Sovyetler Birliği'nde kullanılan “yerel yönetim” kavramı, esasen idari yapının çeşitli düzeylerini kapsamaktadır. Tüm Birlik, Birlik Cumhuriyeti ve Özerk Cumhuriyet düzeyleri dışındaki tüm yönetim düzeyleri, SSCB anayasasında tanımlanan yerel yönetim kavramına dahildir. Bu aslında üç düzeyde yerel yönetimin olduğu anlamına gelir. Bu seviyelerin ilki ve en yükseği, doğrudan Cumhuriyet hükümetine bağlı olan tüm idari birimleri içerir: yani krais (yalnızca Rusya Cumhuriyeti'nde bulunan büyük bölgeler), oblastlar (iller), özerk oblastlar ve ulusal okruglar (bölgeler) ve daha büyükleri şehirler. Yerel yönetim idaresinin ikinci düzeyi, kırsal raionları (bölgeler), orta büyüklükteki kasabaları (doğrudan oblast, krai veya Özerk Cumhuriyet'e tabi olanlar) ve şehir raionlarını (büyük şehirlerdeki mahalleler) içerir. Yerel yönetimin üçüncü düzeyi köy Sovyetleri, yerleşim Sovyetleri ve küçük kasaba Sovyetlerini (raion denetimine tabi olanlar) içerir.
Sovyet sisteminde Batılı kapitalist devletlerdeki merkezi ve yerel yönetim ayrımını çizmek zor görünmektedir. En yüksek organlardan en alt organlara kadar tüm hükümet yapısı birleşik bir iktidar sistemi oluşturmakta ve demokratik merkeziyetçilik ilkesini yansıtmaktadır. Sosyalist planlama, Sovyet toplumunun temelidir ve yerel Sovyetlerin ve onların yürütme organlarının tüm faaliyetlerinin dayanak noktasıdır. Ekonomik ve kültürel kalkınmaya yönelik ulusal planın yalnızca bir bölümü olan yerel plan, yerel Sovyetin tüm kararlarının ve tüm örgütlenmesinin temelini oluşturur. Bu planı gerçekleştirmek için yerel yönetimin tüm bölümlerinin, İcra Komitelerinin, departmanlarının ve kurullarının, daimi komisyonlarının vb. yıllık, üç aylık ve aylık planlara sıkı sıkıya bağlı kalması gerekmektedir. Bu nedenle herhangi bir yerel yönetimin yapısındaki kilit bölümler kaçınılmaz olarak Bütçe Departmanı ve Planlama Komisyonudur.
1936 yılı itibariyle tüm Sovyetlerin ve tüm Yürütme Komitelerinin doğrudan seçilmesi uygulamasına geçilmiştir. 18 yaş üzerindeki herkes oy hakkına sahiptir ve yerel yönetimin her kademesinde oylamaya katılır. Yerel yönetimin her kademesine seçimler iki yılda bir yapılır. Tüm yerel Sovyetler, seçimden sonraki ilk Sovyet toplantısında başkanlarını, başkan yardımcılarını, sekreterlerini ve Yürütme Komitesi üyelerini seçerler.
ODA BAŞINA 13 KİŞİ
Çarlık Rusya döneminde emekçilerin barınma koşulları insanca bir yaşamın oldukça uzağındaydı. İşçi konutlarında ne ışık ne su ne de kanalizasyon bulunuyor, işçi aileleri koğuş denilen odalarda birbirlerinden keten perdeyle ayrılan yataklarda kalıyordu. 1912 nüfus sayımına göre Moskova’nın kenar mahallelerinde 327 bin kişi -o zamanki şehir nüfusunun beşte biri- 24 bin 500 odayı paylaşıyordu. Bu, oda başına yaklaşık 13 kişi demekti. Aynı yıl Petersburg’da sadece yatacak bir yeri olan kişilerin sayısı 150 bin, bodrumlarda yaşayanların sayısı 63 bindi. Dönemin burjuva istatistikçisi Werner durumun vahametini şöyle açıklıyordu: “Yatağın yarısını kiralayanları dikkate almazsak, daha kötü durumda olan bir grup da var. Bunlar, para karşılığı evlerde kalan ama belirli bir yerleri olmayan kişiler. Bunlar, günü gününe ev sahibinin gösterdiği yerlerde kalıyorlar, bugün sobanın üzerinde, yarın boş bir yatakta, bir başka gün yerde, koridorda veya iki kişilik bir yatağın boş kısmında… Bu kişilerin ne yatak çarşafları ne de giysileri mevcut. Hiç soyunmadan kendilerine gösterilen yerde yatıyorlar.”
