Birbirimizden öğrendiğimiz buluşmalar nefes aldırıyor
'Birbirimizin hayatlarına dair fikir edindikten sonra imkanımız olsa neleri değiştirmek isterdik ve sonucu nasıl olurdu hep birlikte hayal ediyoruz.'

Eskişehir'in emekçi semtlerinden 71 Evler'de kadınlarla buluşmaya gidiyoruz. Tanışıp birbirimize alışmaya başlayınca günlerimizin nasıl geçtiğini konuşmaya başlıyoruz. Çocuklar, eş, evin işleri ve giderleri, bakıma ihtiyaç duyan yakınlar... Uyanıp gözlerini açar açmaz kadınların akıllarına doluşanlar bunlar. Sorumluluklar ve işleri düşünerek başlayan gün, ailedeki herkesin ihtiyacını karşılayarak ve işleri yetiştiğince tamamlayarak devam ediyor. Gün, çöken yorgunlukla uyuyakalmadan önce ertesi günün işlerini, bazen de daha uzak geleceği zihinde de olsa düzenleyip yoluna koymaya çalışmakla bitiyor. Kendilerine ne zaman sıra geliyor, merak ediyoruz. Hemen net bir cevap geliyor: “Bizim neye ihtiyacımız var, ne istiyoruz kimse sormaz. Kendimiz bile sormayız!” Aynı anda başka bir işle uğraşmadan içilebilen kahve, arkadaş sohbeti, rahatça oturup televizyon izleme fırsatı çoğunluk için lüks sayılan anlardan.

KADINLAR ÇALIŞMAK İSTİYOR

Birbirimizin hayatlarına dair fikir edindikten sonra imkanımız olsa neleri değiştirmek isterdik ve sonucu nasıl olurdu hep birlikte hayal ediyoruz. Kadınlar, hayal edebilecekleri sınırsız seçenek varken bile en çok çalışmak istiyorlar. Neden kimsenin zengin olmayı ya da her şeyi yapabilecek konumu, gücü elde etmeyi istemediğini soruyoruz. Kadınlar faydalı olmak ve toplumdaki görünmezlik halinden çıkmak istiyorlar: “İşinin olması üretmek, evden çıkıp hayata karışmak ve kendine güven geliştirmek, emeğinin öyle veya böyle bir değerinin olması, saygı görmek demek.” Ayrıca aile içinde gelir ve zaman kullanımında bir nebze de olsa söz sahipliği elde etmenin, ciddiye alınmanın yolu çalışmaktan geçiyor. Bu farkındalıkla el işlerinden gelen ufak gelirin sağladığı imkanlara, kurslarda teknik dışında öğrendiklerine başka kadınların da erişebilmesini istiyorlar. Çocuğunu, hastasını, ev işlerini bırakıp gelemeyen komşuları da akıllarının bir köşesinde.

Hikayelerinden anlıyoruz ki eğitime devam edememenin getirdiği yoksunluk hissi unutulmuyor. Kimi sonradan ilkokul bitirmiş, kimi çocuklarına ders çalıştırırken öğrenmeye devam etme çabasında. Eğitimsizliğin yoksullukla birleşince onlara birçok kapıyı kapattığını anlatıyorlar. Bir yandan da artık eğitimin de bir kadının hayat koşullarını iyileştirmeye, güçsüzlüğünü aşmaya yetmediğini ekliyorlar: “Belki o kadar okuyup üstüne evde olsak daha çok üzülürdük.”

SADECE HAVADAN SUDAN KONUŞMAK BİLE ÇOK DEĞERLİ

Aile gelirine eklemek, kendileri için kaynak yaratmak amacıyla ürettikleri el işlerinin ciddi bir değişim sağlamayacağının farkındalar. Bir kadın soruyor: “Neden kadınlara yönelik kurslarda fazla para etmeyecek, zaten kadın işi olarak görülen işler öğretiliyor?” Bu soruyla başlayan tartışmada kimi medyadan ve gençlerden duydukları yazılım, finans benzeri işleri denemek istediğini belirtiyor; bazıları ise elinin alıştıklarından başka iş beceremeyeceğine inandığından eldeki kurs içerikleriyle yetinmeyi öneriyor. "Beceriksizlik" sözünü sorgulayınca birleşip anlatsalar bildiklerinin -yani oyanın, örgünün, evi çekip çevirmenin- kitabını yazabilecekleri sonucuna varıyoruz.

Evdeki çalışmadan bahsedince kadınların; emeklilik haklarından yoksun olmayı, ev kazalarında güvencesizliği ve hem hukuki hem sosyal konularda bilgisizliği dert ettiğini anlıyoruz. Kendileri ile ilgili kaygılar, çocuklarının ve ülkenin geleceğine dair belirsizliklerle birleşiyor. Sorunlarını, hissettiklerini ve düşündüklerini, çözümlerini, fikirlerini ifade edecek alanları kısıtlı. Birbirleriyle dertleşebilmek, bazen sadece havadan sudan konuşmak bile kadınlar için çok değerli. En çok üstünde durulan meselelerden biri sosyalleşme imkanlarının eksikliği. Kamusal alanı kullanmak istediklerinde kahvehanelerin, mekanların başta parklar olmak üzere kadınların sosyalleşebileceği alanları işgal ettiği emekçi semtlerinde, kadınların ev dışında var olmasını zorlaşıyor. Kalabalığın yarattığı sorunlar, toplu taşıma araçlarını kullanmadan önce iki kez düşünmelerine yol açıyor. 

Bir günü nasıl geçirdiklerini sorarak sohbete başladığımız kadınlarla sarılıp vedalaşırken bizi günü birlikte geçirip yaşadıklarını bire bir görmeye davet ediyorlar. Tüm gün eşlik edemesek bile öğle arasını kesinlikle kaçırmamamızı tembihliyorlar. Çünkü başkaları için çabalamadan geçen, kendilerine ait tek zaman bu. Hayatın yükünden uzaklaşıp birbirlerini dinlemeye, anlatmaya, annelik/eşlik/kız evlatlık sorumluluğundan önce kendileri olabilmeye, eğlenmeye fırsat bulabildikleri o kısıtlı, değerli zamanı paylaşmak istiyorlar.

Görsel: Canva Pro yapay zeka görsel oluşturma aracı 

İlgili haberler
İşçi ve emekçi kadınlardan Mehmet Şimşek'e mektup

EMEK Partisi Gaziantep Milletvekili ve yayın kurulu üyemiz Sevda Karaca Hazine ve Maliye Bakanlığını...

Kadın heykeli’ne saldıranlar ve kadını kamusal ala...

Sanatçı Arzu Yayıntaş, Ordu’da daha önce tahrip edilen ve yakın zamanda da ayakları kırılan 3 kadın...

Şiddet, İşsizlik, Eğitimsizlik: Toplum kadınların...

Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’nın 2022 sonuçları açıklandı. Şiddet halen...