GÜNÜN DİKKATİ: Kişisel bakım ürünleri erken ergenliğe yol açabilir
Her gün kullandığımız şampuanlarda, makyaj malzemelerinde ve çoğu kişisel bakım ürününde bulunan kimyasallar kızların erken yaşta ergenliğe girmesine yol açabiliyor.

2000’li yılların başından itibaren kadın gelişiminde yeni ve tedirgin edici bir eğilim araştırmacıların dikkatini çekmiştir: Büyüyen memeleriyle, cinsel organlarını çevreleyen kıllarıyla ve adet görmeleriyle kızlar daha erken yaşlarda ergenliğe adım atmaktadır.

Peki, bu eğilimin sebebi nedir? Bazı araştırmacılar bunun sebebinin hormonların yapısını bozan kimyasallar olduğundan şüpheleniyor. Fakat bu kimyasallar sadece kirli sulardan veya zararlı çevrelerden gelmekle kalmayıp neredeyse her gün kullandığımız şampuanlarda, makyaj malzemelerinde ve çoğu kişisel bakım ürününde de bulunuyor.

3 Aralık 2018’de Human Reproduction dergisinde yayınlanan bir çalışma, kişisel bakım ürünlerinde bulunan kimyasalların ergenliğe girişi hızlandırabileceği ihtimalini destekliyor. Bu çalışmada toplumsal sağlık araştırmacıları, 13 yıl boyunca bir grup hamile kadın ve onların çocuklarının idrarında bulunan üç grup kimyasal derişimi periyodik olarak ölçerek takip etti. Erken ergenliğin fiziksel ve zihinsel sağlık üzerine olan etkilerine vurgu yapan çalışma sonuçları, kız çocuğunun erken ergenliğe girip girmeme ihtimalini belirleyen faktörlerin, çocuğun doğumundan önce bile değişime uğrayabileceğine dikkat çekiyor. Bir diğer deyişle, hamile bir kadının maruz kaldığı kimyasalların bu durumda rolü olabilmektedir. Berkeley’de bulunan Kaliforniya Üniversitesinde halk sağlığı araştırmacısı olarak çalışan ve çalışmayı yürüten Kim Harley konuyla ilgili şunları söylüyor:

“Araştırmacılar, rahimin maruz kaldığı kimyasalların bebeğin doğumundan yıllar sonra bile çocuğun ergenliğe girişini etkileyebileceğinden şüphelenmekteydi. Ayrıca, birçok kadının vücudunda bu kimyasalların ölçülebilir miktarlarda bulunmasından dolayı asıl mesele bireyin kimyasallara maruz kalıp kalmamış olması değil, ne denli maruz kalmış olduğudur.”


Çalışmada araştırmacılar, vücudun hormonal yapısına müdahil olduğu iddia edilen 3 tip hormon bozucu kimyasala odaklanmıştır. Bu grup esanslarda bulunan ftalatı, kozmetikte koruyucu olarak kullanılan parabeni ve çalışma sürecinde de kullanılmış olan antimikrobik sabunların dahil olduğu fenolü içermektedir.

KÜÇÜK DEĞİŞİMLER BÜYÜK ETKİLERE YOL AÇABİLİR!
Çalışma bulgularına göre hamilelik sürecinde idrarında yüksek yoğunlukta ftalat türevi bulunmuş olan kadınların kız çocukları, idrarında az miktarda ftalat bulunmuş olanların kız çocuklarına göre daha erken genital bölge kıllanması sürecine girmiştir. Benzer bir şekilde hamilelik sürecinde idrarında yüksek yoğunlukta fenol bulunan kadınların kız çocukları daha erken adet görmeye başlamıştır. Araştırmacılar teste tabi tutulan bu kadınların dokuz yaşındaki kızlarına baktıklarında, idrarında yüksek miktarda paraben bulunan kızların, bu kimyasaldan idrarında düşük yoğunlukta bulunan kızlara göre ergenliğe girişin üç belirtisini daha erken göstermiş olduklarını fark etti.

Araştırmacıların bulgularını şu şekilde genelleyebiliriz: Bahsi geçen kimyasallara ne kadar çok maruz kalınırsa çocukların ergenliğe girişi o kadar erken olmaktadır. Örneğin, annedeki ftalat seviyesi her ikiye katlanışında, genital bölge kıllanması başlangıcının 1.3 ay öne çekildiği görülüyor.

Hormonlarımızın yapısını bozan kimyasallar neredeyse her gün kullandığımız şampuanlarda, makyaj malzemelerinde ve çoğu kişisel bakım ürününde bulunmaktadır.