YENİ KONUT KOŞULLARI
Birinci emperyalist savaş, işgal ve iç savaş döneminde Çarlık Rusya’nın zaten oldukça geri seviyedeki belediye hizmetleri neredeyse tamamen çöküntüye uğradı. Bu süreçte konutların yüzde 20’si tamamen tahrip oldu. Özellikle kentlerde ve sanayi merkezlerinde konut sorunu kendini tüm ağırlığı ile gösteriyordu. Nüfusun ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda belediye hizmetleri ve konut inşası sorunları 1926 sonrasında daha da ciddi bir biçimde ele alındı. “En kısa sürede, en konforlu ve en fazla konutun inşa edilmesi” ilkesinden yola çıkılarak eski konutların onarımı ve büyük ev komplekslerinin inşasına girişildi.
TEMİZLİK KADINLARIN YÜKÜ OLMAKTAN ÇIKTI
Emekçiler cumhuriyetinin gündemine aldığı yeni konut koşulları, gündelik yaşamı ve kadınların konumunu da ciddi biçimde etkiledi. Ortak konutlar özel evlerden daha iyi donatılmış hale getirildi. Konutlara elektrik, yakıt, sıcak su, ortak mutfaklar ve çamaşırhaneler sağlandı. Kreşler, çocuk bahçeleri kuruldu. Ortak konutlarda temizlik işini ailenin kadınları değil, temizliği meslek edinenler yapıyordu. Kollontay bu konutların kadınların yaşamlarındaki etkisine dair şu yorumda bulunmaktadır: “Bugünkü geçiş döneminde, devrim deneyimizin doğruladığı şey, ortak konutların sadece şehir ekonomisi yönünden konut sorununu en akılcı biçimde çözüldüğü değil, inkâr edilemez biçimde, aile ile mesleki çalışmayı bağdaştırmasını sağlayacak koşulları yaratarak çalışan kadınların yaşamını kolaylaştırdığıdır. Farklı gereksinimlere, farklı beğenilere yanıt veren değişik tipteki ortak konutlar arttığı ölçüde, aile ekonomisinin zayıflaması, gederek kaybolması kaçınılmaz ve doğaldır da… Özel hane sınırları içine kapalı bu bireysel ekonominin kaybolması, bugünkü burjuva aleminin temel ilişkilerini de zayıflatacaktır. Bir tüketim ünitesi olmaktan çıkan aile, bugünkü biçimiyle var olmayacaktır artık... Özgürleşecek, serpilip gelişecektir. (…) 1920 yılında Moskova’da, 23 bin ev arasında 8 bin ortak konut ve bekar evi bulunuyordu, yani evlerin yüzde 40'ı ortak konut durumundaydı. Demek ki kuruluşunun ilk yıllarından başlayarak emekçiler cumhuriyeti, üretimi ve ekonomi sistemini kökten değiştirirken, kadının üretici olmayan ev işlerinden derece derece ama geri dönülmez bir biçimde uzaklaşması için zorunlu olan koşulları da yaratmaya başladı.”
DÖRT DUVARIN ÖTESİ: AŞEVLERİ, HALK KANTİNLERİ…
Sovyet iktidarının kurulmasından iç savaşın bitimine kadarki süreçte öncelikli olarak şehirlerde ve sanayi merkezlerinde Komünist Partisinin ve Jenotdel’in önderliğinde ücretsiz çocuk yuvaları, kamu aşevleri ve çamaşırhaneler kurulmaya başlandı. Emekçiler cumhuriyeti, 1918 ilkbaharından itibaren bütün kentlerde kolektif beslenme ilkesini kabul etti ve büyük kentlerden başlayarak zaman içerisinde uygulamaya koydu. Aile ekonomisinin yerini belediye kantinleri ve çocuklar için bedava yemek dağıtımı almaya başladı. 1919-1920 yıllarında Petrograd halkının yüzde 90‘ı kolektif beslenmeye kayıtlıydı. Moskova'da halkın yüzde 60'ından fazlası düzenli olarak kantinlere gidiyordu. 1920'de kolektif beslenme kurumları çocuklar dahil 12 milyon kentliye, şu ya da bu biçimde, hizmet ediyordu. Yalnızca bu gelişmenin bile kadınların yaşamlarında hatırı sayılır bir değişiklik yarattığı açıktı. Kadın için köleleştirici olan mutfak, ailenin var olması için zorunlu olmaktan çıkmıştı.
