Dün Özgecan bugün Zelal, hiçbir önlem yok
Mersin Emek Gençliğinden Merve Karataş kaçırılan Zelal Topçul’u yazdı: Özgecan için kılını kıpırdatmayanlar Zelal için de kaygılanmıyor. İstediğimiz dünyayı ancak biz kurabiliriz.

Geçtiğimiz hafta sonu Mersin Üniversitesi Hemşirelik bölümünde okuyan 20 yaşındaki arkadaşımız Zelal Topçul, bindiği minibüsten zorla kaçırıldı. Haber medyada yer aldı. Zelal’i kaçıranın akrabası olduğu ve evlenmek istediği fakat Zelal’in reddedildiği tespit ortaya çıktı. Pazartesi günü akşam saatlerinde bulunan Zelal Topçul: “5 yıldır beni seviyormuş. Böyle bir şeyi istemeden yaptığını düşünüyorum. Büyük cesaret. Keşke yapmasaydı. Hiçbir zarar vermediler gittiğim gibi geri geldim, çok iyiyim” dedi ve şikayetçi oldu.

Bu olay, bugün hâlâ devam eden kadınlar üzerindeki gerici politikanın sonuçlarıdır diyebiliriz. Müftülüklere resmi nikah yetkisi, aile arabuluculuğu vb. yasalarla, ‘ne yapalım kadınlar öldürülüyorsa’ diyenlerle, 1 yılda 364 kadın öldürülmüşken derdi hâlâ boşanmaları engellemek olan hükümetle, genç kadınlara kendi yaşamını kurabilmesi için yardımcı olmak yerine ‘aile eğitimleri’ veren devlet kurumlarıyla kadınlar baskı altına alınıyor. Bir taraftan da şiddet cesaretlendiriliyor.

Her gün onlarca kadın şiddete maruz kalıyor, kaçırılıyor, sözlü ya da fiziksel tacize maruz kalıyor, tecavüze uğruyor ve öldürülüyor. Bu yaşananların sorumlusunun kadınlar olmadığı çok açık. Peki sorumlu sadece bunları yapanlardır diyebilir miyiz? Az önce saydığım şeyleri düşününce toplumun beynine kadınların erkeklerden ‘daha aşağı’ olduğunu yerleştiren sistemin payı nedir sizce?

Zelal’in başına çok daha kötü şeyler gelebilirdi, Özgecan gibi... Ama yetkililer bu olaydan böyle kolay kurtulamaz; Özgecan’ın başına gelenlerden sonra aynı bölgede yine böyle bir olay yaşanıyorsa bir daha yaşanmayacağının hiçbir garantisi yok. Eğer Özgecan’ın başına gelenlerden sonra bu olayların önüne geçilseydi, bu öfke verici olay sonucunda tecavüz, taciz, cinayet olaylarına karşı yasalarla sert bir tutum alınsaydı Zelal de bunları yaşamayacaktı. Ama dün Özgecan için kılını kıpırdatmayanlar bugün Zelal’in durumu için de kaygılanmıyor.

Zelal hiçbir zarar görmediğini söylese de aslında psikolojik şiddetin ne olduğunu maalesef hepimiz biliyoruz. Minibüsten zorla indirildiği sırada kimsenin bir şey yapmamasının da kaçırılıp bulunana kadar geçirdiği sürenin de onu ne kadar kötü etkilediğini tahmin edebiliriz. Zelal’le sonuna kadar dayanışma içindeyiz. Ama dayanışma demek bir daha hiçbirimizin, hiç kimsenin bu olayları yaşamaması için bir şeyler yapmak demek.

SON SÖZ BİZİM OLACAK!
Biliyoruz ki biz susarak hiçbir şey elde edemeyiz, edemiyoruz. Aksine hak ettiğimiz dünya bizden gitgide uzaklaşıyor. Bu zihniyet kendi kendine değişmeyecek. Hak ettiğimiz dünyada yaşamak istiyorsak bunu ancak mücadele ederek başarabiliriz.

Cinsel istismar suçlarında mağdur ile failin evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesini öngören yasayı çektiren de bizdik, 1975’te İzlanda’da “eşit işe eşit ücret” diyerek sokaklara dökülen ve sonucunda işyerlerinde ve okullarda cinsiyet ayrımcılığını yasaklayan cinsiyet eşitliği yasasının onaylanmasını sağlayan da...

Biz sesimizi yükseltmeliyiz çünkü cinsiyetçi, ırkçı, erkek egemen olan bu düzende eşitlenemeyiz. Ne demiş Clara Zetkin “Tarihin en güzel yerinde son sözü hep direnenler söyler”
Son söz bizim olacak!

İlgili haberler
Özgecan Aslan davasında cinsel saldırı ile ilgili...

Özgecan Aslan cinayeti kadına yönelik şiddetin vahşet boyutuna varmasına karşı tüm toplumun öfkesini...

Gel, benim içimi sor...

Nejla daha 15 yaşında iken kaçırılmış, çocukken çocuk sahibi olmuş, şiddetin türlüsünü yaşamış. Yaşa...

GÜNÜN ARAŞTIRMASI: Üniversitelerde flört şiddeti

Araştırmalar, üniversitelerde flört şiddetinin yaygınlığını gözler önüne seriyor. Gençlerin yarısınd...