Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde bir araya gelen gençler, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü öncesinde Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Yüksek Lisans öğrencisi Hazan İlik ile bir oturum gerçekleştirdi.
25 Kasım, Mirabel Kardeşler'in Trujillo diktatörü ve onun kurduğu diktatörlüğe karşı mücadeleleri sebebiyle de tarihsel önem taşıyan bir gün olduğunu söyleyen Hazan İlik, "Trujillo bir halk konuşmasında, 'Ülkenin en büyük iki sorunundan birisi Mirabel Kardeşlerdir' diyerek, aslında böylesine bir direnişin onlar için ne kadar büyük bir sorun olduğunu ifade etmiştir. Bazen kendi gücümüzü, hayatımız üzerindeki etkimizi çok hafife alıyoruz. Ancak bu yalnızca bizim sebep olduğumuz bir şey değil, bizden zaten böyle düşünmemizi istiyorlar. Kendi gücümüzün, hiçbir şeye vesile olmayacağını. Mirabel Kardeşler, geçmişte yaptıkları direnişle, bunun tam tersinin doğru olduğunu kanıtlamıştır, yaptıklarının sonuçları ise günümüze kadar ulaşmıştır. Bu yüzden bugün bile, her 25 Kasım'da en azından yanımızdaki bir insanla dahi bir araya gelebiliyor, onunla kadına şiddetle nasıl mücadele etmemiz gerektiğini tartışabiliyoruz. 25 Kasım’ın tarihsel ve güncel niteliği sadece bireysel olarak algılanmamalıdır. Bir kadına şiddetin uygulanması sadece bir eve, o evde yaşayanlara veya o ülkeye bağlanamaz, her ülkede aynı durumun yaşandığı açık. Bu yüzden ulusal olarak değerlendirebileceğimiz 25 Kasım, sadece kadınlarla alakalı değil, onların yaşadıkları her türden şiddet, bütün toplumu ilgilendir bir sorundur ve hep de böyle olmuştur" diyerek sorunların bireysel mücadele ile değil de toplumsal bir mücadeleye ile çözüleceğini belirtti.
Şiddetin şiddet olması için sadece gözle görülmesi, açık bir şekilde yaşanması gerekmediğini, psikolojik ve ekonomik şiddetin de şiddetin türlerinden olduğunu ifade eden İlik, "KYK'da yaşanmış olan ihmalsizlik örnek verilebilir, o yurdun öğrencilere gerekli güvenceyi vermek, asansörleri kullanırken onları güvenceye almak bir sorumluluk ve görevdir, yapılmadığında ise kazayı yaşayanların başına gelen şey apaçık, bilinçli bir şiddettir" örneğini verdi.
Tekstil atölyesinde çalışan 17 yaşındaki bir genç söz aldı: "Biz bir tekstil atölyesinde çalışıyoruz, kendi çalıştığımız alanda 15 kişiyiz. Yemek esnasında çok zorlanıyoruz çünkü çıkan yemekler berbat. Yiyemeyenler bireysel çözümlere gidip alabildikleri sağlıksız, hazır ürünleri tüketiyor, bazıları bunu da yapamayıp verilenle yetinmek zorunda kalıyor. Tabii her ikisi de zorunluluktan başvurulan çözümler oluyor."
Tuzla'da bir meslek lisesinde okuyan bir genç ise, "Bizim lisemizde, ırkçılık çok fazla yapılıyor. Sınıftaki bazı çocuklar birbirlerine memleketlerini sorup kimliklerine laf etmeye başlıyorlar. Kürt oldukları için dışlanan ve mimlenen öğrenci sayısı çok fazla" diye ifade etti.
Hazan İlik, ülke ve dünya genelinde yaşanan tüm sorunların ana çözümü yan yana gelerek mücadele etmek olduğunu ama bunun öncesinde, burada var olan bilinçli gençlerin, mücadeleye önden katılmaları gerektiğini belirtti.
Fotoğraf: Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği
İlgili haberler
Kız çocukları okulda değil tekstil atölyelerinde:...
Mahalle aralarında giderek çoğalan tekstil atölyelerinde yaşları 14 ile 17 arasında yüzlerce çocuk ç...
Türkiye'de çocuk işçiliği
Türkiye'de çocuk işçiliğini, çocukların çalışırken yaşadığı sorunları KHK ile kapatılan Gündem Çocuk...
MEB'den yönetmelik değişikliği: Ne ücretsiz eğitim...
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), Okulöncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yeni düz...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.