Biz taksitle mi çalışıyoruz ki tazminatımız taksitle ödeniyor!
Çalıştığı tekstil firmasından atılan, tazminatı taksitle verilecek olan İşçi Gülcan yaşadığı hukuksuzluğa tepki gösteriyor: ‘Sanki ben taksitle çalışıyordum da bana tazminatımı taksitle veriyorlar.’

Gaziosmanpaşa Elmabahçesi’nde bir tekstil firmasında kalite kontrol bölümünde çalışmaktaydım. 300’e yakın çalışanı bulunan firma, Altınyıldız, Beymen, Damat gibi büyük markalara pantolon ve ceket üretimi yapıyor. İş yerimde yaşadığım bir sıkıntıdan dolayı işten usulsüzce çıkarıldım. Bu nedenle sizin aracılığınız ile işyerimde yaşadığım sorunları dile getirmek istiyorum.

İşten çıkarıldıktan sonra tazminatımın tamamı peşin olarak verilmesi gerekirken usulsüz bir şekilde senet imzalattırıldı. İlk ödemenin 2019’un ilk ayından itibaren taksitle verileceğini bunun yasal olduğunu ifade ettiler. Sanki ben taksitle çalışıyordum da bana tazminatımı taksitle veriyorlar. Yasalara aykırı olsa da patronların bir şekilde usulune uygun kılıfla kendi istedikleri şekilde işlerini yürütüyorlar ve hükümetin bu konuda hiçbir çalışması ya da düzenlemesi yok gibi gözüküyor. Tabii sendika gibi örgütlü bir yapı da olmayınca işçiler haklarını bilmiyor. “Haklarınızı bilmeden hareket etmeyin, hiçbir şeye imza atmayın, mutlaka bir bilenden bilgi alın” diye sesleniyorum işçilere sizin aracılığınızla.

İşyerindeki çalışma koşullarını anlatacak olursam; sabah 8 akşam 6.30 arası çalışıyorduk. Gün içinde 2 kez 10’ar dakika çay, 45 dakika da yemek molası veriliyor. 17.00 ile 18.30 arasında iş gücü azalmasın diye tuvaletler kilitleniyordu, uygulama davalık olunca bu durum ortadan kalktı. Çay molaları özellikle ezan saatine uygun şekilde ayarlanıyordu. Çalışırken radyo açılıyor, cuma günleri ise keyfi olarak ilahi dinletiliyordu. Ramazan ayında şirket, hakkımız olan öğle yemeği vermiyordu. Evden yiyecek getiriyorduk. Bununla birlikte molada çay hakkımız da gasbediliyordu.

SURİYELİ ÇOCUK İŞÇİLER ÇALIŞTIRILIYOR, İŞYERİ HEKİMİ BAYILAN İŞÇİYE BAKMIYOR

Sigortasız çalışan işçi sayısı oldukça fazlaydı. İşe girdikten bir süre sonra mesaiyi zorunlu kılmak için “Kendi isteğimle mesaiye kalıyorum” diye bir belge imzalatılıyor, resmi tatillerde aldığımız mesai ücreti günlük ücretin iki katı olması gerekirken yarısı veriliyordu. İşe gitmediğimiz zamanlarda mesai ücretimizden kesinti yapılıyordu çünkü mesai ücreti günlük ücretimizden daha fazla. Yıllık izinlerimiz zamanında kullanamıyor, işverenin keyfi ve kendi çıkarına göre izin dönemlerimiz belli oluyordu. Sendikal hakkın zaten yok.

Çocuk işçi çalıştırılıyordu. Suriyeli bir çocuk hiçbir deneyimi yokken direkt en tehlikeli bölüm olan kesimhanede çalıştırıldı. Çöpe atılan kesim bıçağı yüzünden ayağı ciddi şekilde kesildi. Sigortasız olduğu için özel hastanede tedavi ettirildi. İş yeri iş güvenliğine dair yasalara göre bulundurulması gereken maske vs. gibi malzemeler bulundurulmuyordu. İş kazalarının fazlasıyla yaşandığı büyük bir tekstil firmasında, çalışma esnasında yaralanma (kesik, yanık vs.) durumlar için ecza dolabında bulunması gereken krem, sargı bezi, gibi müdahale malzemeleri yok. Bunun dışında şekeri düşen bir işçiye işyeri doktoru müdahale etmesi gerekirken müdahele etmedi, sorumluluk almadı, bayılan işçi kendi kendine ayıldıktan sonra çalışmaya devam ettirildi. Yine başka örnek, regl olan bir arkadaşın pantolonu regl kanı oldu, kıyafetini değiştirmek için eve gitmek istedi ancak izin verilmedi. O gün o şekilde mesai bitimine kadar çalıştırıldı.

Yine işyerinin sorumlu müdürü, kadın çalışanların kılık kıyafeti için de keyfi uygulamalar sergiliyor. Tişörtümün kısa olduğunu, kollarımın açık olmasının diğer çalışanları rahatsız ettiğini söyleyen sorumlu müdür, bu yüzden daha kapalı kıyafetler giymem gerektiği şeklinde beni uyardı.
Daha ağır ve daha kötü koşullarda işçiler var ama, biz sesimizi çıkarmadıkça haklarımız bir bir elimizden alınıyor, çalışmka koşullarımız kölelik koşulları olarak tarif ediliyor. Tüm bu haksızlıklara karşı birlik olmaktan ve ses çıkarmaktan başka şansımız yok.

İlgili haberler
BİR SÖMÜRÜ PAZARI ÇAĞLAYAN: Hayal bile kuramayanla...

Çocuk işçilerin büyüdüğü, sadece Türkiyeli işçilerin değil Suriyeli, Moğolistanlı, Türkistanlı işçil...

Çağlayan atölyelerinde büyüyen işçiler: Geleceğe d...

Çocuk, genç, yaşlı, göçmen, mülteci... Sömürünün alabildiğine yoğunlaştığı Çağlayan’daki atölyelerde...

‘Kriz yok’ diyenlere tekstil işçisi kadınlar öfkel...

Tekstil işçisi kadınlardan ‘kriz yok’ diyen hükümete tepki: Biz maddi sıkıntılar çekerken siz şaşalı...