3 çocuk annesi Ayşen: 25 kuruş tasarruf için iki kilometre yürüyorum
Kocaeli’de yaşayan 3 çocuk annesi Ayşen verdiği geçim savaşını şöyle özetliyor: Ekmeği 25 kuruş ucuz alabilmek için iki kilometre yol yürüyorum. Bu sene çocuklarım meyve yemedi.

Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekte yüzde 21.7 oranında büyüdüğü tartışılırken; Kocaeli’de yaşayan üç çocuk annesi Ayşen, ekmeği 25 kuruş daha ucuza alabilmek için kilometrelerce yol yürüdüğünü anlatıyor. Sadece ekmek değil, Ayşen alacağı şeyin en ucuzunu bulmak için market market dolaşıyor.

Ayşen, ekonomik durumları nedeniyle denizi olan bir şehirde yaşamalarına rağmen hiç ailecek sahile gidememiş. Bu onda büyük bir burukluk yaratıyor. Onun deyimiyle ‘hep kısmak zorunda’ oldukları bu hayat mücadelesini konuşuyoruz.

Ayşen 3 çocuk annesi, ailesiyle birlikte beş yıl önce Kocaeli’ye taşınmış. Eşi bir limanda taşeron işçi olarak çalışıyor, asgari ücret alıyor. Üç çocukları da okula gidiyor; en küçük oğlu Harun bu yıl birinci sınıfa başlamış; diğer çocukları ise ortaokula gidiyor. Pandemi boyunca üç çocukla evde kalmanın onu ne kadar bunalttığını söylediklerinden anlıyoruz: “Hiçbir yere çıkamıyorsun. Götürüp gezdirmek istiyorsun onlar da istiyor da yapamıyorsun. Çoğunlukla ekonomik nedenler etkili, virüsün de etkisi vardı tabii ama çoğunlukla ekonomik.”

“Çocuklar okula başladı biraz rahatlamışsındır” diyoruz, bu kez okul masraflarını anlatıyor: “Üç çocuğun okul masrafı da oldukça ağır; zaten daha almamız gereken şeyler vardı alamadık. Hâlâ eksikler var. Harun’un okul çantası yok hâlâ, alacağız inşallah. Eşim sabah altıda evden çıkıyor gece geç saatlere kadar mesailere kalıyor. Bu ay hep çok çalıştı, hastalandı. Boynu tutuldu, şişlikler oldu. Hiç eve bile gelmedi. Harun bazen diyordu ki anne babam nerede babamı özledim. Çocuklar da göremiyordu babalarını. Gündüz gidip gece geliyor. Ne kadar çalışırsa çalışsın aldığımız para yetmiyor. Asgari ücret alıyor. Asgari ücret nereye yetecek? Adam çok çalışıyor ama parası yok. Mesai parasını da vermiyorlar. Geçen ay kesmişler 160-170 lirasını, nereye neden kestikleri belli değil.”

‘BU SENE ÇOCUKLARIM MEYVE YEMEDİ’

 Anlattıklarında hem öfke hem de çaresizlik var Ayşen’in. Ertesi gün ne pişireceğinden, çocukların ihtiyaçlarına kadar bir dünya sorun karşısındaki çaresizlik, yerini ülkeyi yönetenlere öfkeye bırakıyor:

 “Ekonomi büyüdüyse de beni hiç etkilemiyor. Asgari ücretle çalışanı etkilemiyor. Bir teneke yağ 80 lira. Tavuk alıyorsun, en küçüğünü, 30 lira. Bazı günler geliyor bulamıyorsun, yiyemiyorsun. Evet, haberlerde duyuyorum Türkiye büyüdü ekonomisi gelişti diyorlar. Türkiye büyüyüp gelişiyor ama her şeyin fiyatı artıyor. Gelin alın ayda 3 bin lira ile siz geçiminizi yapın 1 ay bakalım nasıl yapabiliyorsunuz. Cumhurbaşkanının bir günlük mutfak gideri hiç olmazsa 2 binden az değildir, daha fazladır. Onun 1 gün yaşadığı hayatı biz 1 ay yaşıyoruz. İnsanlar alamıyor yiyemiyor. Çocuklarım bu sene meyve yemedi. Üzümün kilosu 12 lira nasıl alayım? Azıcık bir şey zaten. Nasıl yetsin. Anca 3-4 kilo alacaksın. Ona da gücüm yetmiyor. Her yerden, her şeyden kısmak zorundasın, ekmek olmuş 2 lira; ben 2 kilometre yol yürüyüp aşağıdaki marketten alıyorum çünkü marketteki tanıdık bize 1.75’e veriyor. 25 kuruş için onca yolu yürüyorum. Eşimin ayakkabısı yok, iki yıldır aynı ayakkabıyı giyiyor. Daha nasıl anlatayım?”

