Evlenmek, evli kalmak, aile olmak, çocuk doğurmak, hem de üç tane olmak şartıyla, birilerinin karısı, kızı, bir şeyleri olarak tarif edilmek… Son yılların özeti bu cümleler, sürekli söylenen sürekli karşımıza çıkan...
Kadınlara biçilen bu hayatın faturası çok ağır, 2019 yılına bakmak yeterli sonuçlarını görmek için.
2019 kadına yönelik şiddetin temel gündem olduğu bir yıl oldu. 2019’un son ve yeni yılın ilk günlerinde, bu ağırlaşan faturaya ilişkin siyasal iktidar genelgeler yayınladı. 6284 Sayılı Kanunun uygulanmasını sağlamak üzere hazırlanmış olan genelgelere dair, “kadın erkek eşitliğinin ülkenin her yerinde tesis edilmesine ilişkin bir zihniyet olmadığı sürece bir anlamı olmayacak” dediğimizi şimdi bir kenara yazmak gerekir.
Üzerinden çok değil birkaç gün geçti ve siyasal iktidarın kadına yönelik zihniyeti Cumhurbaşkanı tarafından bir kez daha ilan edildi. Hem de öyle böyle değil, adeta herkese “Hemen evleneceksiniz, kimse bekar kalmayacak, arkasından üçer çocuk doğurulacak, asla boşanılmayacak” emirleri ilan edildi.
Erdoğan’ın konuşması birkaç açıdan çok önemli; kadına yönelik şiddetin bir sorun olduğunu ifade ediyor ancak bu sorunu aile merkezli ele alacaklarını çok net köşeli bir biçimde ortaya koyuyor. Şiddete karşı olan mücadelenin aile kurumuna saldıran bir şey olarak ilan edilmiş olması da buna işaret ediyor.
Çok çelişik bir durum var tabii ortada. Şiddet büyük oranda aile içinde yaşanıyor, bunun inkar edilemez olduğu ortada. Kadınların en korumasız, tek başına, eşitsiz yaşadığı yer burası. Kadınların eşler, eski eşler, boşanılmaya çalışılan, ayrı yaşanan eşler tarafından öldürüldüğünü de inkar edemiyorlar. Hatta “Çok üzülüyoruz, önlem alıyoruz, engelleyeceğiz” de diyorlar.
Aile olarak kalma ve evlilik ısrarı ile birlikte nasıl olacak peki bu iş? Kadınlara “boşanmayacaksınız” derken kadına yönelik şiddeti nasıl engelleyecek bu iktidar? Önerdikleri çözüm belli, kadınlara biraz daha merhamet edecek erkekler, “anamız, bacımız, eşimiz” falan deyip daha dikkatli olmaları tavsiye edilecek, “Hepimiz fedakarlık yapmalıyız” denilecek sonra herkese. İktidarın 2020-2021 planına bakmanızı tavsiye ederiz tam bu noktada. (BURADAN ulaşabilirsiniz)
Özetle kadınlara biraz daha katlanılabilir bir şiddet ortamı sunmaya çalışacaklar anlaşılan o ki. Yoksa “erken evlenin, hemen evlenin, kimse evde kalmasın, üç çocuk doğurun, neslimiz kurumasın” açıklamalarının kadına yönelik şiddeti azaltmayacağı 17 yıllık AKP iktidarı uygulamaları ile sabit zaten.
Burada çarpıcı olan üst üste genelgeler falan yayımlayıp, yasal olarak bir şeyler yapma iddiasında olan iktidarın foyasının hemen birkaç günde dökülmüş olması. “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahip bireylerdir, kadına yönelik şiddet suçtur, bunu yapan hukuken cezasını alır, şiddete uğrayan her kadını devlet korur, hiçbir kadın korkmasın kendisine eziyet eden adama mahkum değil, devlet var yanında, ister evli ister boşanmış olsun hiçbir kadını medeni durumuna göre ayırmayız, zaten vatandaşların evlenip evlenmeyeceğine de biz karışamayız, olur mu öyle saçma şey” demedikleri için durum açıkça ortada. Eğer bu söylemler devam ederse, kadına yönelik şiddet ne yazık ki sayelerinde 2020’de de artarak devam edecek.
CUMHURBAŞKANI ‘HUKUKA DEĞİL, VİCDANA GÖRE KARAR VERİN’ DERSE…
Bir yandan hukuk da konuşuluyor ya, Berfin’in dosyasında verilen karar çok tartışıldı, Cumhurbaşkanı da aynı konudan söz etti. Hukuka bağlı olmamaktan söz etti gerçekten, inanılmaz ama öyle. Yasaları uygulamak, eksikler var ise daha iyilerini yapmak, bilim insanları ile bu konuları tartışmak yerine “Hukuka değil vicdana göre karar verin” dedi.Bir ülkede herkese eşit uygulanacak yasalar olmazsa adalet nasıl sağlanır ki? Kadına yönelik şiddete ilişkin yasal düzenlemeleri gözden geçirmek ve adalet mekanizmasını konuşmak, hakim, savcı kararlarını tartışmak ayrı bir şey, ‘vicdana göre karar verin’ demek başka.
Hem vicdan herkese göre başka işler, birinin vicdanını kanatan bir mesele başkası için başka bir anlam taşır. Hukuk kuralları bu yüzden var işte, yasalar, mahkemeler bu yüzden. Hukuk birilerinin insafına, vicdanına kalmasın diye.
İleride bu açıklamanın tehlikeli sonuçları ile yüzleşeceğiz muhtemelen. Hakimlerin “Yasadan bana ne, vicdanım öyle diyor bana” diye kararlar açıkladığı günler, bu ülkede zaten olmayan adaleti tamamen ortadan kaldırabilir.
Hem mesele vicdanla falan açıklanacak bir mesele mi ki? Kadınlara biçtiğiniz ve ısrar ettiğiniz eşitsiz hayatın sonuçları bunlar. Erkeklerden merhamet, vicdan isteyerek mi çözeceksiniz?
Hiçbirini istemiyoruz biz. Esas olarak da cinsiyetçi, muhafazakar zihniyetinizi istemiyoruz. Hayatı her alanda kadınlara zindan edip sonra da kadınlara üzüldüğünüz sahte sözleriniz de inandırıcı değil.
Sadece adalet ve eşitlik istiyoruz bu kadar basit.
Bir kez daha söyleyelim; kadınların nasıl yaşayacağına, ne yapacağına karışamazsınız, eşit haklara sahip yurttaşlar olarak görmek durumundasınız. Bunu yapmadığınız sürece burnu kanayan, ölen her kadının sorumlusu olacaksınız elbette.
İlgili haberler
Erdoğan: ‘Benim yolum kanun yolu değil’
Cumhurbaşkanı Erdoğan kadına şiddet konusunda yaptığı konuşmada, yıllardır süren AKP iktidarının sor...
Hukukçulardan Erdoğan’a yanıt: Kanunu hedef göster...
Erdoğan'ın hakimlere 'kanuna değil, vicdanınıza göre karar verin' açıklamalarına hukukçulardan cevap...
EMEP: Kadınların yaşama hakkı kimsenin vicdanına t...
Erdoğan’ın Berfin özek davasına ilişkin yargıya ‘kanuna değil vicdanınıza bakın’ çağrısı yapmasına E...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.