Taliban’ın ‘ılımlı’ dostları
AKP’ye yarayan milliyetçi hezeyanın ateşine benzin bidonuyla koşanlar, “Sınır namustur” diyerek tümüyle cinsiyetçi, mülteci düşmanlığını körükleyici kampanya yürütenler… Taliban’ın ‘ılımlı’ dostlar...

Afganistan on yıllardır kadınların en kötü koşullara maruz kaldığı ülkeler sıralamasında hep ilk sırada. İşgalci Amerika, Afganistan’a “kadınları özgürleştireceğiz” diye girdiğinde, Taliban zulmü altındaki Afgan kadınlar hiçbir emperyalist işgalin kadınlara özgürlük getirmeyeceğini, Amerikan işgaline “kadınlara özgürlük” kıyafeti giydirilmesi ile üzerlerindeki köle kıyafetlerinin çıkmayacağını söylemişlerdi. Öyle oldu; Amerikan kuklası hükümetler, savaş baronları, işgal güçleri Afgan kadınları “göstermelik özgürlüklerin ve hakların” konu mankeni haline getirmeye çalışırken, kadınlar her gün şiddetin, açlığın, sefaletin, en temel eğitim, sağlık, barınma, ulaşım, iletişim, meslek edinme haklarına bile erişememenin derdiyle yaşama tutunmaya çalışıyorlardı. Son 20 yılda elde edilen kısmi hakların da büyük sınıfsal uçurumların derinliğinde hiçleştiği, Afganistan’ın özellikle kırsal bölgelerinde milyonlarca kadının dinci gericiliğin vahşi uygulamalarının esaretinde bir hayat sürdüğü açıktı. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Afganistan’da, “medeni dünyanın” vicdan kefareti olarak STK’larla etrafını sardığı Yeşil Bölge dışında kalan kadınların o azıcık “sosyal ilerlemeden” paylarına düşen koca bir hiç oldu.

Hiç tesadüf olmayan bir biçimde, ABD’nin geride 50 bini aşkın sivil kayıp, talan edilmiş topraklar, beslenip semirtilmiş savaş baronları, son model silahlarla gücüne güç katılmış gerici Taliban güçlerini bırakarak çekilmesinin ardından da ilk ve en güçlü ses Afgan kadınlardan çıktı.

Taliban yönetimindeki Afganistan’dan gelen ilk görüntü ve haberlere göre kadınlara peçe zorunluluğu getirilir, sokaklardaki kadın fotoğrafları boyanarak silinir, kadınlara bakılabileceği gerekçesiyle toplu taşımalardaki aynalar kaldırılır, korku dağ gibi büyürken, Kabil’in Taliban karşıtı ilk açık eylemini kadınlar yaptı. Taliban, Afganistan’da “uluslararası denklem”in sabiti olmak ve henüz gözler Afganistan üzerindeyken “ılımlı” bir görünüm sergilemek için “İslam hukuku çerçevesinde kadın hakları" diye bir şey uyduruyor, hastanelerde sağlık emekçisi kadınları toplayarak “işinize devam edeceksiniz” diyor, uluslararası televizyonlarda kadın sunuculara “Okulları kapatmayacağız” açıklamaları yapıyor, bir “yenilenme” rolü oynuyor. Ama Taliban’ın bu topraklara bir tohum olarak serpildiği gün özünde ne vardıysa, bugün o özle boy verdiğini ise en iyi kadınlar biliyor. Taliban'ın şiddetine doğrudan maruz kalmış kadınların hepsi şunu söylüyor: "Tarih tekrar ediyor. Hiç kimse Taliban'ın bu kez daha barışçıl olacağına ve kadınlara zulmetmeyeceğine inanmasın."

