Kate Mullany: İlk kadın çamaşırcılar sendikasının göçmen örgütçüsü
Kate, günde 12-14 saat çalışıp haftada 3 dolar ancak kazanabilen, bedenleri kimyasal yanıklarıyla dolu olan çamaşırcı kadınları örgütledi ve ilk kadın sendikasını kurdu.

İrlandalı bir göçmen olan Kate Mullany, Amerika’nın Michigan eyaletine bağlı bir kent olan Troy’da çamaşırcılık yapıyordu ve 1864 yılında 300 kadını örgütleyerek ülkenin ilk kadın işçi sendikasını kurdu. Mullany, 1920'de kadınların oy kullanma hakkını elde etmesinden çok önce Ulusal İşçi Kongresi'ne seçilen ilk kadın oldu.

Mullany, İrlanda’daki patates kıtlığının yarattığı açlıktan kaçarak Amerika’ya gelen göçmen ailesinin dört çocuğundan ikincisiydi. 19 yaşına geldiğinde babasını kaybetmişti, annesi hastaydı ve ailesinin geçimini Mullany sağlamak zorundaydı. Troy'un 14 ticari çamaşırhanesinden birinde haftada 3 ila 4 dolar kazanıyordu. Çamaşırcı kızlar günde 12 ila 14 saati, o dönemde moda olan keten yakaları yıkamak, ağartmak, kolalamak, kurutmak ve ütülemekle geçiriyorlardı. Kadınlar kimyasallar ve ütüler yüzünden sık sık yanıyorlardı. Mullany ve Yaka Çamaşırcıları Sendikası'ndaki diğer kadınlar grev kararı alarak büyük bir risk aldılar. Çamaşırhane sahipleri önemli bir zam yapmayı ve yakaları preslemek için kullanılan haşlayıcı kolalama makineleri için güvenlik önlemleri almayı kabul edene kadar beş buçuk gün boyunca iş bıraktılar.

Yaka Çamaşırcıları Sendikası ilk gerçek kadın sendikası olarak adlandırılır, 1870 yılında kâğıt yaka icat edilene ve yaka çamaşırhaneleri kullanılmaz hale gelene kadar da var olmaya devam etmiştir.

Mullany, grev günleri sona erdikten sonra John Fogarty ile evlendi. Çiftin çocukları olmadı. Mullany 17 Ağustos 1906'da annesinin Sekizinci Cadde'deki evinde hayatını kaybetti ve Troy'daki Aziz Peter Mezarlığı'na gömüldü.

22 Şubat 2014’te, Troy’da kurulan Yaka Çamaşırcıları Sendikası’nın kuruluşunun 150. yılı anısına bir yürüyüş düzenlendi. Fotoğraf, Cindy Schultz tarafından bu yürüyüşte çekildi. 

ÖRGÜTLÜ EMEĞİN KAZANIMLARINI UNUTMAMAK…

Kate Mullany'nin hayatına ilişkin ayrıntılar son derece az. Yıllardır kayıtlar taranmasına rağmen kimse onun bir resmini bulamadı. Mullany'nin 2000 yılında Ulusal Kadın Onur Listesi'ne girmesinin yanında yer alan çizim bir sanatçının tahmini.

Arkasında yazılı hiçbir söz bırakmadı, pek çok kişi ses çıkarmazken ona neyin ilham verdiğine dair bir fikir vermedi.

Mullany’nin cesaretinden ilham alanlara, onun hayatını onu tanımayan yepyeni bir kitle için yorumlamak, örgütlü emeğin kökleri ve bugün kabul ettiğimiz haftalık 40 saat çalışma süresi, sağlık sigortası ve güvenli çalışma koşullarını güvence altına alma çabaları hakkında yerel bir hikaye sunmak kaldı.


1973’te gönüllüler tarafından kurulan ve yönetilen “Emek Tarihinin Ünlü Yüzleri” Salonu’nun yöneticilerinden Shawn Ellis, "İnsanlara emeğin hikayelerini ve bazı durumlarda insanların örgütlenme hakkı için öldüğünü hatırlatmak için yapabileceğimiz her şeyi yapmamız gerekiyor" diyor. Salonda hikayeleri paylaşılan isimler arasında efsanevi örgütçü Mary Harris Jones, nam-ı diğer Jones Ana da bulunuyor. Mullany’nin hikayesi bu salonda 2016 yılında yer almaya başladı.


MULLANY’NİN EVİNİ BUGÜNE TAŞIMAK

Loudonville’deki Amerikan Emek Tarihi Merkezi yöneticisi Paul Cole, "Eğer bir Vanderbilt, Whitney ya da Rockefeller iseniz, hakkınızda çok şey yazılır ve portreleriniz yapılır, ancak emekçilerin hikayeleri unutulmaya meyillidir" diyor.

Örgütlediği büyük çamaşırcı kadınlar grevinden sonra Mullany'nin annesi Bridget, Sekizinci Cadde'deki iki katlı tuğla bir ev satın alarak ailesini bu evdeki bir odaya taşımıştı ve diğer beş odayı da kiraya vererek yaşamaya çalışmıştı. Bu dul bir kadın için alışılmadık bir başarı ve bir göçmen için çok büyük bir adımdı. Çünkü o dönemde İrlanda'da İrlandalı Katoliklerin mülk sahibi olması yasadışıydı.

Emekli bir öğretmen olan Cole, Mullany’nin yaşadığı o üçüncü kattaki daireyi 1870'lerdeki görünümüne kavuşturmak için bağış yapanları ve emekleriyle katkı sunanları bir araya getirdi. Bu çaba kentteki işçilerin de desteğini aldı.

* Nisa Demirel www.timesunion.com’da yer alan Leigh Hornbeck’in yazısını düzenleyerek Ekmek ve Gül için çevirdi.


İlgili haberler
Türkiye'den Amerika'ya işçilikten sendika başkanlı...

Alice Peurala, Türkiye’den Amerika’ya göçe mecbur bırakılmış Ermeni bir ailenin kızı. 14 yaşında çal...

GÜNÜN İLKİ: Maden işçilerine kadın başkan

İsveç’te maden ve metal işkolunda örgütlü IF Metall Federasyonu’nda ilk kez bir kadın başkanlığa seç...

GÜNÜN BELLEĞİ: Dünyanın ilk kadın sendika başkanı...

O, işçi sınıfının kurtuluşu için elinden gelenden daha fazlasını yapan, kadın işçiler için örnek ola...