25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nün öncesinde Çayyolu Semt Meclisinde Doç. Dr. Yasemin Özgün’ün katılımıyla gerçekleşen forumda bir araya gelen kadınlar; dayatılan savaş, şiddet ve yoksullaştırma politikalarına karşı barış ve yaşam hakkını savundu. Kadına yönelik şiddetin temelinde ataerkil sistemin yattığını belirten Özgün, kadını güçsüzleştiren sistemin temelinde güç ve kontrol isteğinin yattığını ve bunun kapitalist neoliberal sistemin bir çarkı olduğunu ifade etti.

Kadının özgürleşmesinin yolunun ancak bu çarkın kırılmasından geçtiğini ve toplumsal yapının bu şekilde değişebileceğini vurgulayan Özgün, “Hayatı ören biz kadınlar bu sistemin çarkını mücadeleyi, örgütlülüğümüzü büyüterek kıracağız. Kız kardeşlerimizle yan yana mücadeleyi büyüterek… Öldürülen kız kardeşlerimizin sesi olacağız” dedi.

KADININ BEDENİ DE EMEĞİ DE DENETİM ALTINDA

“Yuvayı dişi kuş yapar!” gibi kalıplaşmış söylemlerle, çocukların eğitimi ve başarılarının ya da tencerede kaynayan yemeğin dahi kadının sırtına yüklendiği bu sistemde kadınların kapitalist sistemin açıklarını düzeltmekle mükellef olduğunu ifade eden Özgün, kadının bedenini ve emeğini denetim altında tutmanın sistemin kendisini sürdürmesinin bir biçimi olduğunu ifade etti.

Şiddeti sebebe bağlamanın şiddeti meşrulaştırdığını, kadınların genellikle tanıdıkları ve aile üyeleri tarafından şiddete uğradığını söyleyen Yasemin Özgün, mevcut sömürü sisteminin sanki başka bir dünya mümkün değilmiş gibi bir algı yarattığını ifade etti. Esnek çalışma, evden çalışma gibi yeni olgularla neoliberal politikaların hayata geçirildiğini ve kadınların çalışma ve sosyal yaşamdan kopmasına yol açacak politikaların geliştirildiğini vurguladı.

Çayyolu Semt Meclisinden katılımcılar kamuda çalıştıklarını ifade eden bazı kadınlar esnek çalışma uygulamasının kadını eve hapsedileceğini söylerken, esnek çalışmanın sosyal yaşamdan uzaklaşacakları bir sistem olduğunu ifade ettiler.

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül