Emek Partisi Gazintep Milletvekili Sevda Karaca İstanbul Maltepe'de Gülsuyu Gülensu Kadın Dayanışma Derneğinin düzenlediği etkinlikte emekçi kadınlarla buluştu. Kadınların sorunlarını ve yaşadıklarını dinleyen Karaca, mücadele yollarını tartışırken başka illerdeki ve mahallelerdeki kadınlardan aktarımlar yaptı.
Gülsuyu-Gülensu mahallelerinde bir kadın derneğin bulunmasının önemine dikkat çeken Karaca, "Çok şanslısınız çünkü buluşabileceğiniz bir çatınız var. Memleketin dört bir yanında kadınlar keşke yan yana gelebileceğimiz bir yer olsa diyor. Ben her yerde buranın deneyimini de anlatıyorum. Şimdi pek çok yerde kadınlar burası gibi yan yana gelmeye çalışıyor. Bu koşullarda böyle bir çatıyı 10 yıl yaşatmak çok değerli ve önemli. Böyle derneklerin kıymeti elimizden gittikten sonra anlaşılıyor. Gerçekten bir nefes alma yeri burası. Hayat gayesini zorlukları başımızın üstünde kendi kurduğumuz çatının değerini unutturmaz. Bu çatının gerekliliğini izmirde 5 çocuğun ölümüyle anladık. Orada kadınların ne yaşadığını bilen, kadınların birbirini sarıp sarmalayabileceği olan bir yerin ne kadar hayat kurtarıcı olduğunu gördük" diye konuştu.
Yoksul emekçi mahallelerinde yaşanan sorunlara değinen Karaca, kadın çalışmalarının bu mahallelerde ne kadar etkili olduğunu şu sözlerle anlattı: "Kadınların evin geçimi için ek iş yaptığı koşullar, okul problemi değişmedi, sosyal yardım ihtiyacı olan yurttaş sayısı arttı, bugün barındığımız evlerin akıbetinin belirsizliği hâlâ çok büyük. Bu mahallelerde uyuşturucu çetelerinin kol gezdiğini biliyoruz. İyi ki siz buradaydınız. Daha vahim hale gelebilirdi. Buradaki varlığınızla bu büyük sorunların içinde kadınları sarıp sarmalayan bir yer oluşturdunuz."
Geçim derdinden dem vuran kadınlardan biri, çalıştığı anaokulunun veliden alınan parayla kendi yağında kavrulduğunu söyledi. Devletin okula bir katkısı olmadığını söyleyen kadın, masrafların velilere yük edildiğine değindi. Başka bir kadın, bir arkadaşından örnek vererek "8 ay iş bulamadı ve şimdi işe girdi düşük ücreti kabul etmek zorunda kaldı. Şükürcü yaptılar bizi" diye konuştu.
KADINA ŞİDDET MÜNFERİT DEĞİL
Karaca, dernekteki buluşmanın ardından Maltepe'de bulunan Babil Kültür Merkezinde bir söyleşiye katıldı.
Burada konuşan Karaca, "Son 25 yıldır kadının bir nesne olarak yeniden keşfedildiği bir süreç yaşıyoruz. Sadece Türkiye'de değil, dünyada da birbirine çok benzeyen siyaset figürlerinin aynı politikalarla kadının yeniden keşfini görüyoruz. Özellikle annelik, eşlik mefhumu olarak kadının yeniden keşfi. Ne demek bu? Hiç eskimeyen bir şeyden bahsediyoruz kadının annelik, eş rolü deyince. Örneğin kadınların doğurganlığı bir toplumun sürdürülebilmesinin en temel unsurlarından biri. Kadınların doğurganlığının sermayenin ihtiyacına göre teşvik edildiği, sosyal politikalarla desteklendi, bir dönem geldi ki kadınların anneliğinin vurguladığı ama kadının bu rolleri yerine getirmesinin gerekli olduğu, ihtiyaçların karşılanmadığı süreçlerden geçtik.
AKP kadını anne olarak konumlandırıyor, sadece aile içinde görüyor. Sebatkar, itaatkar, muhafazakar, tek adama boyun eğen bir profile sahip olmasının Türkiye'nin yer altı ve yer üstü kaynaklarının sermayeye peşkeş çekilebilirliğinin en temel koşullarından biri haline geldi" diye konuştu.
Kadınların bir bütün olarak annelik, eşlik rollerinin, hane içi pozisyonlarının muhafazakar ama aslında çok modern olan bu inşanın, işçi sınıfı açısından önemli olduğuna dikkat çekti.
Kadının ailenin yeniden üretimine zorunlu kılındığı bu koşulların; devletin o ailenin ayakta durması için bütçeden ayırması gereken payı azaltarak daha fazla sermayeye verilmesinin yolunu açtığını ifade etti.
Kadınların böyle bir pozisyona yerleştirilmesinin, esnek çalışmanın kabul edilebilir bir hale getirilmesi için çok kritik olduğunu ifade etti. Akp'nin "kültürel iktidar olamadık" dediği "Kültürrl iktidar" toplumun güven duymayan, baş eğdirilmiş, sadece kendini kurtarmak için çaba gösteren hale getirilmesinin temel dayanağı kadınları böyle bir pozisyonda tutanilmesiyle ilgili olduğunu belirtti.
"Bu eksen kadına yönelik şiddetin bir takım cani adamların kişisel performansları değil, böyle kurulan toplumsallığın görünen yüzü olduğunu açıklayabilir" diye ekledi.
KATILIMCILAR ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ TARTIŞTI
Karaca'nın ardından söz alanlardan biri, kadınların mücadeleye kazanımına dair, "Ne kadar çok kadına ulaşırsak hayatına dokunmamız gerekiyor. Kibirli olmamak gerekiyor. Dinlemeyi bilmek, anlamak gerekiyor. Anlattım gitti değil, sabırla hayatında olmak gerekiyor" diye konuştu.
Söz alan başka bir kadın ise kendi kaygılarını ve çözüm önerilierini şu şekilde anlattı:
" 'Jin, jiyan, azadi' hedefe konuyor. Artık seyirci olmayanlar, bir şey söyleyenler, dert yananlar bile cezalandırılıyor. Ben de korkuyorum, eskisi gibi sokağa çıkmaktan, derneklere katılmaktan korkuyorum. Daha da gençlere baktığımda korkudan çok, bir düşmanlaşma var. Cinsiyet eşitliği ile ilgili çok kötü bir algısı olduğunu düşünüyorum liselilerin. Sosyal medyada çok dönüyor. Gençlere daha çok ulaşılması gerekiyor. İlkokuldan başlayarak toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi yapılabilir. Ama şimdiki müfredat düşünülürse yapar mı? Her birimizin, sivil toplum kuruluşlarının bir örgütlenmeyle gençlere ulaşmamız gerekiyor. Çünkü gençler de ailelerini değiştiriyor" diye konuştu.
Bir veli ise mücadele örneği olarak idarenin okuldan göndermek istediği öğretmenlerine veliler olarak ısrarla nasıl sahip çıktıklarını anlattı.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.