Türkiye'de kürtajın tarihi
Türkiye'de 27 Mayıs 1983'te kürtaj yasal hale geldi. Aradan geçen 34 yılda kürtaj konusunda neler yaşandı, bugün kürtaj yaptırmak isteyen kadınlar neyle karşılaşıyor, birlikte tartışalım

Aslında kürtaj, Türkiye için de dünya için de henüz “tarih” olmuş bir tartışma değil. Ama aynı zamanda bu tartışmanın oldukça uzunca bir geçmişi var. Kürtaj meselesi yıllar boyu devletler tarafından kadınların sağlık, üreme hakkı, bireysel özgürlük meselesinden ziyade nüfus planlaması açısından ele alınan bir konu olduğundan gündeme geldiği her yerde karar aşamasında kadınların değil siyasilerin söz sahibi olduğu görülüyor. Bu durum Türkiye’de de böyle. 

Birinci Dünya Savaşı sonrası tüm dünyada baş gösteren “nüfus sorunu” özellikle 1911-22 yılları arasında Türkiye’de de yakıcı bir şekilde hissedildi. 1911’den 1922’ye kadar nüfus savaş, kıtlık, hastalık gibi nedenlerle yüzde otuzlara varan oranlarda azaldı. Yeni devletin kuruluşunda nüfus meselesi zenginlik, güçlülük, büyüklük kaynağı olarak görüldüğünden kürtaj ve nüfus planlaması da oldukça önemli bir nokta oldu. Çok çocuk için özendirici teşvikler getirilirken kürtaj da ağır cezalara tabi tutuldu. 1938’de evlenme yaşı erkeklerde 17’ye, kadınlarda 15’e indirildi. Gebeliği önleyici alet ve ilaçların satışı yasaklandı. Doğum kontrolü, kürtaj gibi konularda propaganda yapmak bile yasaklandı. Çocuk düşürmenin önüne geçmek için düşük yapan kadınlara nesli korumadığı gerekçesiyle ağır cezalar öngörüldü. Kürtaj yaptırmak “Türklüğe karşı ihanet” olarak değerlendirildi. Tüm bu uygulamalar Osmanlı’da zaten uygulanan kürtaj yasağını iyice pekiştirdi.
Ancak kürtaj yasağı dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de kadınların yaşamını riske atmaktan başka bir işe yaramadı. Yasak olmasına rağmen kürtaj yaptıran ya da çeşitli yöntemler kullanarak düşük yapan kadın sayısının oldukça yüksek olduğu biliniyor. Bu durum, 1950’li yılların sonlarına doğru artık bu konuda bir şeyler yapılması gerekliliğini ortaya çıkardı. 1965’te Nüfus Planlaması Hakkında Kanun ile nüfusu artırıcı politikalar terk edildi ve gebeliği önleyici alet ve ilaçların kullanımı yasak olmaktan çıkartıldı. Ancak kürtaj yasağı devam etti, sadece anne veya bebeğin sağlığının tehlikede olması gibi durumlar için sınırlar biraz genişletildi.

Dünya ve Türkiye’de kürtaj olgusuna bakışın değişmesinin altında yatan en büyük etken yasak olmasına rağmen kürtajın yaygın olarak milyonlarca kadın tarafından yapılmasıydı. Türkiye’de kürtaj yaptıran kadınların önemli bir bölümünü evli kadınlar oluşturmaktaydı. Bir diğer nedenin de yine nüfus politikalarından kaynaklandığı söylenebilir. Nüfus artışının hızlanması ve nüfus artışının getireceği sosyal ve ekonomik problemlerden duyulan korkuydu.
1970’li yıllarda doğum kontrolü ve kürtaj tartışmaları yeniden yoğunlaştı. Hekimler, kadın örgütleri, doğum kontrolünün gerekliliği ve kürtajın serbestleştirilmesi için raporlar hazırlayıp devletin “tıbbi sosyo ekonomik ve moral değerlere dayanan kürtajı bir devlet hizmeti olarak saymak ve ücretsiz yapmak” zorunda olduğunu dile getirdi.
Bir araştırmaya göre 1970’li yılların başında toplam 1.5 milyon doğum, 500 bin civarında da düşük oluyordu. 1979’da yapılan tahminlere göre yılda 500 bin düşük yapılıyor ve bu nedenle yaklaşık 25 bin kadın hayatını kaybediyordu. 1980’de doğurganlık dönemindeki kadınların yüzde 98’inin en az bir kere çocuk düşürmeye çalıştığı gözlendi. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 1981’de 450 bin düşük vakasından 350 bini kadınların kendi tercihiyle oluyordu.
Kürtajın yasak olması nedeniyle her yıl 10 ila 15 bin kadın düşük yaparken hayatını kaybediyor, en az bir o kadar kadın da sakat kalıyordu.
Kürtajın serbestleştirilmesine dair düşünce ve pratikler 12 Eylül darbesinden önce gündeme geldi. Ancak yasal olarak hayat bulması darbe sonrası mümkün olabildi, bunun için de yeni anayasa yapma süreci beklendi. Ve nihayet 27 Mayıs 1983’de 2827 sayılı “Nüfus Planlaması Hakkında Kanun” yayınlanarak aynı yılın Kasım ayında Türkiye’de kürtaj belirli kurallar dahilinde uygulanmaya başlandı.
(Türkiye’de 1983 yılında kabul edilen yasa burada. Yasa ile ilgili mevzuata da buradan ulaşabilirsiniz.)
Bu yeni yasaya göre hamileliğin ilk 10 haftasında kürtajın yasal zeminde yapılabilmesinin önü açıldı, tıbbi zorunluluk olması halinde 10 hafta sonrasında da yapılabilmesi sağlandı.
Kürtaj yasağının kaldırılması herkesin bu hakka kolayca ulaşabilmesi anlamına gelmiyordu tabi ki. 1980’lerde hastanelerde eğitimli personel bulunması ve hastanelerin duruma adaptasyonu oldukça uzun yıllar aldı. Pratikte bu hakkın kullanılabilmesinin önüne de sayısız engeller çıkarılsa da doğum kontrol tekniklerinin geri olması nedeniyle kürtaj yaptıran kadınların sayısında hızlı bir artış yaşandı. 90’larda yılda bir milyona yakın kadının kürtaj yaptığı belirtiliyor. Uluslararası Nüfus Planlaması Federasyonu’nun 1994 yılındaki raporuna göre, Avrupa’da kürtajın en yaygın yapıldığı ülkeler Türkiye ve Yunanistan.
Kürtaj yasal olduktan sonra da defalarca kez yeniden yeniden gündeme geldi. Son olarak bu tartışmayı yeniden gündeme taşıyan Tayyip Erdoğan oldu. Erdoğan’ın, Başbakan olduğu 2012 yılının Mayıs ayında “Kürtaj cinayettir, her kürtaj bir Uludere’dir” sözleri ile başlattığı tartışmanın ardından yasa bir değişiklik yapılmamasına rağmen kürtaj fiilen neredeyse yasaklandı.


