Çocuklar için daha eşitlikçi bir hayatı yaratmak mümkün
‘Dar gelirli ailelerin olanaklarını genellikle erkek çocuk lehine kullanmaları ve olanaksızlıklar aileleri bazı gerici kurumlara yönlendirmekte.

Bir bebeğin dünyaya geleceği haberi başta anne ve bana olmak üzere ailenin fertlerini; büyükanne ve büyük babaları, kardeşleri, herkesi çok mutlu eder. Bir heyecan sarar herkesi. Herkes durduğu yerden kendi ile ilişkilendirir gelecek bebeği. Cinsiyeti ne olacak? Kız mı? Erkek mi? En çok bu merak edilir. Annemin adı, babamın adı olacak, annem babam alınır tartışmaları. İlk erkek ya da kız toruna “Babamın, annemin adını koymazsam olmaz” sözleri. Anne üzülse de genelde sesini çıkarmaz. Sonra başlanır hazırlıklara. Kız olursa pembe giysiler, eşyalar, ayakkabılar, oyuncaklar, erkek olursa mavi giysiler, eşyaları vb. alınmaya başlanır. Biraz eğitimli ve sosyo-ekonomik düzeyi yüksek bir aile ise meslek, kariyer planları yapılır. Erkek çocuk için ailenin geleneksel bir işi varsa onu devam etmesi kararı verilir. Genelde anneye de pek sorulmaz. Tabii dediğimiz gibi sosyo-kültürel durum biraz bu karar sürecini anne lehine değiştirebiliyor. Oyun ve oyuncaklar, “biyolojik cinsiyet”e uygun olarak alınır. İlk oyunlar genellikle çocukların aile içi gözlemlerine yani rol modele dayalı oyunlardır. Annenin ve babanın evdeki konumuna, ev içi paylaşımlara bakan, gözleyen çocuk bunlara uygun “evcilik” oyunu oynar. Anne ve baba taklit edilir, varsa evdeki diğer yetişkinler de taklit edilir oyunlarda, bunlar gözlenir. Daha sonra izlenen çizgi filmler, okunan masallarki bunların çoğu cinsiyet ayrımcı, şiddet dolu, doğa ve hayvan haklarını gözetmeyen içeriklerle doludur. Öğretilen şarkılar ve eğitim sürecinde kullanılan diğer eğitsel içerikler de maalesef aynı durumdadır.

ÇOCUĞUN SOSYALLEŞME SÜRECİ VE GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN ROL MODELLER
Çocuk okul öncesi eğitim kurumuna gittiğinde artık aile dışında insanlarla ilişkiler kurmaya başlamıştır. Öğretmenleri ve bazı yetişkinlerle ilk iletişimi başlar. Bunları da gözler. Önceleri güvensizdir, kaygılıdır, öğretmeninin ve ailenin iş birliği ile bu yeni ortama uyum sağlar. Evinin “prensleri prensesleri” okuldaki diğer çocukların içinde sıradanlaşır. Bunu kabullenmek önceleri zor olur. İşte sosyalleşme becerisi burada başlar. Öğretmeni, oyuncağı her şeyi paylaşmayla. “Benmerkezci” olan çocuklar beklemeyi, sıraya girmeyi, paylaşmayı, kaybetmeyi, kazanmayı öğrenir. Kız ve erkek çocukların ilk iletişimi, ilişkisi başlar bir yandan da. Bu dönemde erkek çocuklar daha hareketli oyunları daha kaba ve daha çok gürültülü ve kavgacı, kız çocukları daha sakin ve evcilik oyunlarına daha yatkın. Anne ile kurduğu özdeşimden öğretmenle daha yakın iletişim içinde. Öğretmenin genellikle kadın olması bunda etkili. Çünkü her şey bu rol modeller üzerine kurulu. Farklı ailelerden ve farklı rol modellerle gelen çocuklar burada belli bir eğitsel program çerçevesinde, belirlenmiş eğitim araç gereçleri ve düzenlenmiş ortamlarda sosyalleşme, paylaşma, dayanışma, farklılıkları görme ve bir arada yaşamayı öğrenirler. Cinsiyet eşitliği, insan, doğa ve hayvan haklarına saygılı bireyler olmaları açısından bu dönem ve eğitim süreci önemlidir. Eğitimcinin yaklaşımı, tutumu da bu sürecin kazanımlarını artırır. Cinsel eğitimin çocuğun cinsel gelişim dönemlerine uygun yapılması çok önemli. Ancak birçok çocuk bu süreçlerde bilinçli ve planlı bir eğitim alamamaktadır.

