Salgını fırsat bilip, cinsel suç faillerini aklamalarına izin vermeyelim
3. Yargı Paketinde “infaz indirimi” dedikleri bir düzenleme ile 100 bin civarı mahpusun dışarı çıkması sağlanacak. ‘Evde kalın, yanınıza tecavüz, istismar, cinayet faillerini göndereceğiz’ diyorlar.

Günlerdir dünyanın pek çok yerindeki insan canıyla uğraşıyor. Koronavirüs Avrupa’nın neredeyse her yeri için ciddi bir tehdit haline gelmişken, Türkiye’de de durum hiç iç açıcı değil. Her gün vaka sayıları artıyor, ölümlere dair verilen bilgiler de.

Virüsün nasıl bulaştığı, kendimizi, çocuklarımızı nasıl koruyacağımız üzerine milyon tane farklı şey okuyor, dinliyoruz her gün. Bazıları rahatlatıyor, bazıları daha da panik olmamıza neden oluyor. Her gün farklı farklı ruh halleri içerisinde geçiriyoruz günlerimizi.

Küresel ölçekli bir salgın, bir sağlık riski bütün hayatı durdurdu sanki. Sağlıklı kalmaya, hastalanmamaya çalışıyoruz ve endişe ediyoruz sürekli.

En çok duyduğumuz söz, “evinizde kalın, evden çıkmayın.” Salgının büyümesinin, yayılmasının önüne geçecek en temel kriter olarak bu ifade ediliyor. Ancak nasıl da konforlu bir şey evden çıkmamak, “evde çok sıkılıyoruz ne yapalım” muhabbetleri ancak bunu sağlama lüksü olan ya da işini evden yapabilecek bir kesim için geçerli.

Çalışmak zorunluluğu söz konusu iken, fabrikalar, işyerleri, kamu kurum ve kuruşları halen faaliyetini sürdürürken, ücretli izin uygulaması, devletin ücretleri garantilemesi gibi şeyler hiç konuşulmazken “evde kalın” çağrıları ne kadar bir yere oturuyor ki?

Evde kalmamızı garantileyecek, işimize bir şey olmayacağı, aç, açıkta kalmayacağımızı bize güvenle söyleyecek bir devlet olmadıkça bu ülkenin büyük çoğunluğu ifade edilen o risklere rağmen işine gidip gelmek için evden çıkmak zorunda ne yazık ki.

Evde kalmak da, bir şekilde başardığımızda “Eline kitabını alırsın, kahven da sehpanın kenarında, oh ayaklarını uzatıp dinlenirsin” demek olmuyor değil mi? Her birimiz okula gitmeyen, evde olan çocuklara üç öğün yemek pişirme, onların beslemesine özenme, ev temizleme, hijyen, uzaktan eğitimlerini takip etme vb. bir çok şeyle uğraşıp, akşamın nasıl olduğunu anlayamıyoruz.

Üstelik evde kalmak demek, kadınlar için şiddetin en çok yaşandığı mekanda büyük risklerle yaşamak demek. Şiddet, bu gergin ortamda artıyor ve ne yazık ki daha da artacağını öngörmek zor değil. Kadınların yardım isteyebilecekleri olanaklar azaldıkça yaşamsal tehlike içeren şiddet de daha büyük bir sorun olarak ele alınmak durumunda.

İNFAZ DÜZENLEMESİ KAPSAMINDA CİNSEL SUÇ FAİLLERİ DE TAHLİYE EDİLECEK
Şimdi “evde kalın, bir de yanınıza tecavüz, istismar, cinayet, şiddet faillerini göndereceğiz” diyorlar. İnanılmaz falan değil, söylenti vs de değil. 3. Yargı paketini adı konulmamış bir affa dönüştürüp, adına “infaz indirimi” dedikleri bir düzenleme ile 100 bin civarı mahpusun dışarı çıkması sağlanacak.

Kimler yararlanacak bu aftan? Önce kapsam dışı demişlerdi ancak yeni haberlerden anlıyoruz ki cinsel suçları işlemiş olanlar yararlanacak. Bu mahpuslar -eğer tasarı yasalaşırsa- bu zamana kadar cezalarının yüzde 75’ini yatmaları durumunda serbest bırakılırken, şimdi yüzde 67’sini yatmış olmaları serbest bırakılmaları için yeterli olacak.

