2025’in aile yılı ilan etmesinden sonra Uluslararası Aile Forumuna katılan ve “Aile ve nüfus bir yıla sığdırılacak kadar dar bir gündem değildir” diyen Erdoğan 2026-2035 arasını "aile ve nüfus on yılı" ilan ettiğini duyurdu. Aynı forumda kürtajı cinayet olarak adlandırdı.

İktidarın gün geçtikçe kadınlar üstündeki baskısını arttırdığı, kadınların sokak ortasında gün ışığında öldürüldüğü ve suçluların cezasız kaldığı bu düzende her geçen gün biz kadınlar kendimizi sokaklarda ve kampüslerde daha da güvensiz hissediyoruz.   

HÜDAPAR’ın meclise sunduğu korkunç yasa tasarısı olsun; futbolcuların sanki kadın bedeni hakkında söz hakları varmış gibi doğal olan normal doğum yazılı pankartla maça çıkması olsun; Boğaziçi’ye cinsiyetçi, gerici ve çocuk istismarını meşrulaştırıcı söylemleriyle bilinen Nureddin Yıldız’ın geleceği haberiyle birlikte başlayan öğrenci protestolarına karşı Yıldız’ın polisler tarafından korunması ve öğrencilerin bu yüzden gözaltına alınıp tutuklanması olsun bu baskıların en çok bilinen örneklerinden. Böyle devam eden bir aile yılı varken aile ve nüfus on yılının nasıl geçeceğinin bir özeti niteliğinde...

Gece evlerimize ve yurtlarımıza dönerken kendimizi güvende hissetmediğimiz, boş bir sokakta yürürken sürekli çevremizi kontrol etme ihtiyacı hissettiğimiz, rahatça müzik bile dinleyemediğimiz ve suçluların dışarıda rahatça gezdiği, cezasızlıkla ödüllendirildiği bir dönemde iktidarın aile ve nüfus on yılı adı altında bizleri güvencesiz çalışma koşullarına, güvensiz kampüslere, “en az üç çocuk” ve “kutsal aile” propagandasıyla bedenlerimiz üzerinde tahakküm kurmaya çalışması kabul edilemez. 

Daha güvenli bir kampüse sahip olmak için etkin CİTÖK (Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu) talebimizde, iktidarın baskılarına ve yıldırma politikalarına karşı mücadelemizde ısrarcıyız. Var olduğumuz her alanda kız kardeşlerimizle bir araya gelmeye devam edeceğiz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül