“Her kim bu ülkede bir daha İstanbul Sözleşmesi ile başlayan bir cümle kurarsa, ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir.”
8 Kasım günü Meclis’teki AKP Grup Toplantısında sarf edildi bu sözler. Ülkenin Cumhurbaşkanı söyledi bunları. İstanbul Sözleşmesi ile başlayan her cümleye kadınlar tarafından tepki gösterilmesi çağrısı yaptı.
“Sapkın ideolojik ajanda” da demiş açıklamadan görüyoruz ki İstanbul Sözleşmesi ile başlayan cümleler kuran bizler: “Kadınlar ve erkekler eşittir, eşit haklara sahiptir, bu eşit haklar kapsamında kadınlar hayatın her alanında güvence altında olmalı, ayrımcılığa şiddete uğramamalı” diyoruz özetle.
Bu savunduğumuz temel insani değerler sapkın ideoloji mi oluyor şimdi?
İnsan hayret ediyor gerçekten.
“Kadınlar öldürülmesin, şiddete dair etkin koruma mekanizmaları kurulsun, devlet bu konuda gerekli sorumlulukların tümünü alsın” demek, ideolojik sapkınlık, bu sorumluluklardan kurtulmak ve kadınları çaresiz ortada bırakmak normal, olağan, çok şahane bir şey öyle mi?
Esas bu yaklaşımın çok ideolojik olduğu ise hepimizin malumu. Türkiye’den bahsediyoruz, kadınların her gün sokaklarda öldürüldüğü ülkeden.
Birkaç gün önce Lüleburgaz’da genç bir belediye işçisi kadın sokak ortasında öldürüldü, neden bahsediyorsunuz siz!
Eğer unuttuysanız hatırlatalım: Kadınları koruyacak kamusal mekanizmalar kurulmadığı ve güçlendirilmediği için her bir kadının ölümle burun buruna yaşadığı ülkeden söz ediyoruz.
Biz kadınlar nasıl bir hayat yaşıyoruz biliyor musunuz? Çalışıyorsak eğer, işimizi çok dikkatli yapmaya çalışıyoruz, erkeklerden bin kat özen gösteriyoruz ki bir açık bulup bizi zor durumda bırakacak bir şey olmasın. Her bir konuşmamıza, sohbetimize, üstümüze başımıza dikkat ediyoruz, maazallah gereksiz beklentiler yaratırız da başımıza bela çıkar hiç yoktan diye. İşten çıktığımızda ya da bir yerden dönerken hele de hava kararmışsa artık, eve nasıl gideceğimizi şaşırıyoruz. Eve girdiğimiz tamamladığımız her yeni gün ödül adeta bize.
Çalışmıyorsak, işsizsek, çalışma olanağımız olmadıysa, öğrenci isek de değişen bir şey yok aslında. Erkenden “evlen” diye büyük bir baskı ile yaşıyoruz, gençlerin flört etmesi korkunç bir suçmuş gibi anlatılıyor dört bir yandan. Hiç tanımadığımız adamlarla erkenden evlenip, üç dört çocukla, mutlu muyuz mutsuz muyuz bunu anlamadan yaşamamızı istiyorsunuz. Geçim sıkıntısı, yoksulluk, işsizlik, ödenecek kira ve faturalar derken, hayata ve geleceğe dair hiçbir umudu olmayan kadınlarla dolu bu ülke.
Ülkedeki kadınların tamamı bu durumda iken ve hiçbirimiz başımıza bir şey geldiğinde “Devlet bana el uzatır, yargılamadan, sormadan, kötü gözle bakmadan sorunlarımı çözmek için çaba harcar” diyemezken İstanbul Sözleşmesi ile başlayan cümleler kurmak ideolojik sapkınlık olacak öyle mi?
Kusura bakmayın ama buna hiçbir kadın inanmaz. Bu ülkede yaşayan hiçbir kadını bu biçimde ikna edip, “Evet vazgeçeyim hak mücadelesinden, şiddeti normal kabul edip, bir yerde öldürülünceye kadar keyfime bakayım” noktasına getiremezsiniz.
Anlaşılan o ki kadınlara söyleyecek sözü kalmamış olan iktidar, İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınları sapkın ilan ederek, kadınlarla kadınların aralarını açıp kendince çok ideolojik bir hamle yapmak istiyor.
Ama biz kadınlar yukarıda saydıklarımı ve sayamadıklarımı her Allahın günü yaşıyoruz, hangi partiye oy vermiş olursak olalım, ülkenin neresinde yaşarsak yaşayalım hiç fark etmiyor.
O nedenle sorunları çözmek yerine, sürekli artıran ve esas nedeni olan iktidara bu nedenle hiç kimse inanmaz.
Elbette İstanbul Sözleşmesi demeye devam edeceğiz, 6284 Sayılı Yasa diyeceğiz, sığınmaevleri talep edeceğiz, kadınlar ve çocuklar için güvenli şehirler isteyeceğiz, eşit eğitim olanakları ve özgür bir hayat talebimizden vazgeçmeyeceğiz.
Nerede görülmüş insanın eziyeti, işkenceyi, kötü muameleyi kabullendiği, olağan kabul edip ses çıkarmadığı? Böyle bir şey yok. Az ya da çok, güçlü ya da cılız haksızlıklara her zaman ses çıkarılır. Bunu engellemeye de yönetenlerin gücü asla yetmez.
Aradan yıllar geçecek, devran dönecek, elbet bu iktidarı da bir zamanların Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi gibi konuştuğumuz günler gelecek. Kadına yönelik şiddetle anılacak bu iktidar dönemi kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin, kadınların normali haline getirilmek istendiği bir dönem olarak anılacak, hiç kuşkunuz olmasın.
Devletlerin, ülkesinde yaşayan her bireye ilişkin sorumlulukları vardır. Yaşam hakkı, özgür ve güvenli bir hayat sağlama hakkı bunların en temelidir. Kadınlar bu ülkede böyle yaşamıyor, bunun lamı cimi yok. Bunu sağlamak, bunu gerçekleştirmek, bunun için adım atma yolunu seçmiyorlar yıllardır. İnatla ve ısrarla kadın düşmanı politikaları sürdürüp her bir kadının yaşamını riske atıyorlar.
Kadına yönelik şiddet bu iktidarın politik yaklaşımından bağımsız asla konuşulamaz. Bu konuda konuşulan her söz, edilen her kelam da bunu açıkça gösteriyor.
Her gün kız kardeşlerimiz öldürülürken, Çilem Doğan meşru müdafaadan yararlanma hakkından adeta bir cezalandırma ile mahrum bırakılırken ve istisnasız her birimiz yarın başımıza ne geleceğini bilmeden endişe içinde yaşarken devlete sorumluluklarını hatırlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
O nedenle İstanbul Sözleşmesi ile başlayan, sonra 6284 sayılı Yasa ile devam eden, içinde eşitlik, özgürlük geçen, nafaka gibi yasal haklarımıza yönelik saldırıları kabul etmeyeceğimizi ifade eden, kadınları koruyacak tam bir kamusal mekanizma talep eden ve kadın dayanışması ile biten cümleler kurmaya devam edeceğiz.
Hatta önümüz 25 Kasım, daha da çok kurulacak bu cümleler…
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Erdoğan: 'Her kim İstanbul Sözleşmesi diye başlaya...
Kabine toplantısı ardından konuşan Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi'ni savunanları sapkınlıkla suçladı.
Aile Bakanlığının bütçe görüşmelerinde muhalefet m...
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinin görüşmelerinde muha...
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi kadınla...
Bugün Mecliste görüşülecek Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinden kadınların payına ne düşec...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.