ÇOCUKLARA BİR ÖĞÜN ÜCRETSİZ YEMEK TEKİL EV İDARESİNİ GERİLETİYOR
Savaş ve iç savaşın yarattığı tahribatın sonucunda yaşanan açlık ve kıtlığın zorunlu kıldığı besin maddelerinin dağıtımının örgütlenmesinin zorunluluğu, çocuk yuvalarının ve kamu aşevlerinin en yaygın şekilde örgütlenmesini hem kolaylaştırdı hem de zorunlu kıldı. 1918’den itibaren tüm şehirlerde hayata geçirilmeye çalışılan kamusal halk kantinleri büyük rağbet görüyordu. Yerel sovyetler, kamu halk kantinlerinin yanı sıra çocuklar ve gençler için bir öğün ücretsiz öğle yemeği de sağlıyordu. Ülkenin içinde bulunduğu zorlu koşullara rağmen hayata geçirilen bu sisteme dair Kollontay şunları söylüyordu: “Yerel sovyetlerin kamu halk kantinleri ve çocuklar ve gençler için verdiği ücretsiz öğle yemeği, tekil ev idaresini geriletiyor. Kamu halk kantinlerinin genişletilmesi ve tüm toplum için gerçekleştirilmesi yoksulluğumuz ve malların eksikliği nedeniyle engelleniyor. Ama prensip olarak şimdiden bu kolektif beslenme sistemini pratikte uyguluyoruz ve gerekli dağıtım ağlarını kuruyoruz.”
ÜCRETSİZ KREŞLER, SPOR MERKEZLERİ, KAMPLAR…
Başta sanayi kentlerinde olmak üzere işçi ve memur anneler için belediye kreşleri ve çocuk yuvaları bulunuyordu. En başta çocuk bakımı ve eğitiminden anlayan uzman elemanların sayısı oldukça azdı. Dolayısıyla var olan çocuk yuvalarında -bazen bir uzmanın yönetiminde- o zamana kadar ev kadını olan kadınlar çalışıyordu. Devrimden sonra sayısı gitgide artan çocuk yuvaları, kamu halk kantinleri ve çamaşırhaneleri işaret eden Komünist Partisi, emekçi kadınlar başta olmak üzere emekçileri yeni toplumun inşası için tüm güçleriyle ortak çalışmaya çağırıyordu. Tüm-Rusya Sovyet Kongresinde emekçi kadınlara yapılan çağrı şöyleydi: “Kadınların ev içindeki üretici olmayan çalışmasının ve çocuk bakımı yükünün azaltılması için Yerel Sovyetlerin 8. Kongresi işçi kadınları cesaretlendirmeyi ve onların inisiyatifi ve faaliyeti ile köyde ve şehirde komün evlerinin, giysi ve iç çamaşır tamirhanelerinin örgütlenmesi, temizlikçi kadınlar birliklerinin kurulmasının örgütlenmesi, çocuk yurtları, ortak çamaşırhaneler ve aşevlerinin kurulması gibi toplumsal kuruluşların reformunu, komünist inşanın başlangıcını destekleme yükümlülüğünü üstlenir.”
Hafta sonu ve okul sonrası için çocuk kulüpleri ve çocukların boş zamanlarını spor ve kültürel faaliyetler ile geçirebilecekleri merkezler, okul tatilleri için çocuk kampları, çocuklar için danışma merkezleri, çocuk yurtları ve komünleri kuruluyordu… 1932’ye gelindiğinde Sovyetlerde 65 bin çocuk kreşi, 217 bin çocuk yuvası, 506 bin çocuk bahçesi, 2 bin 692 çocuk danışma merkezi bulunuyordu. 4 milyon 200 bin çocuğa fabrikaların, kolektif çiftliklerin kreş ve yuvalarında, Sovyet çocuk yuvalarında ve bazı ev komünlerinin çocuk yuvalarında bakılmaktaydı. Sormovo, Çelyabinsk gibi kimi sanayi kentlerinde çocukların yüzde 100’ü çocuk yurtlarına kayıtlıydı.
