Üniversiteli kadınlardan 8 Mart izlenimleri: Örgütlü ve birlikte mücadeleden başka yol yok
İzmir 8 Mart eyleminin bir parçası olan, eylemin kendilerine güç kattığını söyleyen üniversiteli kadınlar yazdı: Haklarımız ve hayatlarımız için mücadele ederken, iki ayrı eylem yapılması niye?

İzmir Kadın Platformunun örgütlediği 8 Mart yürüyüşüne katılan Ege Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi ve İzmir Demokrasi Üniversitesinden genç kadınlar, duygu ve düşüncelerini Ekmek ve Gül’e yazdıkları mektuplarla paylaştı. Kalabalığın kendilerini güçlü hissettirdiğini, polis barikatına karşı verilen direniş ve dayanışmanın cesaretlendirdiğini söyleyen kadınlar, iki ayrı yürüyüş yapılmasını eleştirerek birleşik mücadelenin önemine vurgu yapıyor…

‘EMEKÇİ KADINLARIN HAKLARINI SÖKE SÖKE ALDIĞI GÜNLER İÇİN…’

Rukiye KURNAZ-Ege Üniversitesi

Öncelikle ilk katıldığım eylem 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde İzmir Kadın Platformunun çağrısıyla yapılan yürüyüş olmuştu ve çok heyecanlıydım. O kalabalığın arasında sloganlar atılmaya başlayınca ilk başlarda bağırmaktan çekinmiştim. Sonrasında ise o muazzam kalabalığın tek bir ses olup taleplerimizi haykırması beni yüreklendirdi. Bu sebeple 8 Mart eylemini iple çekiyordum. Heyecanla 8 Mart’ın geleceği günü beklerken iki ayrı yürüyüşün olacağını öğrendim. İKP’nin örgütlediği 25 Kasım’daki o muazzam kalabalığı düşününce, böylesi bir dönemde hem de birleşik mücadele zemini varken feministlerin ayrı bir yürüyüş örgütlemeleri bugün yapılacak en son şey olmalıydı bence… Bu bölünme nedeniyle grubun büyüklüğünün azalacağı yönünde endişem vardı ancak toplanma alanına gittiğimde beklediğimin çok üstünde bir kalabalık olduğunu gördüm ve çok sevindim. Ancak bir başka sorunla karşılaştık: Polis barikatı. Caddenin başından sonuna kadar her yer polislerle sarılmıştı. Sanki olağanüstü bir hal varmış gibi kadınların önüne bu kadar polisin yığılması, yürüyüşün önünü kesme girişiminde bulunulması bu ülkedeki kadın ve kadın sorunlarına verilen önemin somut bir örneğiydi adeta… Fakat birlikteliğimiz bizi durdurmak isteyenleri ezip geçti ve yürüyüşümüzü gerçekleştirdik. Öte yandan yürüyüşte her yaştan kadınların yer alması; çevredekilerin büyük oranda ilgisini çekmesi ve bizleri desteklemesi de beni ayrı mutlu etti. Kısaca. 8 Mart bana bir kez daha örgütlü mücadele vermenin ve birlik olmanın önemini hatırlattı. Bu mücadelemizin giderek büyüdüğü ve emekçi kadınların haklarını söke söke aldığı günlere…

‘NE KADAR GÜÇLÜ OLDUĞUMUZU HATIRLADIM’
Simge EROL-Ege Üniversitesi
8 Mart yürüyüşüne ilk katılışım olacağı için oldukça heyecanlıydım. Çok güzel geçeceğine emin olmama karşın iki farklı zamanda yapılacağı ve bölünmeler olacağı için yeteri kadar ses getirememesinden endişe ediyordum. Fakat her şeye rağmen çok coşkulu ve kalabalık bir yürüyüş oldu. Özellikle, hiç tanımadığım insanların birbirlerine sahip çıkıp polis müdahalelerine karşı korumaya çalışması güvende hissetmemi sağladı. Aynı zamanda; yağmura rağmen yılmadan onlarca kadınla birlikte yürümek, barikatları beraber yıkmak, aynı inat ve dirençle sloganlar atmak aslında ne kadar güçlü olduğumuzu ve eğer birleşirsek tüm bu sömürü ve eşitsizlikleri bitirebileceğimizi bir kez daha hatırlattı. Umarım herkes bu sayede, kadınların gücünün hafife alınmaması gerektiğini ve kadınlar olmadan radikal bir değişimden söz edilemeyeceğini biraz olsun fark edebilmiştir.
‘UNUTMAK İSTEMEYECEĞİM BİR GÜNDÜ’

