2016 yılında 6721 sayılı kanunla kurulan Türkiye Maarif Vakfı, kuruluşundan beri ciddi destek ve fon alıyor. 20 ülkede 200’ü aşkın FETÖ ilişkisi sebebiyle kapatılan okulu devralan vakfa Milli Eğitim Bakanlığı 2023 yılında 3.4 milyar lira bütçe ayırdı. Bu sene, bu rakamın 6 milyar civarı olması bekleniyor. “Türkiye’nin eğitim markası” denen vakfın güncel durumda eğitim faaliyeti sürdürdüğü ülke sayısı 52, eğitim kurumu sayısı 465 ve öğrenci sayısı 50 bini aşmış durumda.

Yeni Şafak Gazetesinin “İkinci Yüzyıla Merhaba” ekine konuşan Maarif Vakfı Başkanı Birol Akgün "En büyük iddiamız; kendi kültür ve medeniyetimizden ilhamını alan, evrenselliğe hitap eden bir eğitim içeriğiyle Dünya'da söz sahibi olabilmek" şeklinde vakfın vizyonunu belirtiyor. Aynı haberde Birol; uluslararası düzeyde ekonomik, ticari, siyasi, diplomatik alanda büyüyen Türkiye'nin eğitim ve kültürde de etkisini arttırmak amacıyla vakfın kurulduğunu söylüyor.

Maarif Vakfının anaokulundan üniversiteye her kademede okulları, çok sayıda yurdu ve eğitim merkezi var. Vakıf başkanı Akgün bu yaygın çalışmaya ilişkin bir söyleşisinde ‘’Avrupa ve Türki Cumhuriyetlerde sürdürülen faaliyetlerini bu bölgelerdeki yeni nesil Türklerle bağ kurmak’ olarak, onların Türkiye’ye ilgilerini artırmak” olarak açıklıyor. Bu söylem FETÖ okulları ve Türkçe Olimpiyatlarının revaçta olduğu zamanlardan kalma aklımızda. Vakfın bu biçimiyle bir çeşit misyonerlik kimliği oluşturduğu aşikar.

Bununla beraber Maarif Vakfının diğer dikkat çeken projesi ise başta Afrika ve Suriye’ye yürütülmeye başlanan Doğu Avrupa’da proje halinde olan “Mesleki Eğitim Liseleri.” Programın Afrika ayağının fonlayanlarından biri de TUSAŞ (Türk Uçak Sanayii ve Anonim Ortaklığı). Projede temel derslerle birlikte atölye ve staj faaliyetine yer verilmiş. Bu sayede hem ucuz iş gücü sağlanıyor hem de Türkiye’nin “etki alanı” genişliyor. Vakıf sitesinden Türkiye'deki MESEM birikiminden faydalandıklarını söylüyorlar, hani şu çocuk işçiliği yasal hale getiren, çocukları çok ucuz işgücüne dönüştüren MESEM’lerden.

Birol Akgün Yeni Şafak Gazetesi ekine verdiği röportajda, “Biz bu sektörde bir boşluğu dolduruyoruz” derken yalan söylemiyor. Türkiye hükümetinin özellikle çevre ülkelere dönük yayılma politikasının aparatlarından biri Maarif Vakfı. Yurtdışındaki FETÖ ilişkili okulların yerini her bakımdan dolduracak biçimde kurulan vakıf, bağış alabilir, gelir getirici kurum açabilir, ortak olabilir, satın alabilir. Teşvik almak ve vergiden kaçmak için Maarif Vakfı iyi bir kapı.

Eğitimin özelleştirilmesiyle iyice azalan kamusal eğitim kaynaklarının bir kısmına devlet Maarif Vakfıyla el konuyor. Okulların bütçesinin azlığı eğitimin tüm yükünü velilerin sırtına yıkarken bu yükü kaldırması gereken bütçe bu vakfa akıyor.

Öyle ki Maarif Vakfı ödeneği MEB bütçesinin yarısını geçiyor. Türkiye’de Maarif Vakfı bir boşluğu dolduruyor, doğru: MEB bütçesinde halka ulaşması ama ulaşmayan bütçe boşluğunu. Müfredat hurafelerle doldurulurken dünyada sermayedarların ihtiyacı olan çocuk ve genç işçi açığını kapatıyor. Tıpkı Yusuf Ziya’nın protokol vereceğim dediği diğer vakıf ve cemaatler gibi...

Sonuç olarak; bugün okula giden her 4 çocuktan biri aç. Müfredat her geçen gün bilimsellikten uzak içerik ve uygulamalarla doluyor. Diyanet İşlerinin de ortağı olduğu ÇEDES programıyla okullara imamlar atanıyor. Karma eğitim tartışmaya açılıyor. Okulların ödeneklerini okul aile birliği gelirleri belirliyor. Sözde parasız eğitim, gerçeklikte erişilmesi gittikçe zor hale geliyor. Veliler- öğretmenler personel yetersizliği sebebiyle el birliğiyle sınıf temizliyorlar. Eğitim bütçesi ile öğretmenlere ücetlerinin ödenmesi gerekirken ücretli öğretmenlik gibi sistemlerle öğretmenler hem güvencesiz hem asgari ücretin altında ücretlere çalışmaya mahkum ediliyor. Evet bu eğitim sisteminin bayraktarlarından biri sizsiniz Birol Akgün…

Manşet fotoğrafı: Yeni Şafak Gazetesinin İkinci Yüzyıla Merhaba isimli ekinin fotoğrafı