Televizyon bozuksa tiyatro izleyin
‘Kadın Sığınağı sizi bolca güldürüp oyun bittiğinde gözyaşlarınızı tutmanıza engel olan bir oyun. Evet, oyun biterken ağladım çünkü duygusallıktan ziyade kalbime dokunan acıyı hissettim.’

Bir kadın sahnede ağlamaya başlasa siz de seyirci koltuğunuzdan ona eşlik eder misiniz? Bir kadın oyuncunun sizi yaptığı rolle ağlatması için neye ihtiyacı vardır? Role kendisini vermesine mi yoksa anlattığı hikayesinin size ne kadar dokunduğuna mı? Cevap: İkisi de.

Adana Devlet Tiyatrosu Kadın Sığınağı adlı oyunuyla turneye çıkıp şehrime gelmiş. Devlet Tiyatrosunun resmi sitesinden oyunun konusuna şöyle bir bakınca “Üç seansın birini zamanıma uydurmalıyım” dedim ve uydurdum. Oyunun akşam seansından iki saat önce sabah seansını izlemiş bir arkadaşımı da son dakika bilet bulmuş olmanın heyecanıyla aniden susturdum “Sus, sus anlatma akşam ben de izleyeceğim!” diye. Ama hemen sonra dayanamayıp “Nasıldı, beğendin mi?” diye sordum. Oyunu beğenmiş hatta ağlamış ama o zaten çok duygusalmış. Oysa oyunu izledikten sonra anlıyorum duygusallıktan değil tanıdık hikayeleri içinde hissettiğin için ağlıyorsun. İnsandan önce kadın olduğun için ağlıyorsun…

Oyun adından da anlaşılacağı gibi İstanbul’daki bir sığınma evinde geçiyor. Ortak noktaları kadın olmak olan acıları eş değer kadınlar. Eve sığınanından müdiresine kadar şiddet gören, aldatılan, yok sayılan kadınlar… Kocası Gürcü bir kadınla onu aldattı diye o kadını bulup ülkesine geri gönderen ama yine de kocasının “başka kadınlara” gitmesini engelleyemeyen kadınlar… Aramızdan kadınlar… Bu yüzden oyun başlarken aramızdan sahneye çıktılar ve oyun biterken yine aramıza döndüler. Her kadının ülkenin farklı bölgelerinden oluşu da yine bu kadınların hikayesinin bizim hikayemiz olduğunu anlatıyor.

Tarikat üyesi bir kocanız olmamış, eşiniz sizi defalarca başka kadınlarla aldatmamış, patronunuz size cinsel istismarda bulunmamış hatta bir erkekten hiç şiddet görmemiş dahi olsanız sahnedeki kadınlar yine sizden birileri. Bunu hissetmenizi sağlayan da oyuncuların rollerine yaşıyormuşçasına bürünmeleridir.

Oyunu izlerken kadının en büyük düşmanının erkek egemen zihniyet olduğu da yüzümüze çarpıyor. “Aman kızım sen İstanbul’un erkeklerini bilmezsin, hanım hatun ol!” diyen Dudu Kadın bu zihniyeti oğluna tek laf ettirmeyip onu evden atan gelinine beddualar ederken gözümüze sokuyor. Seyirci de belki gelini belki Dudu Kadın olarak kahkahalar atıyor Dudu’nun söylediklerine.

Sahnede acı çekme sırası Diyarbakırlı bir kadına gelince, onun hikayesine içimiz parçalansa da durup düşünmeden edemiyoruz. Diyarbakırlı bir kadının hayatı yalnızca töreden mi ibarettir. Onu ezen, yok sayan yalnızca töre midir? Dili bile yıllarca bilinmeyen dil olarak tanımlanmışken hayatını tek sözle bitiren yalnızca törenin sözü müdür? Siz ne dersiniz bu işe Diyarbakırlı kadınlar?..


Kadın Sığınağı sizi bolca güldürüp oyun bittiğinde gözyaşlarınızı tutmanıza engel olan bir oyun. Evet, oyun biterken ağladım çünkü duygusallıktan ziyade kalbime dokunan acıyı hissettim. Çünkü hâlâ insandım… Sol yanımda oturan adam hâlâ insan olduğu için oyun bitse de saniyelerce kendi solundaki eşiyle beraber oturduğu yerden kıpırdayamadı. Sağımdaki genç kadınsa henüz çok genç olduğu için ağlamadı ama oyundan etkilendiğini inkar edemez.

Oyun sonrası tiyatro salonundan çıkarken aklımda tek soru vardı: Biz bu oyunu izlerken kaç kadın öldürüldü? Aklımda bu soru karanlığa rağmen adımlarımı hızlandırmadan yirmi dakikalık yolumun üstünde bir tane kadın aradım ama yoktu. Kalabalık bir grupla ya da tek başına, yayan yürüyen ya da arabasının içinde olan erkekler vardı ama kadınlar yoktu. O kadınlar çocuğunu uyutuyor, eşinin gömleğini ütülüyor, uyuyordu. O kadınlar şiddet görüyor, tecavüze uğruyordu. Şimdi siz soracaksınız “Oyunu izlemeye gelen diğer kadınlar nereye gitti?” diye. Demek ki onlarla güzergahımız farklıymış.

Bu arada ben bu yazıyı yazarken bir televizyon kanalının ana haber bülteninde Esin’i balkondan atan kocasının serbest bırakıldığı haberi geçti. Oyunda bir televizyon vardı oyun boyunca bozuktu fakat oyun bitince çalıştı. Ama bizim televizyonlarımız sağlam. Hem de gözümüzü ve kulaklarımızı kapatamayacağımız kadar sağlam.

İlgili haberler
GÜNÜN BİLGİSİ: Kadın Sığınma Evleri nedir? Neden ö...

Şiddetin her türlüsüne maruz kalan, ölümle burun burana gelen kadınların korunmak adına başvurduğu s...

Adana’da bir ‘Kadın Sığınağı’

Herkesin sığınmaevinden haberdar olduğu sığınamayan kadınların hikayesi Kadın Sığınağı.

GÜNÜN OYUNU: Kadın Sığınağı

Şiddete boyun eğmeyen, karanlığına değil kendi yaşamına giden güçlü kadınları nasıl yaratacağız? Kad...