GÜNÜN KİTABI: Taras Bulba
Kitap, Ukrayna bozkırlarına; barış diline ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde öfkenin, dindar, kindar, nefret dolu söylemlerin insanların nasıl içini boşaltıp, hiçleştirdiğine tanıklık ediyor.

Arpa eken buğday biçer mı? Çavdar tarlasında pirinç yetişir mi? Verdiğini alır, ektiğini toplarsın. Zehirli dilin kullanıldığı, kin ve nefretin aşılandığı toplumlarda da huzur ve barış yeşermez. Politik alt yapısında ırkçılık ve kin olan, öfke ve nefretle beslenen yığınları harekete geçirmek için tek bir kıvılcım yeter. Genellikle de milliyetçi söylem ve dini kışkırtma ateşleyici olur. Ne yazık ki, insanlık tarihinin sayfaları bu alanda oldukça kabarıktır. Kimse bir günde ırkçı olmaz. Kendinden olmayanların dışlanması uzun süreler alan nefret politikalarının sonucudur.

Nikolay Gogol’un Taras Bulba kitabıyla yolculuğumuz 15. yüzyılda Rusya, Ukrayna bozkırlarına; barış diline ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde öfkenin, dindar, kindar, nefret dolu söylemlerin insanların nasıl içini boşaltıp, hiçleştirdiğine tanıklık etmeye. Yolculuğumuz at sırtında, yol arkadaşlarımız Rus kazağı Taras Bulba ve oğulları Ostap ve Andiy. Anneleri mi? Anne acıyla yoğrulmuş yaşamına isyan eder. Canından can verdiği, gözlerinin içine bakmaya kıyamadığı oğullarının önlerine siper olur fakat erk buna izin vermez. Genellikle analar barıştan yana olur, yaşamı savunur. Burada da durum aynı. Yolculuğumuzun en zor yanı Taras Bulba’nın nefret, kin, başka dinleri yerme ve ırkçılık söylemlerinden oluşan dili. Yine de kitabın yazarı Gogol’un büyük yazarları paltosunun cebinden çıkardığı gerçeği milliyetçi bakış açısından, Yahudi düşmanlığından sıkılıp yolculuğa ara vermemizi engeller. Kazaklar sudan gerekçelerle barışı sonlandırır, savaş ve yağma için Zaporjyalılar’ı işgal eder. Sevginin gücü ne kadarına yeter; kin ve nefret söylemi, aşkı sevgiyi bastırır mı? Kazanan kim olur? Hınç ve zalimlik nereye kadar at koşturur?

Gogol, Taras Bulba’da Rus toplumunun derinliklerine iner; kazakların yaşam tarzlarını anlatır. Epik bir tarihi roman olarak tanımlayabileceğimiz bu eserde gelenek, savaş, kin, nefret, ırkçılık, aşk, milliyetçilik temalarını işler. Konu savaş olunca son söz Zweig’in olsun. “Birisi barışı başlatmalıdır, tıpkı savaşı olduğu gibi.”

Fotoğraf: Nebat Bukrek/Ekmek ve Gül


İlgili haberler
Bir kitap önerisi: Amok Koşucusu

Onuruna, gururuna, aşkına sahip çıkan bir kadın, doktorun yardımı olmadan hayatta kalamayacağını bil...

Bir kitap: Ana

Sarhoş baba çürümeye yüz tutmuş kapitalizmi, ana emeği, Pavel ise uğruna mücadele ettikleri geleceği...

Bir kitap: Doğru Soruları Sorsaydık Hayvanlar Ne S...

‘Hayvanlar sanatçı bir ruha sahip mi? Hayvanlar başkaldırabilir mi? Hayvanlar kendilerini bizim onla...