Emek Partisi milletvekilleri Sevda Karaca ve İskender Bayhan, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde (YTÜ) öğrenci kulüplerinin kapatılmasını ve üniversitelere dönük baskıları soru önergeleriyle Meclis gündemine getirdi. Karaca ve Bayhan, özellikle genç kadınlara yönelik sistematik müdahalelere dikkat çekti.

Aile yılı, üniversiteli kadınların örgütlülüğüne darbe vuruyor

Karaca, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e verdiği yazılı soru önergesinde, Yıldız Teknik Üniversitesinde bulunan ve kapatılan topluluklardan biri olan Kadın Çalışmaları Topluluğunun, YTÜ'deki birçok toplulukla birlikte okulda Cinsel Tacizi Önleme Biriminin kurulmasında öncü bir rol oynadığı, üniversiteli kadınların yaşadıkları sorunlara birlikte çözüm aramak için bir alan açtığını belirtti.

YTÜ Kadın Çalışmaları Topluluğunun karşılaştığı sürecin üniversitelerde bulunan kadın çalışmaları toplulukları için bir ilk olmadığını belirten Karaca, Uludağ Üniversitesi'nde eğitim gören kadınların kurmak istedikleri topluluğun nasıl engellendiğini hatırlattı. Üniversite bünyesinde öğrencilerin kurmak istediği Kadın Çalışmaları Topluluğu yerine "Kadın ve Aile Çalışmaları Topluluğu" kurulduğunu belirten Karaca, "Topluluk yönetimine aday olan kimi kadın öğrenciler 'radikal' denerek engellenmiş ve 'Bu topluluğu bakanlığın izniyle kurabildik, bazı şeylere göz yummamız gerekiyor. Tüm etkinlikler evlilik ve aile içinde kadın olma rolü etrafında kurgulanması gerekiyor' denmiştir" ifadelerini kullandı. Karaca, Boğaziçi Üniversitesi'nde katledilen 15 yaşındaki Hilal Özdemir için dayanışma metni paylaştıktan sonra ise bu topluluğun da hiçbir resmi açıklama yapılmadan kapatıldığını aktardı.

Bütün bunların, aile politikalarının üniversiteli kadınların örgütlenme hakkını ortadan kaldıran bir baskı mekanizmasına dönüştüğünü açıkça gösterdiğini belirten Karaca, iktidarın ilan ettiği "aile on yılı" ile birlikte kadınların güvenli ve şiddetsiz bir yaşam, güvenli kampüs ve yurtlar taleplerinin örgütlenmesine engel olunacağını söyledi. Bu kapsamda Karaca, Milli Eğitim Bakanı'na şu soruları yöneltti:

    1. Üniversitelerde kulüp ve toplulukların kapatılmasının nedeni nedir? Bu konuda Bakanlığınız nasıl bir rol üstlenmektedir?
    2. Son 5 yılda hangi üniversitelerde kaç kadın topluluğu kapatılmıştır?
    3. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde kulüplerin kapatılma gerekçesi olarak “Anayasa ve 2547 sayılı YÖK Kanunu’na aykırılık veya siyasi partilerle angajman” gösterilmiştir. Ancak, asıl gerekçenin Cevizlibağ KYK Yurdu’nda üniversiteli kadınların güvensiz yurt koşullarına karşı kulüplerin yayımladığı “Güvenli Yurtlar İstiyoruz” bildirisi olduğu iddia edilmektedir. Bakanlığınız bu iddiayı doğrulamakta mıdır? Eğer doğruysa, Bakanlığınızın sürece dair sessizliği, kadınların güvenli yurt talebinin tarafınızca “suç” sayıldığını mı göstermektedir?
    4. Genç kadınların güvenli kampüs ve yaşam ihtiyaçlarına karşı dayanışma ve mücadele için örgütlenme araçları olan kadın topluluklarından üniversite yönetimleri neden rahatsız olmaktadır?
    5. “Aile Yılı” kapsamında kadınların güvenli kampüs, güvenli barınma ve yurt imkânlarına erişimi ile şiddete karşı korunması için Bakanlığınızca alınan somut önlemler nelerdir? Bu alanlarda yürütülen çalışmalar için üniversitelere ayrılan bütçe ne kadardır?
    6. Uludağ Üniversitesi, ODTÜ, Hacettepe, Boğaziçi, İstanbul Teknik ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversiteleri’nde son dönemde uygulanan soruşturmalar, kulüp kapatmalar ve keyfi öğrenci kart iptalleri merkezi bir politikaya mı dayanmaktadır? Bu süreçlerde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) herhangi bir müdahalede bulunmuş mudur?
    7. Öğrencilerin kulüp ve topluluklar aracılığıyla bir araya gelerek örgütlenme ve faaliyetlerde bulunma hakkı üniversitelerde güvence altına alınacak mıdır yoksa söz konusu kapatmalar bakanlığını yaptığınız saray rejiminin baskı ve yasak politikalarıyla uyumlu mudur?

