bellek
1 Eylül Dünya Barış Günü; emperyalizmin yıkıcılığı, vahşeti ve buna karşı emekçilerin, işçilerin verdikleri mücadeleyi hatırlatmak ve büyütmek açısından büyük önem taşıyor.
Kate, günde 12-14 saat çalışıp haftada 3 dolar ancak kazanabilen, bedenleri kimyasal yanıklarıyla dolu olan çamaşırcı kadınları örgütledi ve ilk kadın sendikasını kurdu.
Doris Lessing okuldan ayrılıp evde kalmak zorunda olunca kitap okumaya başladı. Annesi gibi hemşirelik yapmaya başladı. Çalıştığı yerdeki yöneticisi de onun yazarlık yaşamına katkı sağladı.
Arbus, marjinalleştirilmiş grupları normalleştirmek ve tüm insanların uygun şekilde temsil edilmesinin önemini vurgulamak için çalıştı.
Margarethe Hilferding; Viyana’da tıp okuyan ilk kadın, tıp alanında doktora yapan ilk kadın, kadınların eşit haklara sahip olabilmesi için ömrünün sonuna kadar mücadele eden bir devrimci.
Clara Zetkin'in yanında proleter kadınların seçim hakkını savunan, sosyalist Ottilie Baader'in ölümünün üzerinden 96 yıl geçti...
Koncordie Amalie Dietrich, 1863'ten 1872'ye kadar Avustralya'daki öncü çalışmaları ile tanınan ve Hamburg'daki Godeffroy Müzesi için örnekler toplayan bir Alman doğa bilimcisiydi.
Barış savunucusu Betty Williams: Şimdiye kadar yapılmış her savaştaki her ölüm, bir hayatın anlamsız israfını, bir annenin emeğine aldırış etmemeyi temsil ediyor.
Tirol'deki kadın hareketinin kurucularından Maria Ducia (Peychär) 25 Nisan 1875'te Innsbruck'ta doğdu; 15 Mayıs 1959'da aynı şehirde hayatını kaybetti.
Güney Afrikalı Kadınlar Federasyonu'nun oluşumunda önemli bir rol oynadığı için vatana ihanetle suçlandı, ömrü aldığı tehditler ve cezalarla geçti. Suikastler onu yine de yıldırmadı.
İşçi kadınların mücadelesini büyütmeye çalışan Rose Schneiderman: 'İşçinin ekmeği olmalı, ama onun da gülleri olmalı'
Sir Galahad, kelimenin tam anlamıyla bir kadın hakları aktivisti değildi, ancak eserlerinde kadınların daha iyi haklara sahip olmasını savundu.
Çok sayıda psikolojik, toplumsal ve kadın romanı yazan Alba de Céspedes, Fransız ve İtalyan kadın hakları savunucularıyla da kadınların eşit haklara sahip olması için kampanyalar yürüttü.
Gabrielle Duchêne, hazır giyim endüstrisindeki ev işçilerinin sömürülmesine karşı, daha yüksek ücretler ve iyi çalışma koşulları ve kadınların sendikalılaşmasının teşviki için mücadele etti.
Hesaplanabilirlik teorisinin annesi olarak da anılan Macar matematikçi Rózsa Peter yaşamı boyunca matematik alanını geliştirmeye yönelik çalıştı.
Röntgen asistanlığı mesleğini siyasi olarak zulüm görenlere yardım etmek için kullandı, onlara para, yiyecek ve ilaç sağlayan, Hildegard Jadamowitz, Gestapo tarafından idam edildi.
Hedwig Hintze, bilimsel olarak çalışmaya devam etmek istediği ve hiçbir şekilde kocasının bilimsel asistanı olarak hizmet etmeyi düşünmediği ortaya çıktığı anda Otto Hintze’nin hoşnutsuzluğuyla karşıl
Kadınlığın Gizem kitabıyla ABD’deki kadın hareketine ivme kazandıran Betty Friedan kadınlara, ‘Tüm dünyanın kadınları birleşin, elektrikli süpürgenizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok’ diye seslendi
Simone Weil, büyük bir kısmı ancak ölümünden sonra ortaya çıkan olağanüstü eserler bıraktı. Felsefe, kültür felsefesi, teoloji ve mistisizm üzerine yazılar yanında günlükler, oyunlar ve şiirler yazdı.
Marie Raschke, kadın hakları mücadelesinden asla vazgeçmedi. 1897’de ‘Okullarda zorunlu ders olarak hukuk bilimini tanıtmanın gerekliliği’ konulu çalışmayı hazırladı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.