadan, pes etmeden konuşun…
*Avukat Sevil Aracı B.K.’nın yaşadıklarını kaleme aldığı “Kadın dayanışması ile takipsizlikten tutuklamaya giden bir istismar davası…” yazısında B.K.’yı ‘papatya’ olarak isimlendirmişti: “Papatya gibi dirençli ve güzel olduğu için, en zor anlarda kendi gibi niceleri ile buluşup beyaza kestiği için bulunduğu ortamı, tek başına güçsüzmüş gibi görünürken, kendi gibilerle el ele tutuşunca muhteşem manzaralar yaratabildiği için.”
B.K.’nın mektubu, bu yazıya bir yanıt da aynı zamanda…
İlgili haberler
Çocuklarını istismar eden M.A.K. 35 yıl 7 ay 15 gü...
Takipsizlik verilen çocuk istismarı soruşturmasında kadınların ısrarı sonucu dava açıldı, istismar z...
Adana’da iki çocuğunu istismar eden M.A.K. tutukla...
Adana’da 5 ve 6 yaşlarındaki iki çocuğuna istismarda bulunan baba hakkında açılan davada mahkeme ist...
Kadın dayanışması ile takipsizlikten tutuklamaya g...
İki çocuğunu istismar eden baba yargı tarafından defalarca ‘aklandı’ ancak kadın dayanışması erkeği...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.