Savaşa, şiddete, yoksulluğa eşitsizliğe karşı kadınlar omuz omuza, sokakta!
Yarın 25 Kasım. Kadınlar savaşlara, şiddete, yoksulluğa, eşitsizliğe karşı Türkiye’nin dört bir yanında ve dünyada sokaklarda, meydanlarda “eşit, özgür, şiddetsiz yaşam” taleplerini haykıracak.

61 yıl önce Dominikli Patria, Minerva ve Maria Mirabal kız kardeşlerin, namıdiğer “Kelebekler”in ülkeyi 30 yıl boyunca baskı altında tutan diktatör Trujillo’ya karşı mücadelesi, 25 Kasım’ı kadınlara yönelen şiddet ve baskıya karşı dayanışma ve mücadele günü olarak eylem takvimine işledi. Bugün savaşın, şiddetin, yoksulluğun, eşitsizliğin gölgesinde bir 25 Kasım’a hazırlanan kadınlar, eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam için yan yana gelecek ayağa kalkacak, sokaklarda olacak… İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da 25 Kasım eylemlerini örgütleyen kadın platformlarından kadınlarla konuştuk.

‘HAYATLARIMIZ VE HAKLARIMIZ İÇİN BURADAYIZ’
Her yıl olduğu gibi bu yıl da kadınların haftalar öncesinden bir araya geldiğini söyleyen İstanbul 25 Kasım Kadın Platformundan Şenay Kumuz, 25 Kasım çalışmalarına ‘Özgürlüğümüz için susmuyoruz hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz, erkek-devlet şiddetine itaat etmiyoruz’ şiarı ile başlamış olduklarını ifade etti. Türkiye’de tek adam rejiminin siyaset rotasını sürekli kadınların yaşamları üzerinden belirlediğini, kendi bakış açısını ısrarla topluma ve özellikle mücadele eden bu siyaset anlayışına itiraz eden kadınlara dayattığını dile getiren Kumuz, “Kadınların kamusal alanda olup olmamasından tutun da kaç çocuk doğuracağına kadar her türlü yaşam biçimine müdahale ediyor. Nefret söylemini her gün pekiştiren iktidarın desteğiyle yapılan yürüyüşlerde aileyi korumak adı altında LGBTİ+’ların susturulmaya, yalnızlaştırılmaya çalışılmasına karşıda bir aradaydık. İlçelerde bildiriler dağıtarak eylemimize çağrılar yaptık. Bazı yerlerde polisin aşırı baskısına ve gözaltılarına rağmen kadınlara seslenmekten vazgeçmedik. Her türlü şiddete, nefret suçlarına, savaş politikalarına, yoksulluğa dur demek için, hayatlarımız ve haklarımız için buradayız! Bugün de eşit, özgür ve insanca bir yaşam için tüm kadınları 19.00’da Taksim Tünel’de toplanmaya, mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
‘BİZLERİ SUSTURMAK İSTEYENLERE İTAAT YOK İSYAN VAR’

AKP-MHP ittifakının, kadın mücadelesinin kazanımlarını hedef alan politikalarıyla mücadele ettiklerini dile getiren Ankara Kadın Platformu üyesi Sinejan Kut ise kadınlara yönelik saldırıların her geçen gün derinleştiği, kadınların ise dünyanın dört bir yanında diktatörlere karşı örgütlendiği, direndiği, isyan ettiği bir süreci yaşadığımız dile getirdi. “Kadına yönelik şiddeti önleme yükümlülüğü olan devlet; kadınlara yönelik işkenceye varan özel savaş uygulamalarıyla, cezasızlık politikasıyla, erkek yargı mekanizmasıyla, İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadın kazanımlarını hedef alan hukuksuz uygulamalarıyla şiddetin bizzat faili durumunda” diyen Kut sözlerini şöyle sürdürdü: “Şiddete karşı hayatlarını savunmak zorunda kalan kadınlar bir kez daha erkek yargı tarafından sistematik hukuksuzluğa maruz bırakılıyor. Gözaltılarla, tutuklamalarla kıramadıkları kadın iradesini, hapishanelerde çıplak aramayla, işkenceyle, tecritle kırmaya çalışıyorlar. Kadınlar hâlâ eşit işe eşit ücret alamıyor, iktidar ise hâlâ ‘Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi olan ILO 190’ı’ imzalamıyor. AKP MHP ittifakının iktidarda kalabilmek uğruna ısrar ettiği savaş politikalarına, beslediği kadın ve LGBTİ+ düşmanı tarikatlara karşı yaşamı ve barışı savunuyoruz. Kısaca emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz üzerinde kurulmak istenen eril tahakkümle bizleri susturmak isteyenlere itaat yok isyan var demek için bugün 18.30’da Sakarya Caddesi’ndeyiz.”