Nehir KAZANCI-Ege Üniversitesi

Bu yıl ilk defa bir 8 Mart yürüyüşüne katıldım ve yağan doluya, polislerin barikatlarına rağmen hep beraber ve coşkuyla yürüyüşü tamamlamamız beni gerçekten çok etkiledi. Basın açıklamasının az duyulması ya da sloganların birbirine karışması gibi sorunlar beni rahatsız etmedi. Fakat benim 8 Mart’tan beklentim emekçi ve mücadeleci kadınlar olarak hep birlikte alanlarda olabilmekti ancak maalesef iki ayrı yürüyüş yapıldı bu yıl. Kadınlar olarak mücadelemizi birlikte sürdürebilseydik hem sesimizi daha çok duyurmuş olacağımızı hem de günün anlamını daha da hissedebileceğimizi düşünüyorum, umarım seneye böyle olur. Yine de unutmak istemeyeceğim ve kadın olarak çok güçlü hissettiğim bir gündü.

‘BİLİYORUM, YALNIZ DEĞİLİZ’
Simay AKTAŞLI/Ege Üniversitesi
Bu yürüyüş benim ilk 8 Mart yürüyüşümdü o yüzden hem heyecanlı hem de meraklıydım. Alsancak’a gittiğimiz zaman polis olmasını bekliyordum ancak gördüğüm polis sayısı inanılmazdı. O kadar polisi bir arada görünce insan ister istemez hem çekiniyor hem de sinirleniyor. Bu kadar haklı bir eylemin yaratabileceği riskler(!) için alınan önlemin onda biri keşke ülkemizdeki başka olaylar için de alınsa diye düşünmeden edemedim. Ama oraya gidip de o kadar kadının yan yana birbirine destek verdiğini görmek gerçekten inanılmaz güzel bir histi. Yalnız olmadığımızı zaten biliyordum ancak böyle somut bir şekilde görmek yer yer gözlerimi doldurdu. Yürüyüş sırasında yağmur yağmaya başlamasına hatta dolu yağmasına rağmen dağılmayıp kol kola durmaya devam etmemiz haklı bir gururu da beraberinde getirdi tabii ki. Bazen ayrışsak ve fikir ayrılıklarına düşsek bile hepimizin tek bir gayesi olduğuna inanıyorum ve onu başarana kadar da her türlü engele karşı koyup birlik olabileceğimize tüm kalbimle inanıyorum.
‘ORTAK TALEPLER ORTAK MÜCADELEYLE YÜRÜTÜLMELİ’

Melisa GÖNEN-Ege Üniversitesi

Kadınların benzer talepler için dayanışma gösterdiği bir ortamda bulunduğum süreç bana ortak talepler için mücadelenin de ortaklaşa yürütülmesi gerektiğini gösterdi. Taleplerimizi duyurmak için yağmur altında aynı şemsiyelerin altında sesimizi yükseltmeye devam ettik. Biz tüm zorluklara ve baskıya rağmen o gün o şemsiyelerin altında birbirimizi kolladık ve dayanışmamızdan vazgeçmedik. Dayanışmamızı büyüterek taleplerimizi kazanıma dönüştürmeye devam edeceğiz.

‘EŞİTSİZLİKLERİN, ŞİDDETİN, MAĞDURİYETİN SON BULMASI İÇİN HER DAİM VARIM’
Ayşe ELVAN-İzmir Demokrasi Üniversitesi
Bazı insanlar 8 Mart’ı çevresindeki kadınlara hediye verilen bir gün olarak sıradanlaştırır, bazıları her günün kadınlar günü olması gerektiğini iddia ederek bugünün tarihsel geçmişini yok sayar ve önemli bir şekilde değerlendirilmesinin karşısında durur. Bu sene kadınların yıllar öncesinde de olduğu gibi günümüze kadar karşılaştığı türlü adaletsizliklere karşı birlik ve beraberlik içinde bir araya gelerek günü amacına uygun kutlanmasının bir parçası olmak istedim.
8 Mart yürüyüşüne katılmam sonucu benim gibi orada bulunan herkesin kadın dayanışması adına bir araya gelmiş olmasını ve polis müdahalesi süresince bile kimsenin vazgeçmediğini görmek çok etkileyiciydi. Yedisinden yetmişine birçok insanın zorlu hava koşullarına rağmen sloganlarıyla kararlı bir tutum içerisinde devam etmesi toplumun var olan düzenden memnun olmadığının aynı zamanda da memnuniyetsizliğini gösterebilecek yürekli ve vicdanlı insanlarla umudun var olduğunun göstergesidir. En büyük ümidim gelecek günlerin hak ve hukuk arayışımızda mücadele ile örülü günler olması… Ülkemizdeki ve dünyadaki emekçi kadınların gerek iş ve gerek aile hayatında karşılaştığı eşitsizliklerin, şiddetin, mağduriyetin son bulması için, özgür bir yaşam için ses çıkarmaya ben daima varım.
EŞİT, ÖZGÜR, ŞİDDETSİZ YAŞAMAK İSTERKEN BÖLÜNMEK NİYE?

