‘Çocukluk unutulamayan anılar hazinesidir’
Poli ve Çizgili Arılar Köyü kitabının yazarı, sınıf öğretmeni Meral Şahin’le çocuklar, kitaplar ve yazmak üzerine söyleştik.

Meral Şahin, okumaya, yazmaya, araştırıp öğrenmeye, öğrendiklerini öğrencileriyle paylaşıp onların ufkunu genişletmeye meraklı bir öğretmen. Çocukluğundan beri okumayı yazmayı seviyor. Bu uğraş sonunda meyvesini verdi ve Poli ve Çizgili Arılar Köyü geçtiğimiz günlerde önce Baygenç Yayınlarının çocuk öyküleri yarışmasında üçüncülük aldı, ardından da aynı yayınevi tarafından kitaplaştırıldı. Biz de hem Poli ve Çizgili Arılar Köyü’nü, hem de yazar Meral Şahin' i yakından tanımak için kendisi ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Önce sizi tanıyalım. Kimdir Meral Şahin?

Ben Muğla’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Muğla’da tamamladım. 19 Mayıs Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra Mardin’de göreve başladım. Daha sonra da Kocaeli’ye geldim. Beş yıl Kandıra’da çalıştım. Şimdi de Kartepede’yim. Hâlâ sınıf öğretmeni olarak çalışıyorum.

Sizi tanıdığım kadarıyla çocukluğunuzdan beri düzenli ve sürekli bir okursunuz. Çocukluğunuzda ne tür kitaplar okuyordunuz?

Ben çocukken sınıf kitaplığımızda hangi kitaplar varsa onları okuyordum. Yarı yıl tatillerinde öğretmenimiz, bir kitap almamızı ve onu okuyup özetini çıkarmamızı isterdi. Sonra da o kitabı sınıf kitaplığına koyardık. Daha çok öğretmenimizin bize önerdiği kitapları okurdum. Nasıl da hayallere dalardım okurken. Kendimi o kitaptaki kahraman gibi hissedip kendimi okurdum adete.

 O dönemlerde sizi en çok etkileyen kitaplar nelerdi? Bizimle paylaşır mısınız? Tatil sürecinde belki çocuklar için de yol gösterici olur bu kitaplar?

Kitaplar beni hep etkiler ama çocukluk çok daha farklı elbet. Ayşegül serisi vardı örneğin. Birinci sınıftaydım çok severek okumuştum. O dönemde beni çok etkileyen kitaplardan biri de Heidi’dir. Çıplak ayaklı olmasının nedenini çok sonra öğrendiğim Heidi. Kitabın ana karakterini çok sevmiştim. Hatta o kitabı okuduktan sonra hep yazar olma hayalleri kurdum. Ben de böyle hikayeler yazacaktım. Hayatıma yön veren kitapların başında gelir diyebilirim. Daha sonraları da yerli ve yabancı klasikleri severek okumuştum.

Yazar olmaya nasıl, ne zaman karar verdiğinizi de böylece öğrenmiş olduk. Bu isteğinizi tetikleyen başkaca etmenler de vardır, diye düşünüyorum...

Çocukluğum ve orada yaşadığım sevinçler hep yanımdadır. Hâlâ güç alırım o dönemin heyecanlarına. Okulda bize kompozisyon yazdırırlardı. Ara sıra kompozisyon yarışmaları olurdu. İlkokul öğretmenim yazdığım bir kompozisyonu yarışmaya göndermiş, kompozisyonu yarışmada birinci seçilmiş. Hediyemi vali vermişti. Sonra gazeteye de çıkmıştık. O günü hiç unutamıyorum. Çocukluk işte. Beni ödül almaya babam götürdü. Okula döndüğümde öğretmenim ve müdürümüz bana törende neler olup bittiğini defalarca anlattırmışlardı. Onların benimle gurur duymaları beni çok etkilemişti. Sanırım yazmak istemem de bu da etkili oldu.

‘KİTAPLARIM ÇOCUKLARIN DÜNYASINA KATKI OLSUN İSTİYORUM’
Neden çocuk kitabı?
Ben sınıf öğretmeniyim. Çocukları çok seviyorum. Onları çok iyi tanıdığımı düşünüyorum. Neyi sevip neyi sevmediklerini, nelerden heyecan duyduklarını, yaşamlarında kalıcı izler bırakanların neler olduğunu, onları değiştirip dönüştüren, geleceğe hazırlayan aktivitelerin neler olduğunu yıllardır hem gözlemliyorum, hem uyguluyorum. Kitabımla da onların dünyasına katkım olsun istiyorum. Çocuk demek gelecek demek, geleceğe katkım olsun istiyorum. O nedenle çocuk kitabı.
Poli ve Çizgili Arılar Köyü, Bay Genç Yayınları Çocuk Öyküsü Yarışmasında üçüncü oldu. Bize kitabınızdan ve geçirdiği süreçlerden söz eder misiniz?
Kitabımızın kahramanı Poli. Kitap dokuz bölümden oluşuyor. Poli, Çizgili Arılar Köyünde yaşıyor. Ama onlardan farklı. Kitapta Poli’nin başından geçenler ve Çizgili Arılar Köyü’nde yaşananlar anlatılıyor. Bu kitapta; birbirimizi farklılıklarımızla kabullenip sevmemiz, yardımlaşma, dayanışma, birlikte yaşama, birlikte hareket etme, işbirliği yapma, öğrenme ve araştırmanın, özgür olmanın önemi var. Aynı zamanda çocuklar arılarla ilgili küçük bilgilerle de karşılaşacaklar.