HASTANELERDE KÜRTAJ YAPILMIYOR!

Erdoğan’ın açıklamaları üzerine süren tartışmanın ardından Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın yayınladığı rakamlar devlet hastanelerinde yasaya aykırı biçimde kürtajın adeta yasaklandığını ortaya koydu. Mor Çatı, İstanbul’da 37 kamu hastanesini telefonla arayarak kürtaj yapıp yapmadıklarını sordu ve alınan yanıtlar sonucu İstanbul’da sadece 3 kamu hastanesinde isteğe bağlı kürtaj yapıldığı ortaya çıktı. 12’si hiçbir şekilde kürtaj yapılmadıklarını, 17’si ise sadece tıbbi komplikasyonların zorunlu kıldığı durumlarda, heyet kararı ile kürtaj yaptıklarını söyledi. İsteğe bağlı kürtaj yaptığını söyleyen hastanelerden ise sadece 1 tanesi yasal sınır olan 10 haftaya kadar kürtaj yaptığını diğer iki hastane ise 8 haftaya kadar kürtaj yapabildiklerini belirtti.
İki hastanenin kadın doğum servisine ulaşılmadığı için kürtaj yapılıp yapılmadığında dair kesin bir bilgi alınamadı. 3 hastane ise kürtaj yapılıp yapılmadığı bilgisinin telefonda verilemeyeceği, bunun yasak olduğu belirtildi. Bunların yanı sıra kürtajda “fiili yasak”, sağlık sistemini tek bir çatı altında toplayan Medula sisteminde “isteğe bağlı kürtaj butonunun” kaldırılmasıyla da yasada değilse de uygulamada hayata geçirilmişti. 



KADINLARIN DEĞİŞMESİNİ İSTEDİĞİ MADDELER

* Ücretsiz, sağlıklı, erişilebilir ve güvenli koşullarda kürtaj uygulanarak gebeliğe son vermek isteyen kadınların bu hakkı güvenceye alınmalı, uygulamadaki fiili yasaklama sonlandırılmalı.
* Türk Ceza Kanunu’nun Çocuk Düşürme maddesi (madde 100), gebeliğin 10 haftasından sonra kürtaj olan kadına bir yıla kadar hapis cezası veriyor. Oysa her kadın hamile olduğunu ilk 10 haftada fark edemeyebilir. Kadınların güvenli olmayan çocuk düşürme yollarına başvurmalarını önlemek için yasal kürtaj süresi 12 haftaya çıkarılmalı.
* Tecavüz sonucu oluşan hamileliklerde kürtaj süresi en az 24 hafta olmalı, “savcılık izni” talebiyle kürtajın fiilen engellendiği durumlar ortadan kaldırılmalı, kadının beyanı yeterli görülmeli.
* Evli kadınların gebeliklerini sonlandırmak istediği durumlarda eşlerinden izin isteyen fiili uygulama kaldırılmalı ve kadının kararı esas alınmalı.
* Kürtaj talebiyle sağlık kurumlarına başvuran kadınlara “bilgilendirme ve düşünme süresi” adı altında yapılan “ikna uygulaması” ve baskı yasaklanmalı.
* Doktorlara kürtaj yapmama hakkı sağlayan düzenlemeler kaldırılmalı.
* İstenmeyen gebeliklerin önlenmesi için gerekli doğum kontrol araç ve ilaçlarının ücretsiz ve kolay erişilir olması sağlanmalı.
* Erkekler için doğum kontrol yöntemleri yaygınlaştırılmalı.

Peki dünyada kürtaj tartışmalarına bir göz atmak ister misiniz? İşte burada...


İlgili haberler
Ücretsiz, güvenli kürtaj haktır

Türkiye’de kadınlar, 1983 yılından bu yana gebeliğin 10. haftasına kadar ücretsiz, ulaşılabilir, güv...

Dünyada kürtajın tarihi

Dünyada 73 ülkede serbest olan kürtaj, 68 ülkede ise yasak! Bu serbestliğin de yasağın da bir tarihi...

GÜNÜN SORUSU: Türkiye’de kürtaj yasal mı, yasak mı...

Tayyip Erdoğan’ın 2012 yılında ‘kürtaj cinayettir’ sözleriyle başlattığı tartışamadan sonra kafalar...