Güvenli yurt ve demokrasi talep etmek suç mu?

İskender Bayhan'ın ise Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e yönelttiği soruların bazıları şu şekilde:

"Okul kantinlerinin ticarileştirilmesine karşı yapılan protestolar, yurt ve yemekhane zamlarına tepki gösterilmesi ve kadın cinayetlerine karşı yapılan ortak açıklamalar gibi demokratik hak kullanımlarının keyfi bir şekilde suç kapsamına alınması, Bakanlığınızın bilgisi dahilinde midir?"

"Yıldız Teknik Üniversitesi’nde kulüplerin kapatılma gerekçesi olarak “Anayasa ve 2547 sayılı YÖK Kanunu’na aykırılık” veya “siyasi partilerle angajman” öne sürülmüştür. Ancak asıl gerekçenin 19 Mart sürecinden itibaren seçme ve seçilme hakkına sahip çıkan ve demokratik bir Türkiye talep eden öğrencilerin yayımladığı “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” bildirisi ile Cevizlibağ KYK Yurdu’ndaki güvensiz koşullara karşı kadın öğrencilerin yayımladığı “Güvenli Yurtlar İstiyoruz” bildirisi olduğu iddia edilmektedir. Burada esas mesele, resmi açıklamaların ötesinde, toplumsal sorunlara dair sözünü söyleyen, birlik ve dayanışma tutumu gösteren kulüplerin hedef alınmış olmasıdır. Bakanlığınız bu iddiayı doğrulamakta mıdır? Eğer doğruysa, Bakanlığınızın sürece dair sessizliği, kadınların güvenli yurt talebinin ve öğrencilerin demokrasi talebinin tarafınızca “suç” sayıldığını mı göstermektedir?"

"YTÜ Kadın Çalışmaları Topluluğu hakkında verilen kapatma kararının geri alınması ve öğrencilerin güvenli kampüs talebinin etkin bir şekilde karşılanması için hangi somut adımlar atılacaktır?"

"Öğrencilerin barınma ve gündelik yaşam alanlarının güvenli olmayan kampüsler ve yurtlarla, ağırlaşan ekonomik koşulların yanı sıra en temel ihtiyaçların dahi paralı hale getirilmesiyle kuşatıldığı; İstanbul Cevizlibağ KYK Kız Yurdu’nda odalara izinsiz girilerek eşyaların karıştırılması ve çalınması, Boğaziçi Üniversitesi’nde yıllardır ücretsiz olan çamaşırhane hizmetinin özel bir firmaya devredilip her yıkama için 200 TL talep edilmesi, Hacettepe Üniversitesi’nde ise haftalardır sıcak su verilmemesi ve öğrencilerin sağlığının hiçe sayılması gibi örnekler ortadayken, Bakanlığınız öğrencilerin barınma, sağlık ve en temel ihtiyaçlarını güvence altına almak için hangi somut adımları atacaktır?"

Fotoğraf: Ekmek ve Gül