Hiç birbirimizi tanımasak da...
Eyüp’te bir evde kapı komşusu olan ama birbirini hiç tanımayan kadınların bir arada olduğu bir sohbet yaptık. Kadınlar ötekileştirilmekten, ayrımcılıktan, kötü yaşam koşullarından bıkmış durumda.

İstanbul’un Eyüp ilçesinde aynı mahallede aynı apartmanda oturan ama birbirlerini tanımayan biz kadınlar bir araya geldik. Nasıl mı? Uzunca bir süredir beraber dergi okuduğumuz, dertleştiğimiz bir kadın arkadaşımız “Seçime 3 gün var, daha çok şey kaybetmiş sayılmayız” deyip komşularını evine çağırdı. Kadınlarla gündeme dair sohbet etme fırsatı yakalayacak olunca “Neden olmasın” dedik ve çok mutlu olduk. Kararlaştırdığımız saatte oradaydık ama ev sahibimiz ortada yoktu. Arkadaşımız mahallenin bir başından diğer başına her evin kapısını çalmış ve kadınları evine davet etmiş. Tanıdık, tanımadık bütün kadınları... Kadınlar “Neden senin evine gelelim, ne konuşacağız, seni tanımıyoruz” diye sormuş tabii. O ise saçından sarkan beliği ile dalga geçeni bile evine davet etmiş. Soluk souğa geldi yanımıza, “Herkesi çağırdım, mesele memleket meselesi. İstemezlerse gelmezler” demesine rağmen üzüldüğü belli oluyordu, çünkü kadınların gelmesini istiyordu.

‘KAPALI OLDUĞUMUZ İÇİN AKP’LİLER KENDİNDEN
CHP’LİLER AKP’Lİ GÖRÜYOR’
Biz toplandığımız kadar kadınla sohbete başladık, kadınlar teker teker çıkageldiler. Birbirini tanıyan kadınlar o kadar azdı ki, şaşırdılar karşı komşularını tanımadıklarına. Birbirini ne kadar ötekileştirdikleri sohbet esnasında ortaya çıkıyordu: “Aaaa ben senin böyle düşündüğünü bilmiyordum.” Sohbet koyulaştıkça kadınlar içindekileri bir bir dökmeye başladı, türbanlı kadınlar “Kapalı olduğumuz için AKP’liler kendinden CHP’liler AKP’li görüyor bizi” diyerek yaşatılan durumdan nasıl da rahatsız olduğunu anlattı.


ÇIĞ GİBİ ÖNÜMÜZE KATARAK GELİYORUZ
Kadınlar birbirini daha iyi tanıdıkça “Üretmeli, kadın ayakları üzerinde durmalı, kimsesiz olmamalı” diye söyleşir oldular. İş yerlerinden, emekliliklerinden, uğradıkları he türlü şiddetten, biten evliliklerinin ardında kalan enkazlardan, nasıl arındıklarına kadar konuşur oldular. Söz seçimlere geldi ve orada kıyamet koptu sanki. Kapalı kadınları diğerleri de AKP’li sanmıştı. Konştukça, sohbet koyulaştıkça hemfikir olduklarına şaştılar. Perihan liseye giden iki kızıyla gelmişti. Eşinden boşanmıştı, boşanmadan önce AKP’ye oy verdiğini söyleyerek “Ama artık vermeyeceğim. O eskidendi, artık kendim için yaşayacağım” diyordu. Çalışmaya başladıktan sonra hayata bakışının farklı olduğunu; kızlarına hiçbir konuda baskı yapmadığını söylüyordu. 16 yaşında evlenen, şimdi 38 yaşında olan ve eşini genç yaşta kaybeden Menekşe ise iki iki çocuğu ile yaşama tutunmaya çalıştığını anlatarak, “Çok çektim, çok. Sogukmuşum ben. Öyle diyorlar, bilmezler ne yaşadıklarımı...” Kadınlar dertleştikçe heybelerinde ne var ne yok döktüler. En son laf tek adam, tek parti rejimine geldiğinde ise kadınlar çok netti: “Gitsin de nasıl giderse gitsin. Yeter ki gitsin.” Kadınların tek düşüncesi ve talebi buydu. Biz kadınların, varlığına bile tahammül edemeyen ve görmezden gelen bu sistemle kavgası var. Çığ gibi önümüze katarak geliyoruz.

İlgili haberler
Herkes biliyor geminin su aldığını...

İkitelli, Terazidere ve Gazi’de seçim dolayısıyla işçi havzalarının ve işçi mahallerlerinin yolunu t...

Çorlu’da kadınlar sandığa geçim derdiyle gidecek

Çorlu’da bir araya geldiğimiz kadınların en büyük derdi geçim. Geçim ve gelecek kaygısıyla seçimi ka...

Bağcılar’da seçim: CHP’li kadınlar neden ‘strateji...

Bağcılar’da seçim sohbeti için bir araya geldiğimiz kadınların hepsi ‘stratejik oy’ kullanacak. Nede...