İzmir’de Genel-İş 6 ve 7 No’lu şube üyesi kadınlar: “Şiddete karşı çözüm örgütlü mücadelede”
İzmir’de Genel-İş 6 ve 7 No’lu şubelerden kadın işçiler, güvencesiz çalışma, mobbing ve kadın cinayetlerindeki cezasızlığa dikkat çekerek “şiddete karşı çözüm örgütlü mücadelede” dedi.

İzmir'de Genle-İş 6 ve 7 No'lu üyesine üye kadın işçiler, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. Açıklamalarda, kadınların güvencesiz çalıştırılmasına, iş yerinde yaşanan mobbing ve şiddete, kadın cinayetlerine karşı mücadele çağrısı yapıldı.

 Bornova Belediyesi'nde çalışan kadın işçiler, DİSK/Genel-İş İzmir 7 No' lu Şubenin çağrısıyla Büyükpak'ta bir araya geldi. Sendika İşçi Tiyatrosu'nun da kadına yönelik her türlü şiddete karşı birlikte mücadele etmenin gerekliliğine dikkat çekmek için kısa bir oyun sergilediği eylemde, "hikayesi yarım kalan kadınları unutmayacağız, mücadelemiz sürecek" denilerek havaya balonlar bırakıldı.

Basın metnini Genel-İş İzmir 7 No'lu Şube Kadın Komisyonu Başkanı Gülistan Tilkici'nin okuduğu eylemde "Eşit ve özgür bir dünya için haklarımızdan, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz", "Bu ülkede inat var, umut var ve biz varız" pankartlarının ve "Şiddet her yerde, çözüm örgütlü mücadele", "Yaşasın kadın dayanışması", "Kadınlar şiddeti affetmeyecek" yazılı dövizler taşındı.

Tilkici, 25 Kasım'ın Mirabel Kardeşler'in direnişiyle başlayan uluslararası kadın mücadelesinin sesi olduğunu hatırlatarak, "Bugünün anlamı yalnızca tarihi bir gün değil, ülkenin dört bir yanında öldürülen kadınların çığlığı, istismara uğrayan çocukların sessiz bakışıdır. Çöp torbasından bebek bezi yapmak zorunda kalan annelerin çaresizliğidir" dedi.

Kadınlar öldürülür, çocuklar istismar edilirken 'Aile Yılı' ilan edilmesine, kadın cinayetlerine 'kader' denilmesine tepkilerini dile getiren kadınlar, "Biz belediye işçisiyiz. Biz kadınlarız. Biz emekçileriz. Sabahın karanlığında bu kenti biz uyandırıyoruz. Ama bizim canımız söz konusu olduğunda ortada iktidar yok" dedi.

"Yas değil yasa istiyoruz"

Bir imzayla İstanbul Sözleşmesi yok edildikten sonra kadınların yaşam hakkının yok sayıldığını, koruma talep eden kadınların çoğu zaman gereken desteği alamadığını dile getiren Tilkici, "Bu, şiddeti meşrulaştırmaktır. Yas değil yasa istiyoruz" dedi.

Kadınlara güvencesiz işlerin dayatıldığını, ev içi bakım yükünün kadının omzuna yıkıldığını ve kadınların ortak talebinin 'kamusal, ücretsiz, nitelikli kreşler' olduğunu dile getiren Tilkici, "Eğitim hakkı da kadın mücadelesinin bir parçasıdır. Bugün kız çocuklarını bilimden koparıp tarikatlara yönlendiren politikalara tanık oluyoruz. 'Kız ortaokulları' adı altında laik ve bilimsel eğitim parçalanıyor. Kız çocuklarının geleceğini karanlığa teslim etmeyeceğiz. Her çocuk için Laik ve Bilimsel eğitim" diye konuştu.

Şiddetin sadece fiziksel olmadığını, kadının hayat tarzına, kahkahasına, kıyafetine müdahalenin de işyerinde mobbingin de açlığın da şiddet olduğunu dile getiren Tilkici, "Kadın cinayetleri artıyor. Kadın katilleri cezasızlıkla korunuyor. Adalet yerini bulmuyor, her seferinde tek yanlı işliyor. Savaş bütçeleri büyüyor. Ama kadınların yaşamı söz konusu olduğunda 'kaynak yok' deniyor. Kaynak yok değil; tercih var" dedi.

"Kadınların korunması, devletlerin ve toplumun tüm bileşenlerinin ortak sorumluluğudur"

enel-İş 6 No'lu Şube üyesi kadın işçiler ise Konak SGK önünde toplanarak "Kadın cinayetleri politiktir" pankartı ile "Kadın yaşam özgürlük", "Jin Jiyan Azadi", "Yaşasın kadın dayanışması" sloganları atarak Cumhuriyet Meydanına yürüdü burada basın açıklaması gerçekleştirdi.

Basın metnini okuyan Genel-İş 6 No'lu Şube Mali Sekreteri ve Kadın Komisyonu Başkanı Burcu Karahan, Kadına yönelik şiddetin yalnızca fiziksel saldırılarla sınırlı olmayan, psikolojik, ekonomik, dijital ve cinsel şiddeti de kapsayan insan hakları ihlali olduğunu ifade etti. "Pek çok kadın saldırıya uğradığında, tehdit edildiğinde ya da yaşam hakkı elinden alınmak istendiğinde çoğu zaman yalnız bırakılmakta, uzaklaştırma kararları uygulanmamakta, güvenlik mekanizmaları etkili işletilmemektedir. Oysa kadınların korunması, devletlerin ve toplumun tüm bileşenlerinin ortak sorumluluğudur" diyen Karahan, kadına yönelik şiddetin önlenmesinin sadece cezai yaptırımların artırılmasıyla değil, aynı zamanda eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları, ekonomik bağımsızlık, güçlü sosyal destek ağları ve etkili kurumlar arası iş birliğiyle mümkün olduğunu söyledi.

Şiddete maruz kalan tüm kadınların yanında olduklarını ifade eden Karahan, "Kadına yönelik şiddet kader değildir, önlenebilir bir toplumsal sorundur. Sessiz kalmak, bu şiddetin devamına zemin hazırlamaktır. Bugün ve her gün, kadınların yaşam haklarını, eşitliği, özgürlüğü ve adaleti savunmaya devam edeceğiz. Tüm kurumları, karar alıcıları ve toplumu şiddetsiz bir gelecek için sorumluluk almaya çağırıyoruz" dedi.

Kadınlar,

◼Kadın cinayetleri dursun,

◼İstanbul Sözleşmesi geri getirilsin,

◼6284 eksiksiz uygulansın,

◼Kamusal, ücretsiz kreşler açılsın,

◼Laik, bilimsel eğitim garanti altına alınsın,

◼Kız çocukları tarikatlara teslim edilmesin,

◼Eşit işe eşit ücret sağlansın,

◼Cezasızlık son bulsun, kadın katilleri yargılansın,

Taleplerini dile getirerek mücadeleye devam edeceklerinin sözünü verdi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül


Editörden