‘KADIN VE LGBTİ+’LAR OLARAK AYAKTAYIZ, VAZGEÇMİYORUZ’
İzmir Kadın Platformu ise bugün saat 18.30’da Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünden olacak. Her türlü şiddet ve sömürüye karşı bir araya gelecek olan kadınlar her yıl olduğu gibi bu yıl da Kıbrıs Şehirleri Caddesi boyunca yürüyüş gerçekleştirecek. İzmir Kadın Platformu üyesi Nuray Öztürk de “Haklarımıza yönelik gerici saldırılar bitmek bilmiyor. Sansür yasası, kadın gazetecilerin tutuklanması ve katledilmesi, kadın örgütlerine yönelik saldırılar, cezaevlerinde yaşanan şiddet ve işkence suçu, kadınların koruma kararları altında katledilmesi ve sığınma evleri sayısının azlığı, kadınlara ayrılmayan bütçe gibi meselelerle kadına yönelik şiddetin doğrudan devlet tarafından örgütlendiğini gösteriyor” dedi. Dünyanın her yerinde kadınların hakları ve hayatları için mücadele ettiğinin altı çizen Öztürk şu çağrıyı yaptı: “Bizleri tahakküm altına alan erkek egemen kapitalist düzene karşı tüm dünyada olduğu gibi İzmir’de de 25 Kasım’da ‘eşitlik, özgürlük, laiklik için ayaktayız’ şiarıyla alanlarda olacağız. Tüm İzmirli kadınları ve LGBTİ+’ları birlikte omuz omuza haklarımızı ve hayatlarımızı savunmaya çağırıyoruz.”
‘SAVAŞ DEĞİL BARIŞ İSTİYORUZ’

Dicle Amed Kadın Platformu adına konuşan Ezgi Çelik de “Jin, Jiyan, Azadi; Dem Dema Azadiya Jinan e” (Kadın, yaşam, özgürlük, zaman kadın özgürlük zamanı) şiarıyla haklarımızdan, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz diyerek bütün kadınları 25 Kasım’a davet ediyoruz” dedi. Ulus devletçi, tekçi iktidar anlayışına, yönetimine, hayatın içindeki her varlığına karşı kendi sözleriyle alanlarda olacaklarını ifade eden Çelik, “Jina’nın saçlarıyla tutuşturduğu devrim ateşini dünyadaki bütün kadınların devrimine dönüştürmek için, kendi hakikatini bulma yolunda biz kadınlara ışık olan Nagihan’ın sesini, kalemini yaşatmak için, evlerinde her gün sistematik işkence gören kadınların isyanı olmak için alanlarda olacağız” dedi. Bir savaşın göz göre göre alevlenmesi ile 25 Kasım’a gidildiğine işaret eden Çelik şöyle devam etti: “Yanı başımızda savaş çığırtkanlarına karşı barışı savunan arkadaşlarımızın gözaltına alınması, kent genelinde eylem etkinliklerin yasaklanması gibi hukuksuzluklar içinde bu sürece giriyoruz. Kadınlar olarak her zaman barıştan yana olduk. Bu alanda sözümüzü söylemeye de devam edeceğiz. Kadının erkek egemenliğine karşı bin yıllardır süren direniş ruhuyla bütün kadınları alanlarda bizlerle beraber olmaya, böyle bir süreçte sesimize ses, gücümüze güç katmaya, kendi hakikatlerine adım adım yürümeye çağırıyoruz.”

Fotoğraf: Hayri Tunç 

Portre fotoğraflar: Kişisel arşiv