GÜNÜN KİTABI: Vişnenin Cinsiyeti
Mutluluk verici, fantastik ama bir yandan da açık sözlü bir roman. Tüm dünyayı gezmek isteyen Jordan ve dev annesinin masalımsı hikayesi. Yolculukların sınırı düşgücünün sona erdiği yerdir ancak...

Fantastik bir dünyada Thames Nehri’nde bir bebek bulunur. Jordan adındaki bu bebek, Köpek Kadın tarafından kurtarılır ve büyüyüp dünyayı gezmeye başlar; ama maceralarında karşılaştığı tuhaflıklar kendi zihninin ürünüdür.

Vişnenin Cinsiyeti, hayal gücüne yazılmış bir güzellemedir. Olup bitenler arasındaki boşlukları ve o boşluklar arasındaki tanımlanmayan zamanları dert edinen, zamanla derdi olan, okumanın bize okumamaktan daha çok zaman kazandıracağını öğütleyen bir eser; özlemi çekilen, hayali kurulan şeylere dair, katı cisimlerden oluşmuş dünyaya bir meydan okumadır. Bizi bir içsel yolculuktan diğerine taşırken, zamanın ve belleğin doğası üzerine de baş döndürücü sorgulamalara götürür.

Jeanette Winterson, tarih ve gerçeklik, aşk ve cinsellik, yalan ve gerçek gibi kavramların algılanışı üzerinden oyunlar oynayarak ustalıkla kaleme aldığıVişnenin Cinsiyeti’nde on iki prensesin hikâyesini anlatır; bu prensesler sonsuza kadar mutlu yaşamışlardır ama kocalarıyla değil...

bana jess derdi, çünkü şahinlere takılan gözbağına bu ad verilir.
onun şahini bendim. koluna asılır, yemeğimi avcundan yerdim. burnumun keskin ve zalim, gözlerimin ise deli olduğunu söylerdi. bana yumuşak davrandığı takdirde onu parçalayacağıma inandığını da söylerdi.
geceleri dışarı çıkacak olursa beni karyolamıza zincirle bağlardı. uzunca bir zincirdi bu, gerektiğinde oturağı kullanabiliyordum, pencerenin önünde dikilip gece geç gelen baykuşları bekleyebiliyordum. baykuşların sesine bayılırım. av peşine düştüklerinde kanatlarını birden yaymalarına bayılırım. sonra dalıverirler ve acı çeken bir aşık gibi ulurlar.
birlikte ata binmeye gittiğimizde de kullanırdı zinciri. onunki kadar güçlü bir atım vardı. atımı arkadan kırbaçlar, ağaçların arasında dört nala gitmesini sağlardı. bizi yarım baş geriden izler, ikide bir zinciri çekerek eğlenip eğlenmediğimi sorardı.
en hoşuna giden şey, seviştiğimizde beni üstüne almak, sırtımın girintisini sıkı sıkı tutmaktı. titreyen mum ışığında gözlerini oymayayım diye beni üstüne almak zorunda kaldığını söylerdi.
ben onun dediği şeylerden hiçbiri değildim, ama zamanla oldum.
bir gece, haziran ayındaydı sanıyorum, kolundan uçtum, karaciğerini gövdesinden oyup aldım, kemirerek zincirimi kopardım, onu yatağın üstünde gözü açık bıraktım.
gözlerinde şaşkınlık ifadesi vardı, neden bilmem. aşığına nasıl görünüyorsa öyledir insan.

İlgili haberler
GÜNÜN KİTABI: Kadınlar Öykülerini Yazıyor

Eğitim Sen İstanbul 6 No'lu Üniversiteler Şubesi’nin 2017 yılında kadın üyelerinin katılımıyla düzen...

GÜNÜN KİTABI: Ünlü Bolşevik Kadınlar

Ekim Devrimi’ne giden yolun mihenk taşlarını döşeyen ve bu yeni yaşamın örgütleyicisi olan kadın kar...

GÜNÜN KİTABI: Yedinci Bayrak

Bir Göçmen Kuştu O ve Emir Bey’in Kızları romanlarından sonra Yedinci Bayrak kitabıyla karşımıza çık...