"Şiddete, eşitsizliğe, yoksulluğa karşı seçeneksiz değiliz" diyen kadınlar Ekmek ve Gül Çanakkale Grubunun düzenlediği etkinlikte bir araya geldiler.
Deniz Tatar’ın sunuculuğunu üstlendiği, James Oppen Heım’ın Ekmek ve Gül şiirinin okunmasıyla başlayan etkinlikte sözü ilk olarak Ekmek ve Gül’den Sevda Karaca aldı. Karaca, “Bütün sorunlar karşısında yan yana gelmeye, bir çözüm için arayış içinde olmaya ve arayışı somut bir dayanak olarak görmeye, onun bir parçası olmaya ihtiyaç duyan kadınların sayısının arttığını görüyoruz. İşte umut burada. Son yıllarda yapılan kadın eylemlerine, etkinliklerine daha önceki yıllardan çok daha fazla sayıda kadının katılıyor olması, çok daha farklı kesimlerden kadınların en azından bir görmek, duymak için katılım sağlıyor olmasının bize bir şey gösteriyor olması gerekiyor” dedi.
Ekmek ve Gül’ün kadınlar için önemini de vurgulayan Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hikayelerimizi biz yazacağız, sözümüzü diğer kadınlarla biz buluşturacağız. Biz yazmazsak kimse bizim hikayemizi yazmaz, biz kendimizi ve mücadelemizi anlatmazsak kimse bizim mücadelemizi anlatmaz. Ekmek ve Gül kadınların kendi hikayelerini yazıp başka kadınları güçlendirdiği bir mecra. Hepinizi bu çağrıyla, Ekmek ve Gül’e hikayenizi, öfkenizi, sözünüzü, başka kadınlara ulaştırmak istediklerinizi korkmadan yazmaya davet ediyorum.”
Konuşmanın ardından Ekmek ve Gül sinevizyonunun gösterimi yapıldı. Sinevizyon sonrası kadınlar kendi yaşamlarından kesitleri aktarmak üzere söz almaya başladılar.
‘MADEN ŞİRKETİNE KARŞI KAZANDIK BİZ KADINLAR MÜCADELE ETTİK VE KAZANDIK’
Çan Kumarlar köyünde Alamos Gold şirketine karşı yürütülen çevre mücadelesinin öncü isimlerinden Naide, doğar doğmaz eşitsizlik ile karşılaşıldığından bahsederek sözlerine başladı. “Erkek çocuk olunca çok büyük bir olay oluyor. Ama eğer kız olduysa çok daha farklı. Oradan başlıyor yolculuğumuz zaten. ‘Kız çocuğu okumaz, kocaya kaçar’ diyorlar. Eğitimden de mahrum kalıyoruz. Bunun acısını ben yaşıyorum okuyamadığım için. Neymiş efendim ben biraz hızlı gelişmişim, göze batacakmışım. Bu yüzden okutmadı ailem. Biz kadınların hayatı çocukluğundan itibaren mücadeleyle geçiyor” diyen Naide, aile evinden çıktıktan sonra kadınların bu sefer de evlilik içinde baskıyla karşılaştığını söyledi. NAide şöyle devam etti: “Evleniyorsun bu sefer eşin, kayınpederin hep yine bir baskı. Onlara sormadan, izin almadan zaten bir şey yapamıyorsunuz. Hep böyle bir mücadele. Ben de küçücük bir örnek olmak istiyorum sizlere.”
Naide
Naide köyünde verdiği mücadeleyi ise şu şekilde anlattı: “Bizim köye gölet yapılmak istendi. Biz hayvancılıkla uğraşıyoruz, geçim kaynağımız hayvancılık. Meramız, sürülebilir arazimiz de kısıtlı. Bu yüzden gölet yapılmak istendiğinde çok mutlu olduk. Meğer bu gölet Alamos Gold tarafından, Doğu Biga tarafından yaptırılıp Kaz Dağları’ndaki altın projesi için su toplama havzası olarak kullanılacakmış. Buna karşı bir eylem başladı benim hayatımın dönüm noktası oldu. İçimde hep bastırdıklarım dışarı çıktı. Susmak istemiyorum artık. Kimseden çekincem korkum kalmadı. Hak neyse onun peşindeyim. Bunun mücadelesini kadınlar olarak toplanarak verdik, erkekler beceremediler. Engel olduk.”
‘İŞSİZİM, GELECEĞİMLE İLGİLİ KAYGILARIM VAR’
Hazal
Naide’nin konuşmasının ardından Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü mezunu olan ve iş bulamayan Hazal yaşadıklarını anlattı: “Gerçekten güzel bir bölüm. Bu bölümü, mesleğimi seviyorum ama işsizim. Yirmi dokuz yaşında olmama rağmen hâlâ ailemle yaşıyorum, kendime ait bir hayat kuramadım. Staj yaptığım dönemler oldu. İş yerinde bir erkek tarafından mobbinge uğradım, hakaretlere maruz kaldım. Öğretmenlik yapabilirim, dershanelere başvuruyorum mutlaka tecrübe istiyorlar. Geleceğimle ilgili endişelerim var. Nasıl bir hayat beni bekliyor bilmiyorum. Ama Çanakkale’de kadınlarla, sizlerle bulunmak bana umut oldu. Kendimi daha güçlü hissediyorum.’’
‘ROMAN OLDUĞUM İÇİN AYRIMCILIK YAŞADIM, OKUMAKTAN VAZGEÇTİM’
Hanife
Temizlik İşçisi Hanife ise Roman olduğu için yaşadığı ayrımcılığı anlattı: “Çocukluktan başlayan bir ayrımcılık var. Roman olmamdan kaynaklı. Okumayı çok seven, hedefleri, idealleri olan bir çocuktum. Avukat olmak istiyordum veya engelli çocuklarımıza bir öğretmen olabilmek en büyük hedefimdi. Fakat ilkokulda bu hayallerimin hepsi sonlandı. Bir arkadaş yüzünden. O çocuğun bana hep aşağılayıcı şeyler söylemesinden dolayı ben kendimde bir utanç hissettim ve okumaktan vazgeçtim.”
Ada
En son söz alan gazetecilik Bölümü öğrencisi Ada akademisyenlerin cinsiyetçi söylemlerinden bahsetti: “Zaten eğitimimizi çok zor koşullarda sürdürürken akademisyenlerin cinsiyetçi söylemleri motivasyonumuzu iyice düşürüyor. Kadınlar fotoğraf çekemez, elleri titrer, haber yazamazlar diyen öğretmenime sesleniyorum. Bugün fotoğrafları ben çektim ve etkinliği haberleştireceğim. Ellerim hiç titremedi.’’
Etkinlik, müzik öğretmenliği öğrencileri Doğa ve Mehmet’in müzik dinletileriyle ve halaylarla sonlandı.
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Almanya’da 2021’den 2022’ye kadınlar: Kadınları ye...
2021 yılı Almanya’da da kadınlar açısından pek çok sorunla geçerken, mücadele örnekleri de ortaya çı...
Avukat Eylem Sarıoğlu: İstanbul Sözleşmesi şiddeti...
Erciyes Üniversitesi KAÇAUM etkinliğinde konuşan Kayseri Barosu Kadın Komisyonu Başkanı Avukat Eylem...
Yoksulluk yangını 3 çocuğun daha yaşamını yitirmes...
İzmir’de sobadan çıkan yangın nedeniyle 3 çocuk hayatını kaybetti. Mahalleli itfaiyenin olaya geç mü...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.