‘ÇOCUKLAR KİTABI OKURKEN EĞLENMELİ’
Kitabınıza ilk ulaşanlardan biriyim. Sanırım ilk imzayı da ben aldım. Yazılma sürecine de tanık oldum. İşlenen konuların yanı sıra karakterlerin adları da çok çarpıcı diye ekledikten sonra, size göre çocuk kitapları nasıl olmalı, onlarda hangi olmazsa olmazları aramalıyız, diye sorsam.

Çocuk kitabında yaş grubuna uygun bir dil kullanılmalı. Tümce uzunlukları yaş grubuna uygun olmalı. Çocuğun ilgisini çekecek nitelikte olmalı. Çocuk, kitabı okurken eğlenmeli. Kitabın içinde şiddeti özendirecek öğeler, durumlar olmamalı. Yaratıcı etkinlikleri özendirmeli, çocuğun üretme becerisini desteklemeli. Bence üretim çok önemli. Üreten insan mutlu olur. Çocuk, kitabı eline aldığında kahramanla birlikte yolculuğa çıkabilmeli. Daha sonrasını merak etmeli. Kitabın yazarının bu kitabı yazmak için geçerli bir sebebi olmalı. Yazarın bir sebebi olmalı ki çocuğun okumak için ve merak etmek için sebebi olsun.

Çocukları gözlemlediğim kadarıyla öğretici metinlerden pek hoşlanmıyorlar. Çocuk kitapları bilgi içerikli olmamalı. Eğer bilgi verilecekse de bunu fark ettirmeden yapmak gerektiğini düşünüyorum.

Bu yıl tam bir eğitim öğretim süreci yaşayamadan tatile girdik. Tatil için çocuklara hangi kitapları önerirsiniz?

Gayesi olan kitaplar okumalarını öneririm. Bunu seçecek olan da öncelikle anne-babalardır. Bir görevi yerine getirmekten ziyade onları eğlendirecek kitaplar okumalarını tavsiye ederim. Evrensel değerlere saygılı olmalı okunacak kitaplar. Ailelere, çocuklara kitap seçimlerinde destek olmalarının yanında onların kendi kütüphanelerini oluşturmalarında önayak olmalarını tavsiye ederim. Çocuklar kitap satın almayı, onun tadına varmayı öğrenmeli, kütüphanelerini kendileri düzenlemeli. Okudukları kitapları not edecekleri defterler tutmalı. Ebeveyn bunların gözlemcisi ve çocuğun destekleyeni olmalı, jandarması değil.

‘ÇOCUKLARA ÖNCE HAYAL KURMAYI ÖĞRETİRİM’
Bildiğim kadarıyla öğrencilerinizle yaptığınız çalışmalardan oluşan bir kitap hazırlığı içindesiniz.

Evet. Hayal Sepeti. Biz sınıfta okumayı yazmayı öğrenmeden hayal kurmaya başladık. Onlara önce hayal kurmayı öğretmeye çalışırım her zaman. Yine öyle yaptık. Daha sonra da hayallerimizi kırık dökük cümlelerle yazdık. O gün bugündür yazma çalışmaları yapıyoruz. Çocuklarımın dört senede belli bir seviyeye ulaştıklarını gördüm. Ben onları birer minik yazar olarak görüyorum. Çocukluk unutulamayan anılar hazinesidir. Onların hazinelerine küçük bir katkı olsun istedim.

‘YAZMAK BÜYÜK BİR MUTLULUK’
Poli ve Çizgili Arılar Köyü’nden sonra neler okuyacağız sizden? Yazmaya devam mı? Tezgahta neler var?
 Bilgisayarımda çocuklarla buluşmayı bekleyen dosyalarım var. Sanırım onlar uygun zamanın ve uygun ortamın oluşmasını bekliyor. Yazmak bana iyi geliyor. İki satır da olsa bir şeyler yazdığımda o günümün daha güzel geçtiğine inanıyorum. Klavyenin tuşlarının çıkardığı ses... İyi bestelenmiş bir müzik eşliğinde dinlenmek gibi bir şey... Bu müthiş bir mutluluk… Ne olursa olsun, üretmek güzel şey ümitli şey. Yeni kitaplarda buluşmak dileğiyle.


İlgili haberler
Öykücü Berna Durmaz ile bir söyleşi: Koza işçiliği...

Münire Çalışkan Tuğ'dan öykücü Berna Durmaz ile öyküleri, karakterleri ve yaşam üzerine kısa bir söy...

Yaşamın ve tarihin içinden romanların yazarı Handa...

Münire Çalışkan Tuğ’dan, Yazar Handan Gökçek ile okuyucuyu romanların ve öykülerin içine sürükleyen...

50'li yılların İstanbul’undan kadın hikayeleri...

Sarmaşık sokak'ın birbirine omuz veren kadınları: Gülsün, Agavni, Zilha, Gülizar, Eleni, Nurhayat, F...