KADINLARIN KARAR ALMA SÜREÇLERİNE KATILIMI
Yeni toplumsal düzeni kurmak, milyonlarca kadının aktif katılımı olmadan mümkün değildi. Sovyet devleti, yerelden genele tüm yönetim kademelerinde kadınların erkeklerle eşit konuma gelmesi için çaba harcıyordu. Delege toplantıları bu süreçte geniş işçi emekçi kadın kitlelerinin siyasete katılımı için en önemli araçlardan biriydi. Siyasetle ilişkisi bulunmayan kadın yığınlarını partiye ve sovyetlere yakınlaştırmak için geliştirilen bir yöntem olarak delege toplantıları, henüz ulaşılamayan kadın kitlelerine ulaşmak, kadınları ülkenin siyasal yaşamına ve sosyalizmin inşasına seferber etmek için aydınlatmayı ve harekete geçirmeyi amaçlıyordu.
Kentlerde her işletmede, her mahallede, kırsalda ise her köyde tüm kadınlar toplantılara çağrılıyor ve aralarından delegeler seçiliyordu. Başlarda her delege ortalama 40-50 kadını temsil ediyor ve görev süresi 3-6 ayı buluyordu, bu süreden sonra tekrar seçilebilmenin önü açıktı. Delegeler haftada bir ilçe delege toplantılarına katılıyordu. Bu toplantılar neticesinde seçmenlerine rapor vermekle yükümlüydüler. Seçmenlerin istek, şikâyet ve önerileri delegeler aracılığıyla ilçe toplantılarında dile getiriliyor, kadınlar bu konular üzerine tartışarak karar alma süreçlerine katılıyordu. Delege kadınlar okur-yazarlık kampanyası, çocuk yuvalarının kurulması, sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması gibi faaliyetlerde aktif rol üstleniyorlardı. Parti ve sovyetlerin işçi ve köylü kadın kitleleri içinden kazandıkları aktif komünist kadınların birçoğu delege okullarında yetişmişti. 1930’lu yılların sonlarında 15-60 yaş arasında yaklaşık 40 milyon kadını temsil eden, 27 bin delege toplantısında seçilmiş 800 bin delege kadın bulunuyordu.
MOSKOVA SOVYETİ SEÇİMLERİ: EMEKÇİ KADINLAR YÖNETİME!
Daha 1920’de Lenin kadınların yönetici organlarda yer almasına ilişkin Moskova Sovyeti seçimlerinde şu sözleri söylemektedir: “Emekçi kadınlar seçimlerde daha büyük rol almalıdır (…) Biz emekçi kadınların yalnızca yasa önünde değil, pratikte de emekçi erkeklerle eşit konumda olmalarını istiyoruz. Bunun sağlanması için, emekçi kadınlar, toplumsallaştırılmış işletmelerin ve devletin yönetiminde giderek daha büyük görevler almalıdırlar. Yönetimde görev almakla, kadınlar, hızlı bir biçimde öğrenecekler ve erkeklere yetişeceklerdir. Sovyetlere gerek komünist gerekse partisiz daha çok emekçi kadın seçin. İşlerini mantıklı ve bilinçli bir biçimde yapabilen dürüst emekçiler oldukları sürece, partinin üyesi olmasalar da emekçi kadınları Moskova Sovyeti’ne seçin! Moskova Sovyeti’ne daha fazla emekçi kadın gönderin. Moskova proletaryasının zafer için savaşmak, eski eşitsizliklere, kadınların eski burjuva düzenince aşağılanmasına karşı mücadele etmek için her şeyi yapmaya hazır olduğunu ve fiilen de yaptığını sergilemesine olanak tanıyın! Kadınlar için tam bir özgürlük kazanılmadığı sürece proletarya özgürlüğünü eksiksiz biçimde kazanamaz!”
Kaynaklar:
Halkın Devlet Yönetimine Katılımı Üzerine
Rusya'da 1917 Sosyalist Ekim Devrimi ve Kadınların Kurtuluşu
Marksizm ve Cinsel Devrim
Continuity and change in soviet local government, 1947–1957.
Fotoğraf: Vyacheslav Argenberg
İlgili haberler
Vera Mihaylovna Veliçkina: Sovyetlerde çocuklara b...
Çocuklar için okullarda bir öğün ücretsiz öğle yemeği uygulaması ve ücretsiz kantinler zorlu yıllard...
Sovyetler Birliğinde kentler ve kadın
Bir düşün ötesinde: Sovyet devriminden sonra ortak konutlar özel evlerden daha iyi donatıldı, ortak...
8 Mart'ın tarihi, işçi, emekçi kadınların mücadele...
Dünyanın dört bir yerinde aynı gün kadınların sokağa çıktığı, mücadelelerinin bir aracı olarak kulla...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.