SICAK SU GELENE KADAR…

Oturdukları evin kendilerine ait olduğunu söyleyen Ayşen, “Biz bu evi yaptırabilmek için kredi çektik. Müteahhit kaçtı gitti mecbur kaldık tekrar kredi çektik. Evet, evim var da ben evin halısını satıp oğluma ayakkabı mı alacağım? Koltuğu satıp oğlumun kırtasiye ihtiyaçlarını mı karşılayacağım? Ayda 6-7 bin TL gelirin olacak ki insan gibi yaşayabilesin. Eşim sigortalı bir işte çalışıyor diye hiçbir destekten yararlanamıyoruz da. Sadece ayda 180 TL’lik gıda kartı var, pahalı marketlerde geçiyor. Bir teneke yağ, iki tane tavuk, bir koli yumurta alıyorum bitiyor. Birini alsan diğerini alamıyorsun. Zam üstüne zam gelmiş her şeye, çocukların beslenmesine meyve suyu koyabilmek için üç market dolaşıp en ucuzu neredeyse oradan alıyorum. Her şeyden tasarruf, banyoda sıcak su gelene kadar akan suyu kovalarıma dolduruyorum ki evin başka yerlerinde o suyu kullanayım. Şimdi bize reva mı bu?”

‘5 YIL OLMUŞ BURAYA GELELİ BİR KERE ÇOCUKLARIMLA SAHİLE GİTMEDİM’

Ayşen denizi olan bir kentte yaşamalarına rağmen hiç sahile gitmediklerini söylüyor: “Çocuklar ha bire bir şeyler istiyorlar, çocuktur ister. Götürüp gezdirmek istiyorsun onlar da istiyor da yapamıyorsun. Çoğunlukla ekonomik nedenler etkili, virüsün de etkisi vardı tabii ama. Ama çoğunlukla ekonomik. Ben geleli 4-5 yıl oldu daha sahili görmedim. Sahile gitmek isterdim, çocuklarımı alıp gezmek isterdim. Ama yapamıyorsun. Hep ekonomik. Araban yok. Bir yere gidemiyorsun. Canın istediği zaman çocukları götürüp yediremiyorsun. Bunlar hep ekonomik durumdan kaynaklanıyor. Evet evim var. Çalışıyorsun ama yetmiyor. Bir adamın çalışmasıyla yetmiyor.”

Bu karamsar tablo nasıl değişecek ne yapmak lazım diye sorduğumuzda ise “Günden güne kötüleşiyor. İnsanlar buna isyan etmiyor. Ben tek başına etsem olmaz. Bir toplum olacak ki onlar isyan edecek. Hani sendikalar var ya filmlerde falan fabrikaların önünde dururlardı. Onu insanlar yapsa bu düzen değişir. Ya da devletin başına düzeltecek birini getireceksin ama bırakmazlar. Seçim zamanı geldiğinde insanlara vaatlerde bulunuyorlar. Para veriyorlar rüşvet yani, seçim kazandı mı bir daha görebilene aşk olsun. İnsanlar ses çıkarsa değişir başka türlü mümkün değil” diyor.

18 YILDA AÇLIK SINIRI 6.6 KAT ARTTI
Birleşik Metal-İş Sendikası Araştırma Merkezinin (BİSAM) alım gücü araştırması verilerine göre 4 kişilik bir ailenin ağustos 2021 dönemi için açlık sınırının 2 bin 977 TL, yoksulluk sınırının 10 bin 299 TL olduğu belirtildi. Aynı araştırmada son 18 yılda açlık sınırı 6.6 kat arttı.
ERDOĞAN, ‘ASGARİ ÜCRET KATLANDI’ DEMİŞTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe’de gerçekleşen ‘İşçilerle Buluşma’ etkinliğinde iktidara geldikleri günden bu yana milli gelirin 11 kat yükseldiğini, asgari ücretin ise 16 kata yakın artış gösterdiğini savundu.

Fotoğraf: Cemre Kavala

İlgili haberler
‘Önce yoksul et, sonra biat ettir’ düzeni

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine yardım için başvuranların sayısı her geçen gün artıyor, listeler...

Bakan ‘Memlekette yoksul yok’ diyor, gelip halimiz...

Diyarbakır’da 4 çocuğuyla yıkık dökük bir evde yaşayan ve merdiven silerek kazandığı 600 TL ile geçi...

Türkiye’de kadın yoksulluğu gerçeği: Kapitalizmin...

Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir Türkiye'de kadın yoksulluğunu anlatıyor: “Güçlü teorik, politik ve p...