Dertle taşanın, içi sıkılanın, serçeler gibi ürkek olanın... Mutfakta soğan kavrulunca, sofralar kurulunca, perdeler bir düzen pencereleri sarınca, halının saçağı fırçalanınca içi ferahlayanın, bu ferahı uzun boylu yaşayamayanın... Memlekete dünyaya dair kaygısı ağusu bilincinde, öfkesi kızması yüreğinde olanın, ama “yasayla, yasakla, töreyle” dünyanın evvelebed dönmeyeceğini bilip, hayatın küçük ayrıntılarından isyanlar yontanın... Bunların hepsini toplayıp kendinden “içinden geldiği gibi bir kadın” yapanın şairidir Gülten Akın.
Onun “kadınca” dilinde kadınlığa yüklenenlerin de, yüklenenlerden kurtulmak istemenin de yeri vardır. Bir yanda ev içi bekleyişler, geçmeyen saatler, annelik etmenin derdi, özbenliğe çizilen sınırlar, eksiklikle malul kılınmış var oluşlar, sükuta davet, ılımlılığa övgü... Diğer yanda hiçbir mevsim ölmeyen sardunyalara benzer bir direnç hali, sokağa taşmanın heyecanı, mapus önü bekleyişlerinde bilenen öfke, dünyayı değiştirmeye yeltenmenin azmi, bu zamana kadar olmamışlara inat oldurma gücü, inadı... Hepsi aynı anda ve birliktedir... Çünkü hepsinin yeri vardır “insan” olanda.
Gülten Akın gündelik olana dikkat kesilmenin rehberini sunar bize her dizesiyle. Gündelik olan hayatın kendisidir çünkü; büyük lafları, kitabın ortasından cümleleri, dünya hali tasvirlerini, insanlık tarihinin büyük anlatısını yaratanın ne olduğunu da bilen, bilgeliğini gündelik hayatın küçük ama her şey olan ayrıntılarını anlatmaktaki mahirliğiyle hissettiren bir anlatıcıdır o. Kadınların saçlarından tutulup sürüklendiği, kadınların saçlarından süpürge yaparsa değerlendiği bir memleket halinde kestiği kara saçlarından ördü her ne yazarsa yazsın bir yerinde gündelik isyanı da taşıyan şiirlerini belki de... “Biz susmaya, sakin durmaya, coşkuyu belli etmemeye eğitildik. Özellikle benim yaşımdakiler ve özellikle kadınlar. Aşk dolu, coşkular içinde bir ufacık kadın ama o aynı zamanda dengeli, tutarlı, kurallı olmaya çalışıyor, çoğu kez de başarıyor. İşte size sürekli gerilim...”* diye anlatıyor kendinden çıkıp kendiliğinden kadınlığa varan şiir yolculuğunu. Bu yolda sonradan Didem Madak gibi, Birhan Keskin gibi kadına dil olan kadın şairlerin ışıyacağı, kısa öykülerinde gündeliğin inceliğini taşıyan yeni öykücü nice kadının o ışıklı sözlerden kendilerine tercüman bulacakları bir şair evreni yaratmada adı ilk sırada yazılacak kadınlardan oldu.
4 Kasım 2015’te 82 yaşında kaybettik Gülten Akın’ı. Dört yıl geçti, bu dört yılda onun kaleminden alıp diline yerleştirdikleriyle nice kadın kendinden “içinden geldiği gibi bir kadın” inşa etti.
* TÜYAP Ankara Kitap Fuarı’nda bir söyleşiden, 1994
BARIŞARAK, GÜCÜMÜZÜ BİRLEŞTİREREK; İNSAN OLMANIN ONURUNU DÜŞÜNEREK...
“Dünyanın iki eli var sanki. Biriyle taşıdığı kolaylıklar, incelikler, ötekiyle taşıdığı kabalık, kıyıcılık, yok edicilik, ölüm.
Bu ikinci el o kadar güçle saldırır oldu ki, dünya kendini yok etme aşamasına geldi.
Elimizde düş gücümüzle, yeteneğimizle ürettiğimiz o yazılar, şiirler var. Kitaplar var. Yazdıklarımızda gerçek adına söylediklerimiz ne olursa olsun, bir kıyıcığında umudu saklı tutuyoruz... Yalnız değiliz. Pek çok insan bizimle. Onurumuz ve vicdanımız var...
Dünyanın birçok yerinde insanlar bir bombayla, bir kimyasal silahla yok ediliyor. Varsıl ülkelerle yoksul ülkeler arasındaki açı büyüyor. Açlıklar, işsizlikler... Bunlar yetmiyor. Doğanın dengesi hızla bozuluyor. İklim değişiyor; nehirlerimiz, göllerimiz kuruyor, toprak çoraklaşıyor.
Savaşarak, birbirimizi yiyerek, yakıp yıkarak neyi kanıtlamak istiyoruz ki?
Barışarak, gücümüzü birleştirerek; insan olmanın onurunu düşünerek; toplumsal vicdanı silip parlatarak; yok ettiklerimizi, bozduklarımızı onarma yolunda ortak aklımızı kullanarak çocuklarımızın geleceğini kurtarabiliriz.”
Frankfurt Kitap Fuarı konuşmasından, 2008
BİRİKEN
Her şey birikir
Sözler düşünceler ve nesneler biçiminde
Her şey birikir
Duru sular ters yazılar emek ve gözyaşı
Akıyor sanılan kuruyor sanılan
Haklar haklılıklar, ölüm zulumlar
Uçuyor sanılan her şey birikir
Deney birikir
Bizcil sen de
Kuş mu sandın yalanı yanlışı
Taksan kanatlanır mı?
Yediğin seni yakacak
Vurduğun seni yakacak
Gör cehennem yok mu var mı?
Her şey birikir
Gösteren parmaklar, gören gözler
Susan konuşan birikir
Yargılarlar davasız dosyasız
Silahsız sözcüksüz kansız kavgasız
Dağ mı değil, ova mı
Kent mi alan mı, değil
Bir ülke insan birikir
İlgili haberler
Gülten Akın: Deli kızların sesini çoğaltan şair
“Erkek dilli” şiir geleneğine devrimci bir tutumla dur diyen Gülten Akın kendinden sonra gelecek “de...
Gülten Akın şiirleri sahnede
Şiirimizde iz bırakan kadın şairlerden Gülten Akın’ın dizeleri, 22 Ocak Pazartesi akşamı saat 20.30’...
GÜNÜN BELLEĞİ: Gülten Akın’ın ardından...
Yüreğinde koca bir dünya sevgisi ve gelecek güzel günlerin özlemiyle aramızdan göçüp giden Gülten Ak...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.