8 Ekim 1864 yılında Fransa’da Arsy (Oise) de doğar. İşçi bir ailenin çocuğu olan Séraphine 1 yaşında annesini 7 yaşında ise babasını kaybederek tek başına mücadele etmeye başlar. Senlis’de zengin ailelerin, otellerin ve kimilerinin evine giderek temizlik yaparak ya da çamaşırlarını yıkayarak yaşamını sürdürür. Séraphine’nin en büyük tutkusu doğa ve resim olur. Kazandığı bütün parayı tuallere, fırçalara yatırır. Kullandığı boyaları ise doğadan karşılar. Kırmızı için kasaptaki hayvan kanı, menekşe, çimenler ise yeşilin kaynağıdır onun için. Doğada ne varsa hepsini toplar. Kilisede yakılan mumları alıp resimlerinde kullanarak uzun ömürlü olmasını sağlar. Séraphine hep doğayı dinlemiş, ağaçlarla kuşlarla konuşmuş ve onlardan duyduklarını tuallerine yansıtmış. Göllerde yüzmüş, doğayı tanrıyı görmek için bir araç olarak kullanmıştır. Onu çiçeklerle, hayvanlarla konuştuğunu, ağaçlara sarıldıklarını görenler deli diyip geçmişler. Séraphine yeteneğinin “yukarıdan” geldiğine inanmış “tanrı”nın ona melekleri vasıtasıyla resim yapmasını söylediğine inanmış.
1912 yılına gelindiğinde Séraphine Senlis’te temizliğe gittiği evdekiki kiracı Wilhelm Uhde tarafından kesfedilir. Wilhelm Uhde zamanın en ünlü sanat eleştirmeni ve kolleksiyoneridir. Picasso, Bragues gibi ressamların ilk keşfeden ve onların resimlerini ilk satın alan kişi. Séraphine’nin resimlerini gördüğü an çok etkilenir ve kendince resim yapan güvensiz Séraphine’ni cesaretlendirir. Sergi açıp resimlerini tüm dünyaya tanıtacağını söyler. Ancak 1914’te patlak veren 1. Dünya Savaşı yüzünden Fransa’dan Almanya’ya geri dönmek zorunda kalır Uhde. Séraphine hayalleri yıkılmış olsa da “yukarıdan” gelen sese kulak verip yine resim yapmaya devam eder. Odasından çıkmaz, bir yandan da düştüğü ekonomik zorluklar yüzünden neredeyse yiyecek parasını bile resme yatırır. 1927 yılına geldiğinde bu ikilinin yolu yine kesişir. Senlis’e gelen Uhde yerel bir sergide gezerken Séraphine’nin resmini tanır ve onu aramaya başlar. 1929 yılında Uhde resim dünyasına Séraphine’i tanıtır belli bir süre para kazanmaya başlar ancak 1930'daki dünyadaki ekonomik kriz sanat çevresini de etkilemiş resimler alıcı bulamamaya başlar. Bu durumdan çok etkilenen Séraphine buhran geçirip en sonunda Clermont’daki akıl hastanesine yatar. Uhde’ye göre 1934’te hastane kayıtlarına göre ise 1942 yılında bu dünyadan ayrılır.
Eserleri için aşağıdaki linke TIKLAYIN.
Ressamıın trajik yaşam öyküsü 2008 yılında sinemaya uyarlanır ve tam 17 ödül kazanır.
İlgili haberler
GÜNÜN RESSAMI: Yüreğini ayağıyla yansıtan Ayşe Işı...
Elleri yerine ayaklarıyla resim çizen bir ressam Ayşe Işık. Hiçbir şey imkansız olmamış onun için. İ...
GÜNÜN RESSAMI: Fahrelnisa Zeid
Fahrelnisa Zeid olağanüstü renk bilgisi ve kültürel birikimi ile kendine özgü tarz yaratmış kadın re...
GÜNÜN RESSAMI: Berna Yangın’ın hayal gücünden kadı...
8 Mart’tan Flormar işçilerinin direnişine kadar eserlerinde kadınlara çokça yer veren Berna Yangın’ı...
GÜNÜN RESSAMI: Mihri Hanım
Çağdaş Türk resminin ilk kadın ressamı unvanına sahip olan Mihri Müşfik kim, merak ediyor musunuz?
GÜNÜN RESSAMI: Hayv Kahraman
Kadın bedenini ve yaşamını sanatına özne haline getiren Iraklı ressam Havy Kahraman ile tanışın...
GÜNÜN RESSAMI: Charlotte Salomon
Ressam Charlotte Salomon toplama kampında sona eren kısa yaşamına yüzlerce tablo sığdırmış, hayat il...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.