Seçimde geçim: 'Yokluğu düşünmekten yorgunuz'
Seçim yaklaşırken yoklukla, yoksullukla boğuşmak zorunda bırakılan kadınlar, kaygılı. Akşam sofrasına yemek koyamamanın ağırlığı ile yaklaşan seçime dair İstanbul Esekyalı'dan Neriman ile sohbet ettik

Her gün gelen zamlar ve artan yoksulluk karşısında asgari ücretle geçinmeye çalışan, aldığı maaşın neredeyse yarısından fazlasını kira bedeli olarak vermek zorunda kalan  emekçiler yardımlarla ayakta kalmaya çalışıyor. 10 Mart- 10 Nisan tarihleri arasında Esenyalı Kadın Derneğine 730 kadın ramazan kolisi, ekmek ve gıda yardımı talebiyle başvurdu. Kadınlar bu yıl ramazanda iftar ve sahur sofrası kurmakta zorlandıklarını söylüyor.

Evinde hayat pahalılığını ve yaklaşan seçimleri konuşmak için bir araya geldiğimiz Neriman, ramazan çevresindeki eş, dost, akraba ile sohbet ettiğinde herkesin sürekli yorgun olduğundan bahsediyor. “Bu ramazan kime rastlasam ‘çok halsizim, yorgunum, kendimi kötü hissediyorum’ diyor. Hadi benim kan değerlerim düşük, vitaminlerim eksik, herkesin mi öyle?” diyen Neriman, gülerek ekliyor: “Aslında bunun anlamı, seni iftara çağıramıyorum. Çünkü iftar ve sahur sofrası kurmakta zorlanıyor insanlar. Eskiden misafir ağırlarken bu kadar hesap yapılmıyordu. Gıda ürünlerine gelen zamlar yüzünden eskiden iyi kötü alabildiğimiz eti, sebzeyi alamaz hale geldik. Örneğin, kendine sebze yemeği yaparsın ama bir komşunu davet ettiğinde yanına et yapmak lazım. Bir bütün tavuk olmuş 100 lira. İftarda 8-9 kişi bir araya gelse bir tavuk kimseye yetmiyor. Yanına pilavı, çorbası, tatlısı derken masraf artıyor... Şimdi tatlıya koyacağın sütü, yumurtayı, kakaoyu hesaplıyorsun. Bir tepsi tatlı 80 liraya mâl oluyor. Zor olan eti almak yoksa pişirmek değil. O yüzden herkes halsizim, yorgunum diyor. İnsanların beyni yokluğu, yoksulluğu düşünmekten yorgun, mutsuz.”

‘ETLİ YEMEĞİ PATATESLE ÇOĞALTMAYA ÇALIŞIYORUM Kİ YETSİN’

Neriman, eşi dostu iftara çağırmak için eşinin maaş almasını beklediğini söylüyor: “Kurban bayramından birkaç parça eti buzlukta ramazan için sakladım. Üstüne biraz taze fasulye ve patlıcan koydum. Mesela etli bir yemek yaparken patatesle, patlıcanla çoğaltmaya çalışıyorum ki yetsin. Biz artık açlık sınırında yaşıyoruz bunu kabul ettik.”

‘EV SAHİBİM ÇIK DESE İSTANBUL’DA YAŞAYAMAM’

Kira atışlarında yüzde 25 sınırı getirildiğini ama denetlenmediği için ev sahiplerinin buna uymadığını söyleyen Neriman “Bugün benim eşimin aldığı maaş 14 bin 500 lira, ev sahibi kiraya yüzde 300 zam yaptı . Kiramız 4 bin lira oldu. Bu zammı kabul etmediğimi söylediğimde ev sahibi bana çık dese onu mahkemeye vermek için avukat tutmak hatta dava açmak için adliyeye gidecek param yok. İstanbul’da yaşama şansım yok. Çünkü 10 binin altında kira yok.”  