Bahsi geçen kimyasalların ergenliği hızlandırdığına dair bulguları olan benzer bir çalışma yürütmüş olmasına karşın, bu çalışmaya katılmamış olan Los Angeles’daki Kaliforniya Üniversitesinde epidemiyolog olan Karin Michels’ın konu hakkındaki görüşleri şöyle:

“Bu etkenler tek başına büyük bir değişim yaratmayabiliyor fakat birçok hormon bozucu kimyasalın tek seferde etki etmesi büyük bir değişime sebep olmaktadır.”


Harley’in konu hakkındaki görüşleri ise şu şekilde:

“Ergenlik zamanlamasındaki ufak bir değişim bile kansere yakalanma riskini artırmaktadır ve bu fark, hem meme kanseri hem de yumurtalık kanserinin ilk aşamalarında risk faktörü olarak değerlendirilir. Ayrıca erken gelişim, fiziksel olarak olgun görünen ama zihinsel açıdan hala çocuk olan kızlar üzerinde büyük bir baskı yaratabildiğinden bu durum toplumun onlara davranış tarzını da etkilemektedir.
Yine de bulgularımızın tesadüfi olmayıp gerçek olduğundan ve farklı topluluklarda da geçerli olduğundan emin olmak için daha fazla araştırma yapmaya ihtiyacımız var. Örneğin, çalışmamızdaki kadınlar ve kız çocukları çoğunlukla yoksulluk sınırının altındaki bireylerdi ve kadınlar geniş çapta kimyasala maruz kaldıkları tarım işlerinde çalışmaktaydı. Gelecekteki çalışmaların ziraai ilaca maruziyete yönelik olması hedeflenmektedir çünkü ziraai ilaç maruziyetinin hormon bozucuların vücuttaki işlerliğini nasıl değiştirdiğini gösteren bir çalışma bulunmamaktadır. Ayrıca ziraai ilaçların gelişimi nasıl etkilediği üzerine olan çoğu araştırma DDT gibi şu an neredeyse yasaklanmış olan kimyasallar üzerinedir.”


Buna karşın Michels, kendi çalışmasına dayanarak, düşük gelirli bireylerin daha fazla sayıda hormon bozucu kimyasala maruz kaldıklarını ve ayrıca obez olmaya daha yatkın olduklarını söylemiştir. (Bu durumun ergenlik başlangıcını daha erken yaşlara çektiği bilinmektedir.) Harley de bu etkinin doğruluğunu, çalışmasındaki hamile kadınların ve çocukların yarısından fazlasının kilolu bireyler olduğunu ve bu durumun analizlerine bir dayanak oluşturduğunu söyleyerek onaylamıştır.

Harley, araştırmanın devamı süresince tüketicilerin çoğunlukla bu kimyasalları kullanmaktan vazgeçme yönünde bir irade ortaya koyabileceklerine dikkat çekmektedir. Örneğin, şu an sadece bir diş macunu markasında bulunan triklozan adlı fenol kimyasalı kaçınması en kolay olan maddedir. Tüketiciler ayrıca parabensiz olarak bilinen ürünlere yönelebilir, fakat Harley'e göre ftalat için durum biraz zorlaşmaktadır çünkü bu içerik ticari sır olarak saklanan kokularda bulunduğundan firmalar her zaman ürünlerindeki ftalat içeriğini açıklamak zorunda değildirler.

Michels konu hakkındaki çözümsel görüşlerini şu şekilde sıralıyor:

“Eğitime yönelik daha çok efor sarf edilmelidir. Yalnızca bu kimyasallar için değil, diğer bütün kimyevi maddelerin maruziyetinin sonuçları, tıpkı çocuk obezitesinin etkilerinde olduğu gibi öğretilmelidir. Anneler çocukları için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırlar. Fakat bunu elde etmek bazen doğru bilgiye ulaşmak ile olur. Gebe kaldıktan, hatta daha öncesinden itibaren çocuğun korunması meselesi çok önemlidir çünkü anneler bunu kendi başlarına yapamayabilirler.”


Kaynak: Evrim Ağacı



İlgili haberler
Gıda paketlerinin üstünde yazan bu şeyler de ne?

Hazır gıdaların üstünde yazan o yüzdeler, o garip kelimeler, o bilmediğiniz dildeki ifadeler var ya....

GÜNÜN DAYANIŞMASI: Meme kanseri ilacı arıyorsanız...

Meme kanseri ilaçları devlet ile üretici firma arasında yaşanan eksikliklerin giderilememesi nedeniy...

GÜNÜN ÖNERİSİ: Bitkiler için ev yapımı doğal böcek...

Ev ve bahçe ilaçlamalarının başta arılar olmak üzere, biyoçeşitliliğe verdiği zararları engellemek m...