Merve ARCA-Dokuz Eylül Üniversitesi

Dün hayatımda ilk kez 8 Mart yürüyüşüne katıldım. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki eleştirdiğim birçok nokta olmasına rağmen daha önce katılmadığım için kendini mahcup hissettim. Özellikle katılmama nedenlerimi düşündükçe! Fırsat bulamama, gerek duymama… Gördüm ki kadın haklarını savunurken yanında büyük ve coşkulu bir güç olduğunu bilmek umut vadediyor. Aslında ihtiyaç duyduğumuz tek şey yalnız ve güçsüz olmadığımızı bilmek ve bunu daima hatırlamakmış. Yürüyüşe katılmadan önce içimde bir korku vardı. Malum olduğu üzere polis müdahalesinin rolünün ne olacağını, gidene kadar düşünüp durdum. Bunun yanında slogan atabilecek miyim, herhangi bir müdahale olursa ne yapacağım diye durmadan düşündüm. Aşırı gergin olmakla birlikte merak da ediyordum. Arkadaşlarımla birlikte alana yürüdük diğer arkadaşlarımızla buluşup toplaştık, dövizler dağıtıldı hareket etmek üzereyken beklendiği gibi barikatlar kuruldu polisler dizildi. En büyük korkum buydu ama polisle karşı karşıya gelince yanımdaki kadın arkadaşlarımın coşkusunu, cesaretini gördükçe heyecanlandım ve korkumu yenmeye başladım. Polis müdahalesi ile bocalarken aniden yağmur yağmaya başladı, kalabalık dağılacak diye endişelendim fakat tam tersi oldu. Kimse dağılmadı aksine ortam daha da alevlendi, kalabalığa kalabalıklar katıldı.

Nihayet polisler geri çekildi ve müthiş bir ambiyans ve coşkuyla yürüyüşümüz başladı. Beklediğimden kat kat daha güçlü bir mitingdi. Kadınlar haykırdıkça cesaretlendim. Esnafın ve oradan geçenlerin bize olan ilgisine şahit oldukça mutlu oldum. Korkularımın yittiğini fark edince heveslendim.

Yürüyüş esnasında pankartları, dövizleri okurken gözüme takıldı; “Gülistan Doku nerede?” dövizi içimden bir parça kopardı ve gerçek amacımızın ne olduğunu anladım. O an aklıma bir şey daha takıldı; biz kadınlar kaybolmak, ölmek, öldürülmek, sömürülmek, ötekileştirilmek istemiyoruz. Özgürce yaşamak, haklarımızdan yararlanmak için mücadele ediyoruz. Buna karşılık kadınların böyle bir günde farklılaşmalarını, gruplaşmalarını birlik olamamasını çok tehlikeli buldum. Tüm kadınların eş zamanlı olarak bölünüp, parçalanmadan tek bir alanda ortak bir amaçla durmalarını beklerdim. Bizi ezmeye çalışanlara karşı vermemiz gereken savaş kendi içimizde patlak vermiş, bir olmadıkça aynı telden çalmadıkça istediğimiz kadar mücadele edelim hiçbir şeyi değiştiremeyiz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
8 Mart’ın ardından: Kadın eğitimciler şikayet etme...

Bu 8 Mart’ta işyerlerinde yaptığımız çalışmayla kadınların daha katılımcı, sözlerini söylemeye daha...

YTÜ öğrencisi kadınlar 8 Mart taleplerine dair kon...

Yıldız Teknik Üniversitesi'nden kadınlar YTÜ Kadın Çalışmaları Topluluğu'nun yaptığı röportajda 8 Ma...

8 Mart 2022 | Kadınlar işyerinde, sokakta, meydand...

Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü! Umudu ayakta tutmak için mücadele eden kadınların günü. Ülk...