Bize sigortayı reva görmeyenlerin, iş kendilerine gelince çuvalla para döktükleri bir dünya burası. Hasret uzun yıllardır yaşamını ev temizliğine giderek sürdüren 2 çocuk annesi bir kadın. Eşi de parça başı işlerde çalışıyor. Tabi ikisi de hiçbir güvenceleri olmadan çalışıyorlar.
Tuzla’da tersaneye taşeron iş yapan bir ailenin evinde, yaklaşık bir yıldır düzenli olarak haftanın 3 günü çalışıyor Hasret. Yaşadıklarını bir bir anlatıyor.
İşe başladıktan bir süre sonra sigortasının yapılmasını istemiş. Bunu söyleyince evinde çalıştığı kişiler, “Eşim ve babası beraber çalışıyorlar, her şey eşimin babasının elinde. Bu durumu onunla konuştuk fakat haftanın 3 günü sigorta yapılamadığını söyledi. Bu durum bizi zorlar ama tekrar konuşmaya çalışacağız” demişler.
“Ben daha önce de ev işlerinde çalışıyordum. Bu sistemle çalıştığım başka bir evde, benim söylememe gerek kalmadan sigortamı yapmayı kendileri teklif etti. Bugün nasıl yapamıyorlar, ben de anlamıyorum doğrusu. Beni sürekli öteliyorlar ama bu böyle olmaz.”
Bir yandan güvencesiz çalıştırılmanın zorluğundan dem vururken bir yandan da onu böyle çalışmaya mecbur bırakanların yaşam kalitelerini, alay edercesine gözler önüne serişine isyan ediyor: “Çalıştığım evdeki kadının bebeği rahatsızlanmış. Hastane dönüşü bir tahlile 25 bin lira verişlerini bana, ‘Tahmin et bakalım Hasret, sence buna ne kadar verdik?’ şeklinde anlattığında kan beynime sıçradı. Çünkü bundan birkaç ay önce onların bana yapmadığı sigorta yüzünden devlet hastanesinde muayene olabilmek için saatlerce uğraştım. Bin lira ödeme yapmak zorunda kaldım. Bir günlük yevmiyemi bırakmak zorunda kaldım oraya.”
Bu yaz ya memleketine anne ve babasını görmeye ya da yurt dışındaki oğlunu ziyarete gitmenin planını yapmış kafasında. Fakat ülkenin gitgide kötüleşen ekonomik koşulları tüm hayallerini suya düşürmüş: “Ben ne anne babamı ne de oğlumu görmeye gidemezken bana hakkım olan 300 lira fazla parayı vermeye çekinenler, bir haftalık tatilde sadece yeme-içmeye 100 bin lira ödüyorlar. Bir de bunları dönüp bana anlatıyorlar. Bu nasıl göze soka soka hak yemektir! Vicdanları nasıl rahat ediyor, anlamıyorum. Ama söyledim ‘Bu kadar hakkımı yiyemezsiniz, ben emeğimi göz göre göre size yedirmem. Ya hakkım olan parayı verir, aynı zamanda sigortamı yaparsınız ya da daha fazla çalışamam’ dedim. Önümüzdeki ay sonuna kadar bekleyeceğim. Olmazsa da işi bırakacağım. Çünkü sömürülmek ağrıma gidiyor. Yedikleri önünde yemedikleri arkalarında yaşıyorlar, bana bayramda yarım yevmiye harçlık verirken elleri titriyor. Bu böyle gitmez.”
Fotoğraf: İmece Ev İşçileri Sendikası X hesabı
İlgili haberler
Ev işçisi kadınlar: Sadaka değil hakkımızı istiyor...
İmece Ev İşçileri Sendikası, yaptığı basın açıklamasında ILO C189'un imzalanmasını, ev işçileri için...
Bir ev işçisinin hikayesi: Hepimizin hikayesi
Şiddetten kaçmaya çalışırken güvencesiz çalışmaya tutulan Gül’ün hikayesi, kadınların mahkum edilmey...
Ev işçisi Sevgi: ‘Kimsenin dayattığı hayata mecbur...
‘Kiraladığım dediğime bakmayın bomboş bir ev düşünün. Bir odanın ortasına bir yatak koyduk kızımla…...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.