GAZETECİLER, SİYASETÇİLER, İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI İÇERİDE KALMAYA DEVAM EDECEK
Siyasal iktidar kendisine muhalefet eden herkesi, her kesimi tutuklama ile yıldırmak istiyor uzunca bir zamandır. Özellikle son dönemlerde bu istikrar kazanan bir uygulama oldu. Artık kesinlikle bağımsız ve tarafsız diyemeyeceğimiz, tamamen talimatla çalışan mahkemelerin hukuksuz kararları ile gazeteciler, avukatlar, insan hakları savunucuları, belediye başkanları, siyasi parti liderleri, facebooktan paylaşım yapan bir insan, bir basın açıklamasında katılmış genç bir kadın gibi saymakla bitiremeyeceğimiz kadar tutukluluk söz konusu. Çoğunun davası yıllardır devam ediyor, haklarında somut hiçbir suçlama yok. Tek suçları siyasal iktidara muhalefet etmiş olmaları.

Yargı paketi ile bu kişiler, muhalifler cezaevinde kalmaya devam ederken, tecavüz davası failleri, uyuşturucu tacirleri cezaevinden çıkarılmak isteniyor. Tüm ülke canının derdine düşmüşken, en sevdikleri yöntemi yine uyguluyorlar, dumanlı havayı seven kurdun aklıyla kadınlara ve çocuklara her türden şiddeti uğramış erkeklere af getirmek için harekete geçtiler.

Cezaevinde kalan çocuklar, kadınlar, yaşlılar, hamileler için oysa bir yasa falan beklenmeksizin acilen önlemler alınabilir. Bu salgın devam ettiği sürece cezaevine kalmalarının mümkün olmadığı belli olan mahpuslar hemen cezaevinden çıkarılabilir. Bu yapılmadan, bu ciddi salgının arkasına sığınarak cinsel suç faillerine af getirmeye çalışmak bu iktidarın şimdiye kadar düşündüğü en korkunç şeylerden biri bana kalırsa.

300 BİN İNSANIN CEZAEVİNDE OLMASININ SORUMLUSU KİM?
Cezaevleri iktidara muhalif herkese gözdağı vermek için dolduruldu. 300 bin insanın tamamen sağlıksız koşullarda cezaevlerinde kalmak durumunda kalmasının tek sorumlusu AKP iktidarı. Haber yapan gazetecileri tutuklayan bu iktidar, sonra cezaevlerindeki yoğunluğu kadınlara ve çocuklara karşı suç işleyenlerden başlayarak boşaltmaya çalışıyor, karşımızdaki tablo tam olarak böyle.

Ey bu yasa tasarısını yazan siyasiler, ey “hazır herkes canıyla uğraşırken şu işi de yapıverelim” diyen fırsatçı siyasetçiler… Af getirmeye çalıştığınız o her bir adamın cezaevine girebilmesi için kadınlar dişiyle tırnağı ile mücadele verdi. Adalet hiç de kolay sağlanmadı bu dosyalarda. Şimdi bir çırpıda bu adamları dışarı çıkaramazsınız, bunun için çalışmaktan vazgeçin, gittiğiniz yol yol değil.

Tasarı henüz Adalet Komisyonunda görüşülmüş değil. O yüzden canımızla uğraştığımız şu günlerde, “Korona yetmez bir de tecavüz ve istismar edenleri yanınıza göndereceğiz, evlerde onlarla birlikte kalın” anlamına gelecek bu tasarıya sesimizi acilen yükseltmeliyiz.

Bu tasarıyı hazırlayan çok duyarlı siyasetçiler(!);

Cezaevlerindeki yaşlı, hasta, hamile, kadın ve çocukları dert edinin önce. Bir af olmaksızın bu durumda olanları hemen bırakın, cezaevlerine salgın bulaşmadan. Eğer bir af düşünüyorsanız da bunu kamuoyu ile açık açık konuşun, bir şeylerin arkasından dolaşmayın. Muhalifleri bırakın, haksız ve hukuka aykırı kararlarla mahpus ettiklerinize yaptığınız haksızlıkları telafi edin bir an önce.

Tecavüz ve istismar faillerini serbest bırakmaya çalışmak gibi niyetlerden vazgeçin. Kadınların, çocukların hayatlarını karartmaya çalışmaktan vazgeçin. Kadınlar şimdiden harekete geçti zaten, izin vermeyeceğiz haberiniz olsun.


İlgili haberler
GÜNÜN DİKKATİ: Koronovirüs sürecinde Ekmek ve Gül’...

Ekmek ve Gül olarak ‘Koronavirüs salgını sürecinde şiddete karşı 10 acil talep’ ile virüs kadar tehl...

Korona günlerinde şiddet: Bahaneler arttı, acil ön...

Kuşlara ekmek vermek, çocukların ses çıkarması bahanesiyle şiddet, uzaklaştırma kararına rağmen salg...

Salgını bahane edip infaz paketiyle cinsel suçları...

AKP, hazırladığı infaz paketiyle çocuk istismarı dahil, tüm cinsel suçlarda indirim istiyor! Kadınla...