bellek
Darbe ve türlü hilelerle Dominik Cumhuriyeti’nin başkanı olan Rafael Trujillo, seçmen sayısından daha çok oy alarak başkanlık koltuğuna oturdu . Ülkenin gelir getiren neyi varsa ya kendisinindi...
Elizabeth Packard, kocasının dini inançlarına uymadığı ve köleliğe karşı olduğu için kocası tarafından deli olmakla suçlandı ve tımarhaneye kapatıldı. Ama o mücadele etmekten vazgeçmedi.
Uzun yıllar bütün hastanelerde karşımıza “sus” ifadesiyle çıkan bu kepli hemşire resmi o duvarlara asılana kadar hemşirelik mesleğinin ne aşamalar geçirdiğini düşündünüz mü?
Kimisi partizan olan, kimisi şehir ve köylerde yaşamını sürdüren İtalyan kadınlar, savaş sona erene kadar fabrikalarda, ofislerde grevler örgütledi, faşist birlikleri engellemek için barikatlar kurdu.
Fosforlu Cevriye’nin yazarı olarak bilinir en çok Suat Derviş. Ünlü şair Nazım Hikmet’in “başını eğdiremediği kadındır”* bazılarına göre, eşleri konuşulur bazen de. Peki, gerçekte kimdir Suat Derviş?
Yaşamı boyunca içinde bulunduğu çağ ve toplumun bir kadının özgürce kendini ifade etmesine izin vermemesiyle mücadele etti Virginia Woolf yaşamı boyunca.
En az özgür ve en az eşitken, özgürlük ve eşitlik yolunun en önünde kahramanlaşan; tarihi peşlerinden sürükledikleri halde tarih kitaplarında dahi yer alamayan kadınlar.
Filistinli kadınların işgale karşı mücadelede yerleri bambaşka... Bu kadınlardan birisi Delal Said el Mağribi. Delal, Filistin’de işgale karşı direnen kadınlar kuşağının bir devamıydı.
Yıldızlara, yaşadığımız evrene dair bugün bildiklerimizde kadınların büyük payı olduğunu biliyor muydunuz? Kemerlerinizi bağlayın, gökbilim tarihine ucuz işçi olarak girebilmiş kadınları okuyacaksınız
1828 yılında ekmek fiyatlarının zamlanmasına tepki gösteren izmirli kadınlar, 3 gün boyunca sokakları işgal etti. Gerçekleştirilen protesto sonunda zam geri alındı.
Maya kadınları acılarını, dirençlerini, yaşama isteklerini ilmek ilmek işleyerek hayatta kalmaya, hayat vermeye devam ediyor.
Bugün Dünya Madenciler Günü. Madenci eşlerini düşündünüz mü hiç? Kocasını kilometrelerce yerin altına yollarken, eve dönüp dönmeyeceği korkusu içinde bütün gün evde ‘çalışırken’…
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak bildiğimiz hastanenin bundan yıllar evvel sadece kadınlara sağlık hizmeti verdiğini sonrasında ise bir hapishaneye dönüştürüldüğünü biliyor muydunuz?
Erkeğin aile içinde kadına şiddeti sadece günümüzde değil, geçmişte de hayli yaygındı. Konu kadınlar tarafından dile getirilmiş, ‘Kocalara İnsaf’, ‘Koca Ne Demek?’ gibi başlıklı yazılarda işlenmişti.
Kadınların iş yaşamına katılabilmesi hatta evden çıkabilmesi çok kolay olmadı tabii. Özellikle de şimdilerde ‘kadın işi’ olarak görülen pek çok ‘devlet işi’ne kadınların girmesi işte böyle başladı...
1700’lü yılların sonunda ABD'de köle ve siyahi olmanın getirdiği zorluklarla mücadele edip, tarihe geçen bir kadınla tanıştırıyoruz sizi. Bu yaşam mücadelesini başlatan soru: ‘Ben kadın değil miyim?’
Giysi kadın bedenini denetlemek için kullanılan araçlardan biridir. Kadınların kapalı mı açık mı, kısa mı, uzun mu giyineceğine sadece din değil devlet de tarih boyunca müdahale etmiştir.
Tam bir yüzyıl önce Osmanlı’da nikah ve aile ile ilgili ilk hukuki düzenlemeler hayata geçirilirken, Ekim devrimiyle kurulan Sovyetler Birliği ise dinlerden bağımsız bir nikahı yasalaştırıyordu.
Bir yandan kadınlara neyi hak edip etmedikleri dikte ediliyor diğer yandan kadınların kazanımlarını ortadan kaldırmaya, kadınları yüz yıl öncesinin hak yoksunu koşullarına mahkum etmeye çalışıyorlar.
Sabah kahvaltılarını sıcacık yapan, öğle koşuşturmacasında bir mola olan, akşam günün yorgunluğunu alan yine çay. Çayın bu gücü nereden geliyor diye merak ediyor musunuz? Elbette tarihten!
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.