2023 kadınların yılı olmalı!
Bizi açlıkla terbiye edip şiddetle bastıran, yaşam halkımızdan çalıp, sermayeye aktaranlara karşı kendi siyasetimizi yürüttüğümüz bir mücadeleye ihtiyaç var.

2012 yılında Cumhuriyet’in 100. yılı dolayısıyla “Hedef 2023” diye 100 madde açıklamıştı AKP iktidarı… İki önemli ayağı vardı Hedef 2023’ün. Biri Yeni Osmanlıcılık ülküsüyle Orta Doğu ve İslam Coğrafyasının lideri olmak, diğeri ise büyük bir kalkınma hamlesi gerçekleştirmek.

İlk hedef dahilinde, iç politikayla bağlantılı olarak yayılmacı dış politika devreye sokuldu, içerde şoven ırkçı dinci gericilik beslenirken, dışarda cihatçı çeteler üzerinden komşu ülkelerin iç işlerine karışıldı.

Komşu ülkelerin iç savaşa sürüklenmesi, cihatçı çetelerin Türkiye içinde “istirahate alınması,” hükümet her sıkıştığında yönetebilmek için kafamızda bombaların patlaması… Bunların hepsi 2023’ün siyasal hedefi dahilinde gerçekleşti. Tek siyasal hedef bu değildi, aynı İslamcı çizgi ile tüm toplumsal düzen yeniden şekillendirilmek istendi. Bu şekillendirilişte en çok da kadınlar ve çocuklar hedefe kondu.

İkinci hedefi “kalkınma planını uygulamak” oldu. Bu öyle bir kalkınmaydı ki; kişi başı 25 bin dolar milli gelir mi dersin, enflasyon tek haneli olacak mı, beş yüz milyon dolarlık ihracat mı ararsın, ülkeyi en büyük 10 ekonomiden biri yapmak mı, işsizliği yüzde beşlere düşürmek mi… Ne ararsan vardı.

PROGRAM ARDINA PROGRAM

Birer birer kalkınma planları açıklandı, aşağı doğru birer birer revize edildi. Hiçbiri tutmadı! Onuncu, onbirinci derken en son Eylül ayında 2023-2024 yıllarını kapsayan bir orta vadeli program daha açıklandı.

AKP’nin 2012’deki “Hedef 2023”ü tutmasa da temeli aynı kalırken rakamlar güncellendi. Yeni ekonomi programında ısrar ise sürüyor. Büyüme hedefleri, ihracat gelirleri indi, işsizlik hedefi yüzde 11.4’e çıktı. “Tek haneli olacak” denilen enflasyon “iki haneye” çıkarılarak 24.9’a yükseltildi. Yıllık bazda kişi başı gayri safi milli hasıladaki 25 bin dolarlık hedef 10 bin 703 dolara düştü. TL’ye çevirip aylık hesaba vurunca 16 bin 625 lira oluyor. Dolarla söyleyince pek havalı ama Türk lirasına çevirince yoksulluk sınırının altında kalıyor. AKP yine bizi şaşırtmaz, gerçekleşecek olan bunun yarısı en fazla!

Bu programa göre önümüzdeki yıl vergide bindirim yılı olacak, 1 trilyon liralık vergi artışı ön görülüyor çünkü ÖTV ve KDV oranları artacak, vergi ceza ve harçlar artacak. Tabii bir de sosyal yardımlar… Ne de olsa seçim var.

Her yıl planlar programlar tepetaklak olurken neden bunca ısrar? Halk giderek daha fazla yoksullaşır, işsizlik, cari açık, borçlanma artarken neden?

Bu bir sınıfsal tercih meselesi. Kalkınma dedikleri patronların kalkınması zira emekçilerin kalkındığı hiç olmadı. Büyüme ise patronların zenginliğine zenginlik katmak oldu, yayılmacı politikalarıyla kalkındırmayı hedefledikleri patronlar sınıfı ve kendi cepleri…

2022 BİZE NE GETİRDİ?

2022’de kalkınan sadece saray eşrafı ve patronlar oldu, en nihayetinde AKP temel hedefi tutturdu. Son bir yılda gayri safi milli gelirden zenginlerin aldığı pay yüzde 54 büyüdü.

Bizim için ise büyüyen sadece işsizlik, yoksulluk ve şiddet oldu. Yüzde 7 büyüyen milli gelirden işçinin aldığı pay yüzde 25’e düştü. 2022 yılı 2. çeyreğinde geniş tanımlı işsiz sayısı 7,7 milyonu aştı. Her 100 kadından sadece 18’si kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda. Gerçek genç işsizliği yüzde 36,6, genç kadın işsizliği ise yüzde 48,4.

