İşçi kadınlardan üç çocuk tepkisi | Varsayalım ki doğurduk...
İşçi kadınlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2025 Aile Yılı Tanıtım Programı'nda yeniden gündem ettiği 'üç çocuk' çağrısına, hayatın her alanında yaratılan güvencesizliğe dikkat çekerek tepki gösteriyor.

2025 Aile Yılı Tanıtım Programı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “Üç çocuk isterim” söylemi bir takım teşvikler öne sürülerek yeniden gündeme getirildi. Kadın işçiler arasında bu söyleme dair çokça şey tartışılıyor. Bu açıklamaları ağırlıklı olarak tepkiyle karşılayan kadınlardan biri olan tekstil işçisi Nurhan “Üç çocuk isteyeceklerine önce var olanların karnını doyursunlar, onlara bir gelecek versinler” diyor.

O PARAYLA ÜÇ GÜNLÜK BEZ ANCAK KARŞILANIR

Nurhan’ın iki çocuğu var ve ikisi de okula gidiyor. “Tam üç yıldır fabrikada öğlen yemeğinde çıkan meyveyi yemeden eve götürüyorum. Pazardan meyve almanın nasıl bir şey olduğunu bile unuttum. Bir de yeni doğanlara para vereceklermiş. O parayla bir bebeğin üç günlük bezini bile alamasınız. Peki geri kalan ihtiyaçlar ne olacak? Üç dört yıldır okula giden çocuklarıma beslenme koyamıyorum, eğitim tamamen paralı hale gelmiş durumda. Sefalet içinde olan iki çocuk yetmezmiş gibi bir de ‘Üçüncü çocuğu da bu sefalete doğurun’ diyerek bizimle dalga geçiyorlar. Şimdiki aklım olsaydı bir tane bile doğurmazdım. Her gün çocuklarımı yarı aç ve her şeyde gözleri kalarak okula göndermekten yoruldum” diyor Nurhan.

‘HANGİ SİSTEME GÜVENECEĞİZ?’

Bir başka işçi Demet şu sözlerle başlıyor tepkisini dile getirmeye: “Bu ülkede çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden babayı ne çabuk unuttunuz. Ben bir çocuk annesiyim yaşım 27. Ben de isterim çocuğumun bir kardeşi olsun diye. Ama ben yevmiyeci olarak çalışmama rağmen bir gün işe gitmediğimde üç günlük ücretim kesiliyor. Çocuğum ateşleniyor, izin alıp yanına gidemiyorum. Okulunda sorun çıkıyor, gidemiyorum. Ama çalışmak da zorundayım. Eşim asgari ücretle neye yetişecek? Böyle güvencesiz bir ülkeye çocuk getirmek hiç akıl karı değil.” Demet Cumhurbaşkanına güvenerek çocuk yaptığını varsayarak, “Bu defa hangi sisteme güveneceğiz? Birkaç ay önce ortaya çıkan yeni doğan çetesi tarafından öldürülen bebekler gibi öldürülmeyeceği ne malum? Hadi orada ölmedi; sütü, bezi, maması ne olacak? Diyelim yarı aç yarı tok büyüttük. Peki, nasıl bir eğitim hayatı olacak? Çocuklarımızın ömrü MESEM’lerin olduğu bu ortamda 14, 15 yıl olacak. Zaten bir gelecek görse insanlar bir çocukla kalmazlar” diyor.

YALNIZCA YOKSULLUK DEĞİL, TOPLAM BİR GÜVENCESİZLİK VAR

Bu memlekette yakın zamanda ve en çok da tek adam iktidarı boyunca çocuklar güvencesiz ve korumasız bırakıldı. Kayıp çocuklardan tutun da türlü istismar ve cinayetlere kadar binlerce çocuk hayatını kaybetti. Yoksullukla mücadele eden çocukların sayısı milyonu geçiyor. Ailelerin asgari ücretle, çocuklarının karınlarını bile doyuramadıkları tüm çıplaklığıyla ortada. “Az çok geçinebiliyorum ama yine de çocuk yapmam” diyen kadın sayısındaki artış ise bu ülkede uygulanan politikaların bir sonucu.

Son olarak metal işçisi Hediye şöyle anlatıyor: “Tam 22 yıldır aynı fabrikadayım. Sendikalı olmanın avantajıyla maaşım hem asgari ücretin üstünde hem de yılda üç ikramiye alabiliyorum ve çeşitli sosyal haklarım var. Eşim de başka bir fabrikada çalışıyor bir yıl önce EYT’den emekli oldu. Buna rağmen ayı borçla bitirmemek için direniyoruz. Sadece bir çocuğumuz var, ikinciye cesaret edemedik. Bari bir taneyi doğru dürüst büyütelim diye uğraştık. Bunca yıldır çalışıyoruz, borç harç bir ev aldık 12 yıl önce. O evin borcunu daha üç yıl ödeyeceğiz. Tek tesellim, çocuğuma bir ev bırakmak olacak” diyor ve üç çocuk doğurun diyenlere seslenerek, “Siz istiyorsunuz diye üç çocuk yapacak kadın sayısı çok az. Çünkü 5 bin değil; isterse 10 bin versinler yine de yapmaz kimse. Artık tek sorun para da değil. Bu ülkede çocuklar tecavüze uğruyor, öldürülüyor. MESEM’lerde ölüyor. Evin geçimine destek olmak için eğitimini bırakıp çocuk işçi olarak çalışırken ölüyor. Yani bu ülkede sadece parasızlık değil, toplam bir güvencesizlik var” diyor.

Görsel: Canva Pro kolaj
              Sağda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (TCCB)

               

İlgili haberler
İktidarın “aile yılı”: Kadınların yaşamını, emeğin...

Editörümüz Elif Turgut ve Evrensel gazetesinden Zeliş Irmak ile "aile yılı"nı konuşuyoruz.

Aile yılının müjdesi: Borçlanma, yoksulluk, nefret...

'Bu kapsamlı saldırı, kapsamlı bir karşı koyuşu hak ediyor. 2025 yılını kadınların mücadele yılı ila...

Aile Yılı Tanıtım Programı: Devlete üç çocuk, kadı...

2025 Aile Yılı Tanıtım Programı'nda kadınlara güvencesiz çalışma müjdelendi, 3 çocuk çağrısı yapıldı...