Hayata kaldığım yerden değil yepyeni devam ediyorum
‘Artık her şeyi içinde yaşadığımız bu sistemi daha fazla sorgulayarak devam ediyorum, dediğim gibi her şey bir deneyim. Ben de deneyimleyip insanları gördüm.’

İki yanı koca binalarla kaplı bir yolda her gün işe gidip geliyordum. Yolun her tarafı kapalı dümdüz bir sokaktı. Yürüme mesafem 15 dakikaydı. Dümdüz giden bu hayatın değişmesi gerekiyordu benim için. Gökyüzünü görme isteğim artıkça artıyordu. Özgürlüğümü istiyordum. Beynimi kemiren düşünceler silsilesi karar vermemi gerektiriyordu. Ya bu koca şehirde yaşayıp kendimi hapsedecektim ya da ruhuma iyi gelen bir şehirde kendim olarak yaşayacaktım. Bu düşüncelerle yoğunlaşan kafam kısa bir süre sonra netleşti. Artık küçük bir şehre yerleşmeye karar verdik. Daha orijinal bir hayat yaşayacak, daha kendimiz olacaktık. Eşimle aldığımız karar bu yöndeydi. Tabii bir de iş kuracaktık. Yoğun bir istişare sonrası gitme tarihini netleştirdik. Bu öyle böyle bir karar değildi ikimiz için de. Bize iyi geleceğine inandığımız bir karardı.

Gitme vakti gelmişti artık. İş yerlerimize haber verdik. Artık beni boğan o iki tarafı kapalı yolda son kez yürüyecektim. Bu duygu bile bana çok iyi geliyordu. Yüreğim kıpır kıpırdı. Ev toplama aşamasına gelince olay zorlaşıyordu tabii. Nakliyeymiş, orada yeni ev kiralamakmış derken bunlar yorucu ve maliyetli işlerdi. Ama sonucun güzel olma düşüncesi her şeye değerdi. Neyse evi toparladık eşimle. Gitmeden önceki akşam Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin festivali vardı. Erbaneye sesimle de eşlik ettikten sonra arkadaşlarla hüzünlü bir veda gerçekleşti. İstanbul’u değil de de arkadaşlarımı özleyecektim. Sabah evi gönderdikten sonra biz de yola koyulduk küçük şehrimize doğru. İstanbul’u geride bırakmamın elbette hüznü vardı. Yıllarımızı geçirdiğimiz, büyük mücadeleler verdiğimiz bir kenti. Özellikle benim için inanılmaz direnç gösterdiğim çoğu insanın bana gıptayla baktığı, kendi ayaklarımın üstünde tek başına kadın olarak mücadele verdiğim bir kent. Şimdi mücadeleyi öğrendiğim bu şehirden uzaklaşıyordum. Aynı mücadeleyi o şehirde daha özgür ve daha güzel bir şekilde verecektim.

HAYALLER MASMAVİ GÖKYÜZÜ, GERÇEKLER ACI

Hayalim ve umudum bu yöndeydi. Bize söylenen şeyler önce gidin sonra evinizi taşıyın mantığıydı. Evet bazen söz dinlemek gerekiyor, bazen ise kendi bildiğini yapmak.

Akşam saat 23 gibi orada indiğimizde sesiz sedasız kendi içine çekilmiş bir şehir gördüm. Kalabalık bir şehirden sonra, bu sessizlik bana biraz fazla gelmişti. Ama huzurluydu. Diğer gün cama vuran sabah güneşinin yakıcılığıyla uyandım. İstanbul’da görmediğim gökyüzü tüm çıplaklığıyla burada bana göz kırpıyordu.

Yeni gelmiştik, düzen kurmak biraz zamanımızı alacaktı elbette. İlk iş emlakçıyla kontrat yapmak oldu. 2 kira, bir depozito, bir de emlakçı ücreti. Kira 1500 lira, hoppala, dakika bir gol bir. Neyse onu hallettikten sonra geri kalan işlerinde toparlayıp evimize yerleşip mutlu mesut yaşayacaktık. Öyle mi gitti dersiniz, tabii ki hayır. Kafanız da kurduğunuz her şey o kadar farklı ki “Burası benim memleketim ama bu memleketin insanları benim insanlarım olamaz.” diyorsunuz. Her şey pahalı. Tabiri caizse herkes potansiyel bir alıcı. Yani tüccarlarmış insanlar sistemini kurmuşlar. İstanbul’un gözünü seveyim noktasına geliyorsunuz. İş kurmak istiyorsunuz dükkan kiraları 9-10 binlerden düşmüyor. Arka sokaklarda insan geçmiyor iş yapmak için. Çalışmak isterseniz iş yok, olan işlerde de zaten az para çok zaman isteniyor. Her şeyi sorgulamaya başlıyorsunuz. İstanbul’da kadın olarak verdiğiniz mücadelenin heba olmasına üzülüyorsunuz. İnsanların bu para hırsına sığınmasına üzülüyorsunuz. Kendiniz olabilmek için kurduğunuz hayallerin insanların eliyle yıkılmasına dertleniyorsunuz.

ÖNEMLİ BİR DENEYİM

Pes etmemek gerek elbette. Biraz daha çaba, ha gayret olacak, güzel olacak. Zorla daha çok zorla. İnsanların öğütleri, gerçeği görememe durumu beni daha çok sinirlendirmeye başlıyor. Ben bu şehre yerleşme kararı alırken, güzel şeyler yaşama umudunu taşıdım. Öyle çok da isteklerim hırslarım yoktu. Ama yaşamak için de paraya ihtiyacımız vardı. Burada yaşamak için çok para gerekiyordu. Herkesin kurduğu bu düzene itaat etmek çok zordu. Zaten var olan bir düzenden sıkılıp, daha saçma bir düzenin içine düşmek acayip bir karmaşa olurdu.

Bu küçük şehirdeki bu yolculuğun bizi sürüklediği maddi ve manevi sıkıntıya daha fazla dayanamayıp geri döndük. İçinde bir sürü deneyim barındırarak. Öfkeniz de artıyor, geleceğe olan inançsızlığınız da. Hayata olan inadınız da. İnsanlara olan saf güveniniz de. Şimdi hayata kaldığım yerden değil yepyeni devam ediyorum. Herkese olan güvensizliğimle. Artık her şeyi içinde yaşadığımız bu sistemi daha fazla sorgulayarak devam ediyorum, dediğim gibi her şey bir deneyim. Ben de deneyimleyip insanları gördüm. Masmavi gökyüzü altında maviye hasret ama mavi olmayan insanların yaşadığı ülkemde.

Sevgiyle…

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Bana kendimi hatırlatan şey

Nazlı, Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğiyle tanıştıktan sonra yaşadığı değişimi Ekmek ve Gül’e yazdığ...

Dernekte ekmek dağıtımından izlenimler: Gücümüzü k...

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’ndeki dayanışma ağının bir parçası olan ekmek dağıtımı da kadınları...

Şiddete ‘Dur’ demek için dayanışmaya daha çok ihti...

Bizler sürekli şiddete mahkûm ediliyoruz, öldürülüyoruz. Hükümetin kadın düşmanı politikaları devam...