Fotoğraf: DHA

YAŞAM KONFORUMUZ HARİÇ HER ŞEY ARTTI
2021’de asgari ücret 2 bin 850 TL iken 383 dolardı, bugün 280 dolar. Yani emek ucuzladı, ekmek pahalılaştı. 2 buçuk liralık ekmek 5 lirayı aştı. Her şey arttı, ekmeğin fiyatı, evin kirası, gelecek kaygısı…
Kadınlar bırakın kişisel zorunlu harcamalarını yetiştirmeyi, çocuklarını bir kuru ekmekle beslemeye zorlandı. Tüp fazla harcanmasın diye bir tencere kaynattığı patatesle üç gün karın doyuruyor şimdi kadınlar. Ucuzun ucuzu işlerde çalışıp, çektikleri kredilerle, henüz eline geçmeyen promosyon paralarını harcadılar bile...
Şimdi 2023 yılı ocak ayından itibaren geçerli olmak üzere asgari ücret, geçimimiz ve yaşamımız için gerekli olan temel ücret belirlenecek. Beklenti düşük zira herkes biliyor asgari ücrete gelen zammın daha elimize geçmeden uçup gideceğini. Yani “O kadar da abartacak bir şey yok” dedikleri kalori hesaplarıyla yaşamımızdan çaldıkları pay büyüyor, ekmek küçülüyor. Patronlar, bir taraftan tüketim artsın diye “Asgari ücret yükseltilmeli” açıklamaları yaparken diğer taraftan vergi indirimi istiyor.
ÜÇ BEYAZ GİBİ

Sendika konfederasyonları ise üç beyaz gibi. Sınıfa zarar. 2022’nin daha çok görünür kıldığı bir gerçek de bu: Sendikal bürokrasi. Bir yandan daha iyi çalışma koşulları için işçiler sendikalaşma mücadelesi verirken, diğer yandan sendikal bürokrasinin altında eziliyor. İşçinin sınıf bilincine ulaşmasının önüne bir engeli de, patronun çıkarını işçinin çıkarına yeğleyen sendikacılar koyuyor. İşçilerin ise kendi sınıf örgütünün kendi ezilmişliğinin bir kaldıracı olmaması için yapabileceği tek şey onu “kendinin” haline getirmesi.

İKTİDARIN YENİ YILDAN DİLEĞİ: BİAT

Enflasyona dair bir sözü yok, faizi düşük tutarak, palazlandırdığı inşaat şirketlerinin çala çırpa yaptığı betonları satma derdinde iktidar. Emekçiyi olmayan paraya borçlandırıp borçlandırıp kul köle edecek kendine… İtaat eden kitleler istiyor zira… Ama mızrak çuvala sığmıyor kadınlar o çuvalı deldikçe içindeki pislikler yerlere saçılıyor.

2023 HEDEFİ HAKLARIMIZIN GASBI

2022’nin son ayındayız, 10 yıldır hedef 2023 diyen iktidarın hedefe koyduğu emekçilerin hakları oldu. En çok da kadınların. İnsanca çalışma ve yaşama hakkımız, medeni haklarımız, eşitlik haklarımız…

7 Haziran seçimlerini hatırlatıyor iktidar: Tek başına iktidarı elinde tutacak bir toplumsal desteğe sahip olamadığının görüldüğü 7 Haziran seçimleri sonrası “Kürt sorunu çözüldü artık terör sorunu var” diyerek ördükleri o karanlık dönemi; onlarca insanın öldüğü yüzlercesinin sakatlandığı, OHAL ilanlarıyla sokağa çıkmanın dahi yasaklandığı.

Kan gölüne çevirdikleri orta doğudan pay kapma telaşına bir pinpon topu gibi bir Rusya bir ABD arasında gidip gelen, yayılmacı emelleri uğruna silah pazarlığında birinden F35 diğerinden S400 siparişi veren görmez elbet bizim yoksulluğumuzu. Bütçede kadınlara yer vermemeleri yokluktan değil yani bundan. Savaşa, silahlanmaya, Diyanet’e ayrılıyor bütçe.

Şimdi Taksim patlaması bahane edilerek aldığı silahları kullanıyor Kuzey Suriye’de… Bir yandan ırkçılık kışkırtılıyor, diğer yandan kutuplaştırma. Gerilim siyaseti ve şiddetle seçime giden yollar örülüyor bir bir…

Devletin tüm gücünü kadınların, gençlerin bir bütün olarak işçi ve emekçilerin üzerinde deneyen yoksulluğa, sömürüye, hak gasplarına karşı huzursuzluğu polis gücüyle zapturapt altına almaya çalışan, olmadı yasaklara sarılan bir iktidar var karşımızda. Yoksulluk arttıkça baskı ve şiddet artıyor.

Bu yüzden Taksim patlamasından günler sonra bile sokakları yasakladılar kadınlara, sözde güvenlik bariyerleriyle terörize ettiler ortamı. Gözaltı ve tutuklamalarla göz dağı veriyorlar şimdi hepimize. Korkalım istiyorlar, korkalım ve sinip oturalım.