KIZ ÇOCUKLARINA BASKICI ERKEK ÇOCUKLARINA İSE DAHA ANLAYIŞLILAR
Anne ve babaların bilinç düzeylerine ve tutumlarına göre yetişen çocukların ilişkileri artık ergenlik dönemi ile yeni bir boyuta evrilir. Üreme organlarının gelişmesi, cinsiyet hormonlarının faaliyetinin artması, üreme yeteneğinin gelişmesi, karşı cinse ilginin artması. Bedeninde ve duygularında meydana gelen değişmelere uygun olarak arkadaş ilişkileri, karşı cinsle ilişkileri yoğunlaşır. Bu süreçte kız ve erkek çocuklarına yönelik tutumlar iyice farklılaşır. Kız çocuklarına çoğunlukla daha baskıcı yönde müdahaleci olunurken, erkek çocuklarına daha anlayışlı olunduğu, kız arkadaş konusunda teşvik edildiği, onaylandığı görülür. Hatta bununla övünüldüğü. Ancak kız çocuklarına erkek arkadaş konusunda müdahale edildiği, bu konuda şiddet uygulandığı, yasaklandığı bir sır değil.

KADIN MÜCADELESİ OLUMLU ÖRNEKLERİ ÇOĞALTIYOR
Tabii ki sosyo-kültürel durum, eğitim düzeyi ve demokratik aile yapılarında daha olumlu tutumlar da görülüyor. Bu olumlu örnekler kadın mücadelesi ile gittikçe artmakla beraber kimi gerici çevreler ve iktidarın bu çevrelere verdiği destek ile eğitimin cinsiyet ayrımcı içeriği ve uygulaması, merdiven altı kimi eğitim ortamları toplumu etkiliyor. Dar gelirli ailelerin olanaklarını genellikle erkek çocuk lehine kullanmaları ve olanaksızlıklar aileleri bazı gerici kurumlara yönlendirmekte. Kız çocukları için bu ailelerde erken yaşta zorla evlilikler her zaman bir tercih olarak sunulabilmekte. Öğrencilerle kimi zaman yaptığım sohbetlerde çoğunun üniversite okumak istediği, erken evliliklere karşı olduklarını görüyorum. Ancak arkadaş ilişkilerine çok müdahale edilmesi, baskıya maruz kalmalarından dolayı çok bunaldıklarını, ailelerinin kendilerine güvenmelerini istediklerini, kız erkek ayrımcılığına üzüldüklerini, bu sebepten dolayı bile okumak ve bir iş sahibi olmayı çok istediklerini ifade ediyorlar.
 Aksi durumda erken evlilik kaçınılmaz bir son olarak onları bekliyor. Anne karnında başlayan serüven ayrımcılıklarla ve eşitsizliklerle sürüp evlilik hayatında da devam edip bir döngü oluyor.

BU DÖNGÜYÜ DEĞİŞTİRMEK MÜMKÜN
Ancak bu döngüyü değiştirmek, daha eşitlikçi, demokratik insanca yaşanacak bir hayatı yaratmak mümkün. Ayşe Tuğba için, Sibel için, Ceren için, Şule, İrem, Zeynep, Mehtap, Emine, Özgecan için, benim, senin, bizim için bir kişi daha eksilmeden biz kadınlar hayatlarımız için, haklarımız için çocuklarımız, doğamız ve diğer tüm canlılar için bir araya gelip mücadele edeceğiz. Tolerans yok! Şiddete, tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine karşı gücümüzü birbirimizden alacağız.

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Eğitimde fırsat eşitliği mi dediniz!

Malatya’dan bir eğitim emekçisi: ‘Velimin, ailesinin barınma ihtiyacını karşılayamazken çocuklarının...

Türkiye cinsiyet eşitliğinde 156 ülke arasından 13...

Dünya Ekonomik Forumunun yayımladığı Cinsiyet Eşitliği 2021 Raporu’na göre Türkiye, cinsiyet eşitliğ...

Biz eğitimciler eşitsizlik uçurumunun bire bir tan...

Eğitim emekçisi Duygu Erdoğan 1 yıl boyunca pandeminin öğretmen ve öğrencilere bilançosunu özetledi:...