"Türkiye'nin Taliban'ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok" diyerek Taliban’a ilk göz kırpanlardan olan Erdoğan, “Taliban'ın yaptığı itidalli ve ılımlı açıklamaları bizler de memnuniyetle karşılıyoruz” açıklamasıyla Afgan halkının lanetlediği Taliban yönetimini tanımak için baş sıralara ismini yazdırdı. Yaptığı son açıklamalar, Afgan kadınlara çok boyutlu yıkım anlamına gelen bu süreci “yatırım ve rant” olarak gören kapitalist zihniyetin pişkinliğini ele veriyor: “Biz Afganistan’a ciddi yatırımlar, harcamalar yaptık. Hala yapıyoruz. Bundan sonra da yapacağımızın da bazı alametleri ortada. Bizim şu an orada iş adamlarımız var. Onlar orada bulunmakla yatırım sürecini devam ettiriyor. Yönetimde kim olursa olsun iyi ve kötü günde Afganistan’ın yanında yer almak hem ahde vefanın hem de kardeşliğimizin gereğidir. İlgili kurumlarımız zaten bir süredir Taliban’la irtibat halindeydiler. Biz de ülkenin geleceğini konuşmak üzere Taliban yöneticilerini kabul edebileceğimizi daha önce de ifade etmiştik. Bu tavrımızı bugün de muhafaza ediyoruz" diyor Erdoğan. Bu açıklama kardeşliğin “iş adamlarıyla”, vefanın “yatırım”a olduğunun ilanı. Başta enerji ve inşaat olmak üzere, lojistik-depolama, elektronik alanlarında Türkiye’de sömürü çarklarının başında olan şirketlerin çıkarlarının Afganistan’a duyulan “kardeşliğin ve vefanın” da temel gerekçesi olduğunu söylemeye herhalde gerek yok.

Afganistanlı kadınların yaşadıklarını duyurmak, onlarla dayanışmak, yalnızca uzaktaki kızkardeşler için verilecek bir mücadele değil. Bu ülkede kadınların kahkahasına etek boyuna karışanlara, kazanılmış haklarımızı tarikat cemaat çevrelerine “hibe” edercesine ortadan kaldıranlara, ülkede adeta Talibanvari yöntemlerle kadın cinayetleri işlenirken cezasızlığı yaygınlaştırıp, kadınlara yönelik suçları sıradanlaştırarak kadınları “insanlıktan” çıkaranlara karşı verdiğimiz mücadelenin de bir parçası. Taliban, irtibat kurulup meşrulaştırılacak, inanç birliği kurulacak değil, mücadele edilecek bir örgüttür. Herkes kendine benzerle irtibatını, birliğini kuruyor işte. Biz kendi geleceklerine kendi iradeleri ile karar verme, gerçek bir demokrasi ve eşitlik içinde yaşama hakkı olan Afganistan halkının, Afgan kadınların yanındayız. Olmak zorundayız. Onların bugününü bizim yarınımıza bağlayan bağlar olduğunu, gerçek bir laiklik, bölgede ve ülkede barış, eşitlik ve demokrasi mücadelesinin ortak mücadelemiz olduğunu biliyoruz.

Erdoğan hükümetinin sınır ötesi operasyon kararlarına ve bölgede komşu halkların hayatlarını alt üst eden müdahalelerine yıllardır destek verirken, bugün “Sınır namustur” diyerek tümüyle cinsiyetçi, mülteci düşmanlığını körükleyici bir kampanyayla muhalefet ettiğini zanneden CHP’ye de değinmeden bitirmeyelim. Dünyanın göçmen deposu olmak için kapılar ardında ahlaksız, insanlık dışı anlaşmalar yapıp, hem ülke güvenliğini hem de gelen mültecilerin canını hiçe sayan bir mülteci politikası izleyen, kadınlara yönelik her türden şiddeti meşrulaştıran, gericiliği buna payanda yapan hükümete yönelik tepkiyi, şu an vahşet dolu bir ülkeden kaçmaya çabalayan mültecilere yöneltmek için bundan daha iyi bir slogan bulunamazdı! CHP, farklı milliyetlerden insanların tamamını “tacizci, tecavüzcü” olarak yaftalamak için aylardır süren propagandayı geriye çevirmek yerine, göçmenlere “namus düşmanı” muamelesi yaparak, üstüne mum dikmiş oldu. AKP’ye yarayan milliyetçi hezeyanın ateşine de benzin bidonuyla koşmuş oldu. Buna ilk başta CHP’li kadınların itiraz etmesi gerekir.

Fotoğraf: ÖfkeliGençTürkler adlı bir grubun İstanbul'da astığı pankart


İlgili haberler
EŞİK: Afgan kadınlar ve Afgan halkı için harekete...

EŞİK yaptığı açıklamayla dünyaya seslendi: Afganistan’ın Taliban yönetimine terk edilmesini, Taliban...

EMEP: Afgan kadınların işgalci ve şeriatçı güçlere...

EMEP: 'ABD emperyalizminin ve Taliban vahşetinin Afgan kadınların hayatlarını ellerinden almasına iz...

Afgan kadınlardan mesajlar

Yazar Gayle Tzemach Lemmon Washington Post’a yazdığı yazıda Afganistan’dan kadınların ona gönderdiği...