Türkiye tarihinde en kitlesel işçi ölümünün yaşandığı Soma Katliamı’nın 5. yıl dönümünde, katliamda yaşamını yitiren madenciler anıldı. 301 madencinin can vermesiyle başlayıp, sorumlu patronun serbest bırakılmasıyla sonuçlanan süreç, hükümetin ve yargının sermaye tarafında olduğunu gözler önüne serdi. Anma öncesi Soma Katliamı’nda evladını, eşini, kardeşini yitiren kadınlar Ekmek ve Gül’e konuştu.

Madende yaşamını yitiren Ali Kavas’ın eşi Gülsüm Kavas, “Bugün 5 yıl dönümü. Bugün yine 5 sene önceki acıyı yaşadık. 5 senedir iki çocukla yalnız yaşayan bir kadınım. Gerçekten o gün sözün bittiği yerdi” dedi. Çocuklarına hem anne hem baba olduğunu söyleyen Kavas, yaşamın onlar için çok zor olduğunu ifade etti. Kavas şöyle devam etti: “Ben istiyorum ki 301 canın adaleti olsun. 301 boşuna ölmemiş olsun. 301 insan ekmek peşine yaşamlarını yitirdiler, kömür diye yanmaya, ölmeye gitmediler. Adalet istedik, 4 sene 5 sene savaştık, Ama boşuna savaştık, Can Gürkan hapishaneden çıktı. Can Gürkan’ın salındığı gün eşimin kaybettiği günün acısının aynısını yaşadım. Biz bunları haketmedik” dedi.
Yaşamını yitiren madencilerin anne babalarına, kardeşlerine de seslenen Kavas, ailelerin kendilerine desteğe gelmediğini söyledi: “Bugün gelsinler anmaya. Bugün için biizm arkamızda olsunlar. Ben yalnız olmak istemiyorum, yalnız yaşamak istemiyorum. Herkes eşiyle el ele gezerken, çocukları baba derken ben yalnız olmak istemiyorum. Eşimin kardeşleri, anne babası var, benim kardeşlerim var. Biri destek olsun, yanımda olsun, benim değilse çocuklarımın yanında olsun. Çocuklarım yalnız olmadıklarını hissetsinler. Kızım bugün okuldan izin alıp gelmiş, ‘Mezara gidelim 5. yıl’ diye. ‘Babamıza gidelim’ diyor çocuklar, başka bir şey demiyor. Ölünceye kadar yalnızız.”

301’İ TOPRAĞA KOYMADAN ADALETİ TOPRAĞIN İÇİNE GÖMDÜLER

Bilal Malkoç’un ablası Ayşenur Kuzu da zaman geçtikçe acılarının arttığını dile getirdi. Kuzu, “5 yıldır konuşa konuşa her şeyi ezberledik. Biz sadece adalet istedik, adalet aradıkça içeridekileri saldılar. Kan kustuk bu zaman kadar. Biz 301’i toprağa koymadan onlar adaleti toprağın içine gömdüler. ‘Bunların ileride gözü açılır da adalet ararlar’ diye gömdüler. Ama biz önünde sonunda tırnaklarımızla toprağı kaza kaza adaleti yer yüzüne çıkaracağız.” Dedi.
Malkaoç’un annesi de “Fakirlere adalet yok” diye yaşanan adaletsizliğe dikkat çekerken, “Bizlerin bir soğanı ile bir kuru ekmeği vardı onu da elimizden aldıla” diye konuştu. Bir tane yavrusunu elinden aldıklarını söyleyen anne şöyle devam etti: “Baştakilerin evlatları öleseydi bizim evlatlarımız yerine, bak bu adalet nasıl çalışırdı. Biz fakir olduğumuz için bize adalet yok. Biz iki anne Ankara’ya yürüdük adalet için. Bizi HSKY’ye bile sokmadılar. Duysunlar bunları.”

‘YAŞAYAN MADENCİLER İÇİN ADALETİ DAHA ÇOK ARADIK’

Gülsüm Çolak ise oğlu Uğur ile birlikte 301 madenciyi kaybetmelerinin üzerinden geçen 5 yılda acılarının hiç dinmediğini ifade etti. Acıların hiçbir zaman dinmeyeceğini de dile getiren Çolak, “Defter kalem almayacak belki bu yazılanları. Belki 40 sene 50 sene yazılacak, ne mürekkepler ne kalemler yetecek ne de defterler kitaplar almayacak yazıları. Biz adaleti gidenler için bir yerden ararken, aslında yaşayanlar, madenciler için daha çok aradık. Adaletin kendine sahip çıkacağını düşündük, ama adalet yatsın kalksın kendine ağlasın. 301 ile beraber adaleti yerin altına gömdüler. Çıkarmaya çalışıyoruz ama herkes dilsiz sağır. O sağırlar dilsizlerin bir gün kendilerinin de adaleti aramasını temenni ediyorum.” dedi.