Sosyal devletin ölçüsü ne ola ki!
Devlet sosyal yardım için ‘çok mu abarttık’ demeye, kadınlara verdiği üç kuruşa göz dikerek başladı, şaşırmadık. Yıllarca kocanın kahrını çekmiş, sonra kocası ölmüş kadına ‘git evlen’ demek ne demek!

“Sosyal devletin de ölçüsünü ayarını tutturmakta fayda var.” Bu cümleler bir zamanların Başbakanı şimdinin Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın sözleri. Erzincan’da yaptığı bir konuşmada ettiği laflar sadece bununla kalsa iyi. Devamında sosyal yardımlar kapsamında kadınlara para verildiği için erkeklerin evlenecek kadın bulamadığına ilişkin bir anısını anlatıyor.

Özetle “sosyal yardımlar yüzünden kadınlar erkeklere yüz vermiyor, bu yüzden erkekler mağdur, böyle sosyal devlet olmaz” diyor. Gerçekten neresinden tutsak elimizde kalan böyle bir açıklama nasıl yapılır diye hayret ettik tabii ki. Bu arada ben sürekli hayret ediyorum, şaşırıyorum ve bunu çok seviyorum. Hayret etmemeye başlarsak, alışmış olacağız ya o yüzden devam edelim şaşırmaya lütfen. Neyse sosyal medyada falan da epey bir gündem oldu Yıldırım’ın konuşması.

Devletin eşi ölen kadınlara verdiği üç kuruş parayı böyle konu etmesini konuşuyoruz işte. Bu arada, bir evi geçindirebilecek bir ödeme falan da söz konusu değil, verilen para da 275.00 TL. Ama devletin gözüne batmış işte, insanların yoksullukları ile dalga geçip, sonra sosyal yardımları sadaka, lütuf olarak ödeyen devlet şimdi de kadınlara “gidin kendinize adamlar bulun, yeniden evlenin şu parayı size ödemeyelim” diyor.

Sosyal yardım işinin bu kadar abartılıp, kullanıldığı bir ülke yoktur herhalde. Belki de tam tersi, tam da amacı doğrultusunda kullanıyorlar; “yurttaşlar bana biat etsin, bütün hayatlarını o yardımlar kesilirse ne yaparım, diye yaşasın...”

Sosyal devlet, sosyalizmin Sovyetleri Birliği üzerinden dünyanın dört bir yana yayılması ile kapitalist ülkelerin uydurduğu bir şey sonuçta. Sovyetler Birliği topraklarında eğitimden, sağlığa, barınmadan ulaşıma, ısınmaya kamu hizmetleri devlet tarafından ücretsiz ya da çok düşük ücretlerle sunulmaya başlandığında, doğal olarak bütün dünya bunun olabileceğini fark etti.

Devletler yurttaşları için vardı ve yapması gereken en doğal hizmetleri kendisi karşılıyordu. Bu durumda kapitalizm bir şeyler yapmalıydı. İşte bu sosyal devleti icat ettiler. Kira, çocuk yardımları, işsizlik ödemeleri… Zaman içerisinde Avrupa ülkelerinin çoğunda bu sosyal devlet uygulamaları esas hale geldi. Tabii her fırsatta geri almaya çalıştıkları uygulamalar olduğunu da belirtmek gerekir, çünkü zorunluluk sebebiyle gündeme gelmişti bu uygulamalar.

Türkiye hiçbir zaman sosyal devlet işini çok abartmadı, eğitim ve sağlığın parasız olmasından ibaret gördüğümüz sosyal devlet, bu iki hizmetin de tamamen paralı olması ile yok olmuş gibi iken, siyasal iktidar bir süredir bunu yeniden keşfetti. Engellilere, eşi ölmüş kadınlara, yoksul ailelere, çeşitli isimler altında ödemeler yaygınlaştı.

Bu ödemeleri bir devletin yapması gereken doğal işler gibi anlatmak yerine AKP sürekli vurguladı durdu ve insanları “bizden başkası gelirse bu paraları vermez ha” diyerek de sürekli korkuttu. Oysa devlet bu işleri yapmayacaksa ne yapacaktı ki. Hakikaten devlet ne işe yarar ki? Bu soru sormamız gereken soru galiba.

Şimdi çok mu abarttık demeye kadınlara verdikleri üç kuruşa göz dikerek başladılar ya, hiç şaşırtıcı değil aslında. Yıllarca bir adamın kahrını çekmiş, sonra kocası ölmüş kadınlara “bu parayı alma git yeniden evlen” demek ne demektir gerçekten! Ayıp değil mi? Bunu kadınlara nasıl söyleyebilirsiniz? Yaşlı adamların evlenme arzusu üzerinden sosyal devlet tartışılır mı? Yapmayın yahu, en azından biraz utanın gerçekten.

İşçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların ülkede yaşayan çok çok küçük bir azınlık dışından herkesin geçim sorunu var bugün. İşsizlik hat safhada, çalışanlar için ücretler düşük. Enflasyon artıyor, ekonomik gidişat hepimiz için korku verici. Devletin yurttaşlarını güçlendirmek için önlemler alması, bu sosyal yardım denen uygulamaları genişletmesi gerekiyor.

Ama hepsinden önemlisi sosyal yardıma ihtiyaç duymayan bir yaşam yani yaşamamıza yetecek bir iş ve gelir gerekli. Kadınların istediği de aslında bu.

Kadınların güçlenmesinden, güçlenme ihtimalinden ne kadar korkuyorlar. Kendi ayakları üzerinde durabilecek olmaları en istemedikleri şey. Binali Yıldırım’ın anlattığı anı da buna işaret ediyor işte. Biz kadınlar sosyal yardımlar üzerinden kurulan bir sistem değil, istihdam koşullarının arttırılmasını, eşit ücret uygulanmasını, eğitimde tam eşitliğin sağlanmasını istiyoruz. Bu sağlandığında verdikleri üç kuruş üzerinden kimseyi tehdit etmeye, kadınları yeniden evlenmeye zorlamayı başaramayacaklar.

İlgili haberler
Gıdım gıdım gasp: Dul ve yetim maaşları

Birçok kadının tek güvencesi olan dul ve yetim aylığı ile ilgili neler biliyoruz? Örneğin bu maaş de...

GÜNÜN CİNSİYETÇİSİ: ‘Dul aylığı kesilsin, kadınlar...

Kadınların nafakasından, doğum iznine, çalışma hakkına her şeyin tırpanlandığı memlekette, sıradan b...

Dul ve yetim aylığı kadar başınıza taş düşsün!

Ekonomik krize karşı dul ve yetim aylıklarının kaldırılmasını öneren Prof. Dr. Ergün Yıldırım’a iki...