Yaklaşan seçimlere ilişkin düşüncesini sorduğumuzda daha önce genel seçimlerde hiç oy kullanmadığını söylüyor Neriman: “Bizim evde siyaset konuşulmaz. Yıllar önce bir belediye seçiminde oy kullandım onda da parti için değil aday için MHP’ye oy verdim. Şu an ne CHP ne de sağdaki diğer partiler benim aklıma yatmıyor. 6 yıl önce de aynı iktidar vardı bugün de. Eskiden sabah kahvaltısında en az iki çeşit peynir, zeytin koyabiliyordun. Şimdi 700 gr kaşar peyniri 130 liraya alıyorum. Sabah kahvaltıya koymuyorum bir ay boyunca sadece çocuğuma tost yaparken kullanıyorum. O zaman da AKP’den memnun değildim şimdi de. Eğitimden sağlığa her şey gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor.”

Siyasetle ilgilenmediğini söyleyen Neriman’ın sosyal medyada AKP iktidarının türban konusunda, tarikatlara dair propagandasından etkilendiğini görüyoruz:  “Seçim yaklaştıkça yeni yeni şeyler ortaya çıkıyor. En son Kemal Kılıçdaroğlu'nun seccadeye bastığı yönünde fotoğraflar yayınlandı. Artık seçim döneminde nerden vuracaklarını şaşırmış durumdalar. Ayakkabı ile girilen mekanda seccadenin ne işi var. Bu olayı komplo teorisi olarak görüyorum. Ona bakarsan Cumhurbaşkanı’nın da camide ayakkabı ile çekilmiş fotoğrafı var. CHP’ye oy veren birçok arkadaşım var. Kimse ile siyaset yüzünden tartışmaya girmem herkesin kendi fikri var. İmamoğlu’nu seviyorum konuşmaları bana sempatik geliyor. Ama CHP’de  en tahammül edemediğim başörtüsü için bez parçası demeleri kafasını kapatan herkesi örümcek beyinli olarak ilan etmeleri. Oysa kapalı birçok kadın CHP’ye oy veriyor ama bu şekildeki yaklaşımlar yüzünden onları da kaybediyorlar. Kimse başörtüsü için bez parçası diyemez.”

Başörtü eylemlerini unutmadığını, CHP iktidara geldiğinde aynı şeylerin yeniden yaşanılacağından kaygılandığını söyleyen Neriman, “O dönem yapılan çok yanlıştı. Başı kapalı diye birçok arkadaşım akrabam okulunu bitiremedi. Sen beni başımdaki örtüyle yargılayamazsın. Çünkü ben kimseyi o şekilde yargılamıyorum.”

Ülke nasıl düzelir sorusuna tüm dünyayı etkileyen pandemi ile birlikte ülkemizin ekonomik olarak kötü etkilendiğini eğitimden sağlığa her şeyin kötüye gittiğini o yüzden nasıl düzeleceğini bilmediğini söylüyor: “Patronlar acımasız, hükümette acımasız. Kamuda çalışan da özel sektörde çalışan da geçinemiyor. Eşimin çalıştığı firma bir önceki yıl yaptığı kârı, bu yılın ilk yarısında kazanmış. Sürekli üretim yapılıyor, satış var. Patron kazanıyor ama işçi kazanmıyor. İşçiye ikramiyeyi çok görüyorlar. Ülkenin çok büyük bir firmasından ama patron sana klasik ramazan kolisi dağıtıyor. Sen yoksulunda yoksulusun. İçinden çıkanları yiyin, sesinizi çıkarmayın diyorlar. Millet ya da Cumhur İttifakı hangisi gelirse gelsin bu ekonomi düzelmez. Sağlığı, eğitimi düzeltebilmek için de ekonomi gerekiyor. Bugün gençler içi boş teneke gibi. Okullarda doğru düzgün bir eğitim alamıyorlar. İlkokulların önünde zehir satıcıları var. Çocuklarımızı nasıl koruyacağız? Onların geleceğinden endişe ediyorum.”

Fotoğraf: Element5 Digital/Unsplash

İlgili haberler
Sağlık emekçisi kadınlar seçimden sonra umut dolu...

Van’da çalışan sağlık emekçisi kadınların önümüzdeki seçimlerden en büyük beklentisi haklarının ve ö...

Kadınların kürsüsünün bir ayağı Meclise, Meclis ka...

İşçi emekçi kadınların sesini yükseltmek, eşit, özgür, barış içinde, güvenceli bir hayatı kurmak içi...