Orta doğu ve İslam dünyasında lider olamayanlar daha çok Kürt sorunu üzerinden çatışmayı körüklüyor. Hakkını arayanı terörle ilişkilendirip itibarsızlaştırıyorlar.

Fabrikada aynı tezgâhta üç kuruşa çalıştırıldığımız, aynı emek denetim süreçlerinden geçtiğimiz sınıfdaşımızla düşman olalım istiyorlar. Yan yana gelmeyelim diye… Programın özü bu, 2022’de bizim yaşadığımız gerçek de…

VERGİLER BİR BİZE HARCANMIYOR

Tek adam iktidarının 2023 hedefi küçülse de esası aynı şekilde devam ediyor hâlâ. Vergilerimiz silahlanmaya, kan emici patronlara akıyor.

Ve AKP bir seçim yatırımı olarak yarınımızı ipotek altına almak için son kartlarını oynuyor. 3600 ek gösterge, asgari ücrete zam, EYT yasası, artırmayı ön gördükleri sosyal yardımlar hepsi ama hepsi seçim yatırımı olarak karşımızda duruyor. Hepsi yarım yamalak, hiçbiri taleplerimizi karşılamıyor, karşılamayacak. 3600 ek gösterge her şey bir yana 2008 sonrasını kapsamıyor. EYT, kapsamının darlığı bir yana zorunlu emeklilik dayatması yüzünden kamuda çalışan binlerce işçiyi asgari ücretin de altında emekli maaşlarına mahkûm edecek. Emekli maaşlarında bir iyileştirme ise ön görülmüyor.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

SEÇİMLER VE SEÇENEĞİMİZ
7 Haziran 2015’ten beri şaibeyle kazandıklarını saymazsak seçim kaybeden bir iktidar var karşımızda. Her kaybettiğinde daha çok şiddete baskı ve zulme sarıldı. Tek başına iktidar olamıyor artık, en gerici, en ırkçı, en karanlık güçlere sarılıyor iktidarda kalabilmek için.
Emekçilerden topladıkları vergilerle oluşturulan bütçeyi, sadaka olarak dağıtmayı planlıyor şükür için, oy için!
Tablo bu kadar açık, eğer bir şeyler yapmazsak 2023’te bizi bekleyen şey, 2022’den daha iyi değil. Bu yüzden bütün sorunlar birbiriyle iç içe ilerlerken, sadece ekonomik taleplerimiz için mücadele etmek yetmez. Tek adam iktidarı bütün haklarımıza, yaşamımıza, var oluşumuza bir program dahilinde saldırırken ve kaybetmeye bu kadar yakınken başka bir Türkiye için de yan yana gelme zamanı.
Yeniden o karanlık günlere dönmemek için.
Bizi açlıkla terbiye edip şiddetle bastıran, yaşam halkımızdan çalıp, sermayeye aktaran, silahlanmanın savaşın gölgesinde değil, onurlu bir yaşamı sürmek için, emeğimizle ürettiğimiz hakça bölüştüğümüz bir düzen için kendi siyasetimizi yürüttüğümüz bir mücadeleye ihtiyaç var.
Yani sadece ekonomik mücadelede birleşmek değil siyasal mücadelede de birleşmek kastettiğimiz. Seçeneğimizi kendimiz yarattığımız sendikalarda söz söyler hale geldiğimiz, taleplerimizi örgütlediğimiz, örgütlendiğimiz. İşyerinde, mahallede, okulda bulunduğumuz her alanda dayanışma ağları topluluklarla, sendika, meslek örgütleri ve odalarda, mevcut düzenin restorasyonu için değil halkın egemenliğinde yeni bir Türkiye inşa etmek için bileştiğimiz bir mücadele.
Bu karanlığı, bu korku iklimini İranlı kadınlar evlerden çıkıp fabrika ve okullardan çoğalan bir birliktelikle nasıl yırtıp atıysa öyle!
2023 “Ya bizi seçersiniz ya da şiddetle baş başa kalırsınız” diyen AKP iktidarının yenildiği, eskinin değil yeni bir Türkiye’nin inşa edildiği bir yıl olsun diyen kadınların yılı olsun!

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Aralansın dünyanın kapıları

Sırtımızı bir dağ gibi duran kadın dayanışmasına yaslıyoruz. ‘Güvenliğimizi’ bahane edip kendi iktid...

Bölüne bölüne çoğalmıyoruz, yalnızlaştırılıyoruz

Bakırköy Belediyesinde işçiler yağmur çamur demeden greve çıkmış, 100 gün boyunca direnmişti. Peki ş...

Sendikal bürokrasiye çomak sokan Nagihan’ın inadı

Federal Mogul fabrikasında işten çıkarılan, sendika genel kurul delegeliği için seçilen Nagihan şimd...